AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

H A Y A T
OT DEYİP GEÇMEYİN

Avrupa'da 12 bin çeşit bitki bulunurken, Türkiye'de tek başına 9 bin çeşit bitki bulunuyor ve bunun yarısı endemik... Doç. Dr. İskender ""Faydasız bitki yoktur" diyor.

Gaziantep Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elman İskender, Türk milletinin sahip olduğu biyolojik hazinenin farkında olmadığını söyledi. İskender, "Faydasız bitki yoktur, faydası henüz bilinemeyen bitki vardır" dedi. Doç. Dr. İskender, Türkiye'nin bitki türü ve çeşidi açısından hiçbir ülkenin sahip olamadığı zenginliğe sahip olduğunu vurgulayarak, "Bu zenginliğin, yeterince bilindiği ya da korunması için gerekli çabanın sarfedildiği söylenemez" dedi. Doç. Dr. İskender, farklı coğrafik özelliklere sahip olan ve farklı iklimler yaşayan Türkiye'de, 9 bin tür bitkiden 3 bin 72'sinin endemik olduğunu, endemik bitkilerden 2 bin 16'sına günümüzde nadir olarak rastlandığını vurguladı.

12 endemik bitki yok

Doç. Dr. İskender, literatürde bulunmasına rağmen 12 endemik bitkiye günümüzde rastlanmadığını kaydederek, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Tüm Avrupa kıtasında 12 bin, Kafkasya'da 6 bin, Suriye'de 3 bin tür ve çeşit bitki bulunuyor. Türkiye için bu rakam 9 bindir. Avrupa kıtasında bin 200, Türkiye'de 3 bin 72 endemik bitki bulunuyor. Rakamlar endemik bitki açısından Türkiye'nin sahip olduğu zenginliği gözler önüne seriyor."

Doç. Dr. İskender, baraj ve otoyol gibi yatırımlar, orman yangınları, tarım arazisi olmayan alanların zirai üretime açılması, meraların tahrip edilmesi, bitki hastalık ve zararlılarla mücadelede kimyasal kullanımı gibi nedenlerin bitkisel zenginliğin yok olmasına yol açtığını ifade etti.

Mantara dikkat!

İlkbaharda havanın ısınmaya başlaması ve nisan yağmurlarıyla kırlarda yeniden uyanan mantarlar, eşsiz lezzetinin yanı sıra ciddi tehlikeleri de beraberinde getiriyor. 100'den fazla değişik türü olan kır mantarları, rüzgarla bile taşınabilen sporlar yardımıyla uygun yetişme ortamının bulunduğu hemen her yerde rahatlıkla büyüyebiliyor. Anadolu'da genellikle kırlardan toplanarak tüketilen mantarlar arasında, bir çok zehirsiz türün yanı sıra son derece öldürücü etkiye sahip "köy göçüren" olarak bilinen mantarlar da yer alıyor. "Köy göçürenler" aynı kabın içinde pişen 10 mantardan biri olsa bile, yiyenlerin ölümüne varan sonuçlar ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Selçuk Üniversitesi Mantarcılık Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Celalettin Öztürk, zehirli mantarların, yiyen kişilerde 8 ile 40 saat arasında öldürücü etkisi gösterdiğini söyledi.

FAYDASIZ BİTKİ YOKTUR

"Ağaçlara odun, küçük bitkilere ot ya da çalı gözüyle bakmamalı. Halk bu konuda bilinçsiz. Doğada faydasız bitki yoktur, faydası henüz bilinemeyen bitki vardır. Bugün hiçbir işe yaramadığına inanılan bir bitki, gelecekte ortaya çıkabilecek bir hastalığın ilacı olabilir" diyen ve "otçu doktor" olarak da bilinen Doç. Dr. İskender, halkın bitkilerin önemine ilişkin bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

 
Akdağ: Türkiye'de SARS vak'ası yok
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, şu ana kadar Akut Solunum Yetersizliği Sendromu (SARS) ile ilgili olarak Türkiye'de vaka bildirimi bulunmadığını bildirdi.
Cumalıkızık Yeşilçam köyü gibi
Bursa yakınlarındaki Cumalızık Köyü, 700 yıldır değişmeyen değerleriyle çok sayıda filmin çekimine ev sahipliği yaparken, ilköğretim çağındaki çocuklardan 70'lik dedelere kadar köyde yaşayanlar da figüranlık yaparak aile ekonomilerine ciddi anlamda katkı sağlıyorlar. Cumalıkızık Muhtarı Ali Çetin, köyün film yapımcıları için cazibe merkezi haline geldiğini söyledi. Vizyona girdiği dönemlerde büyük yankı uyandıran "Kuruluş", "Küçük Ağa", "Osmancık" , "Yeniden Doğmak", "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" ve "İçerdekiler"gibi filmler ile "Kınalı Kar" dizisinin çekimlerinin Cumalıkızık'ta sürdüğünü anlatan Çetin, "Köyümüzün adeta Yeşilçam'a dönmesi, köylüler için de gelir kaynağı oldu " dedi. "Kınalı Kar" dizisinde "en pahalı" figüran olarak rol alan 69 yaşındaki Osman Yalı, "aktörlük" deneyiminden son derece memnun. Yalı, dizideki diğer önemli karakterler gibi "Rol kesmiyor", "Motor" denilince konuşmaya başlamıyor veya aksiyonun içinde yer almıyor. Çünkü, Osman Yalı'nın görevi sadece soba başında uyumak."
6 Nisan 2003
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED