|
|
ABD'ye sunulacak başka nelerimiz olabilir?
"Türkiye mutlaka Irak'a asker göndermeli." "Irak pastasının bölüşümünde Türkiye de söz sahibi olmalı." "Irak'a asker gönderip Kuzey Irak Kürtlerine gözdağı vermeli." "Asker gönderip ABD'nin KADEK güçlerini Kuzey Irak'tan çıkarmasını sağlamalı." Bu lafları çok duydunuz biliyorum. Gerek savaş lobisinin esas oğlanlarından gerekse hükümet ve bürokrasinin en yetkili ağızlarından... Ve öyle de oldu. Bu sefer hükümet, asker gönderme yetkisini bir yıl süreyle hükümete devretti. Başbakan daha geçenlerde, Meclis'ten asker gönderme tezkeresini geçirdikten sonra ne diyordu: "Bu işi başarıyla hallettik, sadece üç firemiz var." Yani millet iradesini temsil eden koca AKP Meclis grubunu nasıl ikna ettiğini (siz isterseniz yola getirdiğini diyebilirsiniz) övünerek açıkladı. Sonra da aldı bu iradeyi götürüp ABD'ye teslim etti. Daha doğrusu teslim etmek istedi. Yanısıra on bin Mehmetçikle birlikte... Ama, o da ne? Irak'ı oluşturan bütün halklar, dini, etnik gruplar Irak'a Türk askerinin gelmesine karşı çıktılar. Bunun üzerine ABD yönetiminde tereddütler oluştu. Hatta Başkan Bush Irak'a Türk askeri gönderme meselesinin şimdilik ileride düşünülecek bir şey olduğunu açıklamak zorunda kaldı. ABD, Iraklıların beklenen tepkileri üzerine bu işten vazgeçti... Çünkü bu tepkilere rağmen Irak'a girecek Türk askerinin, ABD'nin oradaki sorunlarını artırmaktan başka bir işe yaramayacağını sanırım zaten biliyordu. Bu gelişmeler üzerine bizimkiler de yine yükseklerden konuşmaya başladılar. Başbakan, "İstemiyorlarsa gitmeyiz", Dışişleri Bakanı, "ABD, Türk askeri istemezse kendi bileceği bir iş" dedi. Bu arada Birleşmiş Milletler de Irak'ta istikrarı sağlamak üzere ABD komutasında bir uluslararası gücün gönderilmesi yolunda bir karar aldı. Bu kararla Türkiye'nin Meclis'ten tek başına asker gönderme kararı çıkarması havada kaldı. Meşruiyet meselesinin Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ün insiyatifinde olmadığı da anlaşılmış oldu. Netice olarak AKP'nin firesiz ittifakı da Meclis'in bu yolda aldığı asker gönderme kararı da Havada kalmış oldu. Aslında havada kalmadı. Dediğimiz gibi bu karar götürülüp ABD'ye teslim edildi. "Alın istediğiniz zaman kullanırsınız" denildi. Hatta, ABD'ye karşı biraz kırıldığımız bile ihsas ettirildi. Gül ne diyordu: "Türk askeri istemezlerse, kendi bilecekleri iş." Şimdi Türkiye'nin düşürüldüğü, düştüğü durumu görebiliyor musunuz? ABD istedi diye asker gönderme kararı alınıyor. Bunun işlemesi, yürümesi zaten mümkün değil. İlk başlarda savaşa katılmayı militanca destekleyen Doğan Grubu gazetelerinin şişirme 'Iraklılar Türk askeri istiyor' yollu haberleri bile durumu kurtarmaya yetmiyor. Herkes biliyor ki Iraklılar, hiç de dostça olmayan amaçlarla ülkelerindeki işgal güçlerine destek olmaya gelecek Türk askerine sıcak bakmaz... Genelkurmay Başkanı ise, Yunan Eleftoropia gazetesine verdiği demeçte, ABD'nin isteğini dile getirmiyor ama, Irak'a PKK sorununu çözmek ve Irak'taki istikrarsızlığı ortadan kaldırabilmek için gidebileceklerini söylüyor. Türkiye'nin Irak'taki istikrarsızlığı kendisi gibi aşırı merkezi ve aşırı militarist bir yönetimle, etnik ve dini farklılıkları yoksayarak çözme yanlısı olduğunu ve aynı yapıyı Irak için istediğini ise bilmeyen yok. Bir ülkenin kendi iç meselesini yani PKK sorununu çözmek için başka bir ülkenin toprağına asker göndermesi ise anlaşılır bir şey değil. Nitekim KADEK güçlerini Türkiye adına bölgeden çıkarmasını istediğimiz ABD de aynı şeyleri söylüyor: "Bizim KADEK güçlerini zorla çıkartmaya çalışmamız Kuzey Irak'ta istikrarı bozar. İyisi mi siz o güçlerin sivilleşmesini ve normal politik yaşama katılmasını sağlayacak ortamı oluşturun." Yani: "Kürt sorununuzu kendiniz çözün.. Irak'ın ve ABD'nin sırtından böyle bir şey istemeyin." Şimdi ABD'nin Meclis'ten çıkan tezkere kararını alıp herhangi bir kağıt gibi cebine sokmasıyla bu politikalar yeniden iflas etti. Meclis'in, milli iradenin, yanlış politikalar ve manevralar uğruna nasıl harcandığı ortaya çıktı. Türkiye, genel oya saygı tartışmalarını daha tamamlamadan, milli iradeye dayanmanın fütursuzluğunu muhalefetsiz bir Meclis'e dönüştüren ve milli iradeyi buruşuk bir kağıt düzeyine indiren AKP yönetiminin karizmasını sorgulamak durumundadır. Hem AKP'nin karizması hem de Türiye Devletinin yanlış politikaları artık sorgulanmalı ve Türkiye gerçeklere dönmelidir.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |