|
|
'Bahar'ın ve Nisan'ın ortasındaki garip çelişki
Nisan, politikadan anlamaz. Kışın soğuğunu yavaşça çeker insanların üzerinden, bulutlarla doldurur gökyüzünü, yağar, ıslatır sizi. Bir sabah, binlerce kuş cıvıltısının kulaklarınıza nasıl dolduğuna şaşar kalırsınız. Ilık bahar rüzgarı nasıl patlatır tomurcukları, nasıl çiçeklenir ağaçlar. Yapraklar, gözünüzün önünde nasıl büyür. Gökyüzünün mavisi nasıl bir rüya mavisine dönüşür, anlayamazsınız, gözlerinize inanamazsınız. Sevginin, 'Rahmet'in, toprağı, insanı nasıl kuşattığına hayret edersiniz. Yazık ki, politika da Nisan'dan, Nisan'ın hallerinden anlamaz. Görmez bile. Bir gün, bir bakarsınız, bir kadının ne giydiği, bir davete nasıl bir kıyafetle geldiği/geleceği, politikanın birinci meselesi olur. Kaşlar çatılır, yüzler gerilir, çiçekler unutulur, çocuklar unutulur, çocukların bayramı unutulur; milletin sevmediği, çocukların sevmediği (ve anlamadığı) bir kasvet, bile isteye üretilir. Bu Nisan'da, aradığını bulamadı kriz. İstediğini alamadı. Resepsiyon gerilimi, 'garip bir çelişki' olarak düşüldü kayıtlara. Uzaklardaki küçük bulutlardan bile 'nem kapan' piyasamız, krizle ilgilenmek yerine, kendisini uzun zamandır görmediği, özlediği 'bahar rüzgarı'na bırakmayı tercih etti. Önce Yeni Şafak
Yeni Şafak, resepsiyon krizinde de, herkesten bir adım öndeydi. Ana muhalefetin başlattığı 'boykot'a karşılık, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın 'toplumsal barış'ı önceleyen tavrını, ilk önce Yeni Şafak okurları öğrendi. Krizin, 'kadın'ı, 'özgürlük'ü, 'hukuk'u ilgilendiren başka boyutları da vardı ve Yeni Şafak, güçlü yazar kadrosuyla, Türkiye gerçeğini yakın tarih perspektifinde gören haberleriyle bu boyutları gözler önüne sermekte de, tartışmasız, öncüydü. 'Bilgi'ye değer verenler için Bu sütunlarda, defalarca tekrar etmiştik. Yeni Şafak, amacı 'yanıltmak' olan 'enformasyon'dan uzak durmaya özen gösteriyor. Bunun yerine, doğru haberi ve 'bilgi'yi ikame etmek istiyor. Kültür hizmeti politikasını da, bu ilke doğrultusunda belirliyor. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, bütün mü'minlerin sevgilisidir. Onların adı anıldığında, sadece mü'minlerin anlayabileceği bir sevgi ve hüzün kuşatır kalpleri. Hz. Hüseyin'in şehid edilişi, tarihimizin en acı hadiselerinden biridir. Acısı da, sonuçları da hâlâ canlıdır. Merhum Asım Köksal Hocaefendi'nin "Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası" adlı eseri, Kerbela Faciası'nı bütün yönleriyle anlatan Türkçe'deki en kapsamlı eserlerden biri. Prof. Dr. Muhammed Hamidullah'ın "Hz. Peygamber'in Savaşları" adlı eseri de, İslam tarihinin başlangıç döneminde, aynı zamanda büyük bir doğuşun habercisi olan Bedir, Uhud, Hendek, Huneyn ve diğer savaşları sağlıklı bir bakış açısıyla ele alan, okurlarımızın beğenerek, bilgilenerek okuyacağından emin olduğumuz güzel bir eser. Ortadoğu, her zaman olduğu gibi bugün de, dünyayı değiştiren büyük oluşumların odağında yer alıyor. Irak işgalinin hemen ardından, dünyaya 'şekil' vermeye çalışan ellerin tam da Ortadoğu haritasını 'kurcalamaya' çalıştığı şu günlerde Ortadoğu'yu bilmek daha bir önem kazanıyor. Doç. Dr. Ömer Turan'ın hazırladığı "Medeniyetlerin Çatıştığı Nokta: Ortadoğu" adlı kitabı, Ortadoğu'yu daha yakından, daha doğru görmemize yardımcı olabilecek güzel bir eser. Yeni Şafak, bu üç güzel eserle, okurlarının sadece kütüphanelerini değil, bilgi dağarcıklarını da zenginleştirmeyi amaçlıyor. Yeni Şafak, bilgiye herkesten fazla değer veren okurlarının, bu eserlere de yakın ilgi göstereceklerinden kuşku duymuyor. Not: Yeni Şafak aboneleri, Merhum Prof. Dr. Muhammed Hamidullah'ın "İslam Peygamberi" adlı eserimizi Türkiye'nin dört bir yanındaki Yeni Şafak bürolarından temin edebilirler. Gazetelerini bayilerinden alan okurlarımızın kitapları nasıl temin edecekleri ise önümüzdeki günlerde, Yeni Şafak sayfalarından açıklanacak.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |