AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevî Parkı olur mu?

Belediyeye ait bir park. Parkın giriş kapısının üstünde Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevî Parkı yazılı. Bu yazının altında zincirli bir tabela sarkıyor: "Digitürk burada".

Deveye boynun eğri demişler. Nerem doğru ki diye cevap vermiş. O hesap bu satırları okuyanların bir kısmı yazılacak bu mu kaldı, viraneye dönmüş memleketimde diye düşünebilir.

İsim vermek mühim mesele. Dede Korkut hikayelerinde yiğitler bir kahramanlık yapıncaya kadar isimsiz dolaşır. Bileğinin hakkıyla kazandığı isim hayatı boyunca aynı zamanda onu tanımlayan bir sıfattır. Anadolu'da hâlâ daha kişileri tanımlayan ana-babalarının verdiği isim değil, toplumun koymuş olduğu lakaplardır.

80'lerden sonra dini ıstılah ve terimlerin ticari müessese adı olarak kullanılması hızla yaygınlaştı. Bu yaygınlaşmanın "din siyasallaşıyor" söylemlerinin en yürürlükte olduğu dönemlerde olması dikkat çekicidir. İhlas'ı döviz bürosunu tanımlayan bir sıfat haline getirenler; tekbir deyince Allahu ekber diyerek ayağa kalkacakları; tekbir deyip manken bedenlerine çivileyerek, rekabet piyasasına, ürettiği ürünün kalitesiyle dahil olmak yerine dini ıstılahların manasını yağmalayarak dahil olmayı tercih ettiler.

Cami yaptırma cemiyetleri, mimarisi kötü, çevre düzenlemesi berbat, üstelik altını esnaf çarşısı haline getirdikleri camilere Hz Ebubekir Cami, Hz Ömer Camii demekte hiç sakınca görmediler. Niyetleri halis şüphesiz. Ama iz'anları, görgüleri eksik.

Mekana isim vermek incelikler gerektiren bir husustur. Necip Fazıl Kültür Merkezi olur ama Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevî Parkı olmaz. Çünkü adı parka yazılan zaat bir din alimidir. İhtimal hayatı boyunca park benzeri hiçbir mekana gitmemiş bir zaattır. Malayani davranışlar için ideal mekanlar olan parkların önünden geçmek bile merhuma güç gelirdi.

Belediye yetkilileri Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevî ismini yaşatmak üzere iyi niyete sahiptir muhakkak. Ama iyi niyetler bazen "art niyetlerden" daha da zararlı olabilmektedir. Bir mekana muhterem bir zaatın ismi verilirken onun ruhaniyetinin bu mekanla ne kadar bağdaşıp bağdaşmadığı düşünülmelidir. Yoksa işin ucu kaçar ve hazır diskolarda ney üflenmeye başlanmışken Disko Yunus Emre gibi isimler yaygınlaşıverir.

Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevî ismi bir okulda, bir yurtta, bir aşevinde yaşatılabilir. Adının konduğu mekanda hazretin hayat hikayesi kitabe olarak hazırlanır. Genç nesiller bu vesile ile haberdar edilir. Ama bir parka din aliminin adının konulması hafifliktir. İsim verirken lütfen biraz dikkat edelim.


12 Eylül 2003
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED