AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
ABD Saddamlaşırken

Amerika Irak'ta tam bir paradoksu yaşamaya aday. Irak'a "demokrasi ve özgürlük getirmek" vaadiyle operasyon yaptı. Şimdi Irak halkı tarafından "işgalci" olarak tanımlanıyor ve ona net olarak "kendi kaderimizi tayin hakkımızı bize bırak" mesajı veriliyor.

"Özgürlük" iddiasının cevabı "işgalci" suçlaması, "demokrasi" vaadinin cevabı da "eğer bunda samimi isen yönetimi ve sistemi belirlemeyi Irak halkının tercihine bırak" çağrısıdır.

Bir kere Amerikalıların güllerle karşılanmadığı açık.

İlk günlerde işgalci Amerikan askerlerine eşlik edenler sadece yağmacılar oldu.

Ondan sonra tepki başladı...

Camilerde resmen tanıdık slogan "Go Home - Evine dön" çağrıları var. En küçük kıvılcımlar ateşi tutuşturmaya yetiyor. Yer yer Filistin manzaraları gözleniyor... Amerikan tankları İsrail tankları gibi taşlanmaya başladı bile.

Ne yapacak Amerika, hutbeleri Washington'da mı yazdıracak?

Çocukların üzerine tanklarla mı yürüyecek? Bunun için Şaron'lar mı imal etti Guam Adasında?

Bir kere Irak'ın en geniş toplum kesimi (yüzde 60-65 civarında oldukları var sayılıyor) olan Şiiler çok net bir mesaj veriyorlar: Amerika'yı istemiyoruz! Özgürlük getirmek istedilerse, ve Saddam gidince özgürlük gelmiş olacaksa bıraksınlar özgür olalım.

Şiiler'in Irak'ın diğer toplum kesimlerine yönelik mesajlarının da çok ölçülü olduğu gözleniyor. Bir kere "Çoğunluğumuz var, tek başımıza her şeyi belirleriz" gibi bir yaklaşımları söz konusu değil. Aksine "Şiiler, Sünniler, Araplar, Kürtler, Türkmenler... Irak'ın bütün halkları barış içinde yaşayacakları bir Irak inşa etmeli" diyorlar. Bu gerçekten ölçülü bir dil. Bir süredir Türk televizyonlarına çıkan Türkiye'deki Caferilerin lideri Süleyman Özgündüz de bu alanda çok ölçülü değerlendirmeler yapıyor.

Kurtarıcılar(!)ın genellikle kurtardıklarına tecavüz ettikleri bilinir. Amerika da Irak'ı kurtarıp tecavüz etme niyetinde değilse şu ana kadar olup bitenlere bakıp, Irak'ı kendi haline bırakması gerekir.

Ama işin bu kadar safça sonuçlanmayacağı açık.

Wolfowitz - Rumsfeld şürekası oradan "Yok canıım, işin o kadar ucuz olduğunu sanmayın. Gelip de Irak'ı bir İslam iktidarına bırakacağımızı mı sanıyorsunuz? Bu kadar bombayı boşuna mı kustuk?" demelerini beklemek gerekiyor. Nitekim Rumsfeld Kerbela'da, Necef'te yükselen sesi, "bir kaç çapulcunun sesi" olarak niteleyip geçti bile... Belki yarın yapılacak seçimlerde sandıklardan çıkan oyları da "bir kaç çapulcunun oyu" sayacaktır bu Amerikan tavrı... Çünkü ona, demlokrasi ve özgürlük adına "Amerikan işgalini onaylayacak, hatta kutsayacak bir halk oyu, sandık, seçim ve iktidar" lazım. Onun dışındakilerin tümü tu-kaka olacaktır.

Farkında mısınız, Amerikan güçleri kısa sürede 1968'de Sosyalizm adına "kurtarıcı rolünde" Prag'a giren ve taşlanan işgalci Sovyet tanklarına benzeyiverdi. "Liberal uygarlık" adına bir işgal!!! Peh, peh, peh!!

Şu ana kadar Amerika, bir tek Kuzey Irak'ta iki Kürt aşireti tarafından çiçeklerle karşılandı. Musevi lobisinden çıkıp gelmiş Jay Garner, "işgalci"ye çiçek tutan iki Kürt liderin ellerini havaya kaldırıp birlikte poz verdi.

Saddam da kendisinin, Irak'ta bir toplum kesimine dayandığını iddia ediyordu. Baasçıların "Sünni toplum"u ne kadar temsil ettiği nasıl tartışılabilirse, Jay Garner'lı elele zafer pozu veren Barzani-Talabani çizgisinin Kürtleri ne kadar temsil ettiği de tartışılabilir ve bu ikili tarafından çiçeklerle karşılanmanın Amerikan varlığına ne kadar meşruiyyet sağlayacağı da öylece tartışılacaktır.

Kaldı ki Barzani - Talabani çizgisinin Amerikan işgali ile bütünleşmesinin, bölgedeki Kürt topluluklarınca yakın zamanda çok daha net biçimde sorgulanmasını beklemek ihtimal dışı değildir. Amerika'nın gene bir Kürt grubu olan Ensar'ül-İslam üzerine bomba yağdırmasının ve Halepçe'ye benzer bir katliam gerçekleştirmesinin sorgulaması henüz yapılmadı. Çok açık ki Amerika Kürtler arasında bile bir tercih yapıyor. Ona işgali kutsayan bir Kürt varlığı lazım.

Doğrusu Kürtler, Amerika ile gizli mahfillerde iş tutan insanlara yönelik daha kuşkucu bir tavır sergileme gereğini duyacaklardır. Hele Saddam'ın generallerinin Amerika tarafından satın alındığını gördükten sonra... Hele uzunca bir süre Amerika ile iş tutan Saddam'ın akıbetini gördükten sonra...

Amerika Kürtleri ne yapacak?

Doğrusu Amerika bölge denkleminde bir Müslüman halkı İsrail konumuna sokmak gibi bir macerayı geliştiriyor. Yani Araplara, Türklere ve İranlılara karşı bir sancı odağı haline getirmeye... Wolfowitz "Irak'ın başında neden bir kürt bulunmasın!" şeklinde bir açıklama yapıyor. Bunlar, Kürtlerin ağzına bir parmak bal sürmekten farklı okunmayacak, ama o ölçüde de, Kürtleri zora sokacak yaklaşımlar.

Amerika çok net biçimde zorda.

Irak en zorlu sınav.

Ama işin içine girdi bir kere.

İşin içinden çıkmak için gene de önce Irak halkının tümünün eğilimlerini görmeye, bunu tesbit ederken de, Irak halkı ile yakın akrabalıkları bulunan bölge ülkeleriyle iletişim sağlamaya mecburdur. Gücü aklını gölgelemediği takdirde bunu anlayacaktır. Gücünden yola çıktığında ise batağa saplanması kaçınılmazdır.


28 Nisan 2003
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED