|
|
Safranbolu'ya adını veren ve kilosu 10 milyara satılan safranın üretimi her geçen gün düşüyor. Üreticiler bunu, genç neslin göçü, ekiminin zorluğu ve yurt dışından piyasaya sokulan 'yaban safranı'na bağlıyor.
Safranbolu'ya adını veren ve dünyanın en pahalı bitkisi olan 'safran'la yöre halkı, 4. Murat'ın İran Seferi'nden dönerken yanında getirdiği soğanlar sayesinde tanışmış. Uzun dönem yöre halkının en önemli geçim kaynaklarından biri olan safranın üretimi, son 20 yıldır yaşanan göçler sonucu iyice azalmış. 10 yıl önce safranın üretimi tamaman durmuş. Sonra devletin desteğiyle safran, yeniden üç aile tarafından ekilmeye başlanmış. Kaymakamlığın ve Karabük İl Tarım Müdürlüğü'nün katkılarına rağmen durum öyle gösteriyor ki gelecek kuşaklar safranı yalnızca ilçenin adından dolayı hatırlayacaklar. Safran üreten aileler devletin desteğini eksik buluyorlar. Çünkü devlet, safran soğanı vermesine rağmen ekilecek arazi göstermiyor. Oysa safran 3 yıldan sonra aynı toprakta ürün vermiyor ve soğanların sökülerek başka bir alana taşınması gerekiyor. Safran yetiştiricilerinin bir başka sorunu ise piyasaya yurt dışından sürülen ve çok düşük bir kaliteye sahip olan yaban safranı, diğer adıyla İran safranı. 3 YIL SAFRAN EKİLEN TOPRAĞI 7 YIL DİNLENDİRMEK GEREKİYOR Davutoba köyünde eşiyle birlikte safran ekimi yapan Turan Özsoy, ailesinin, yörenin en eski safran yetiştiricilerinden olduğunu ifade ediyor. Bu bitkiyi yetiştirmenin çok zor olduğunu dile getiren Özsoy, bir süre İstanbul'da yaşadıktan sonra tekrar köylerine dönüp safran yetiştirmeye başlamış. Safran yetiştirmenin inceliklerini ise Özsoy şöyle anlatıyor: "Soğanları ektikten sonra bahar ve yaz aylarında iki defa tarlayı yaban otlarından temizlemek gerekiyor. Çiçekler, Ekim ayının 15-20'sinden sonra çıkmaya başlar ve bu çiçekleri sabah erkenden toplamak lazım. Her gün açan çiçeği o gün sabah toplarız. Topladığımız her çiçeğin içinde bir, en fazla iki polen vardır ve bunları alırız. Bir tepsiye balmumu sürer ve polenleri bu tepsinin içine koyup ateşin üstünde kuruturuz. Balmumu, safranın uzun süre muhafaza edilmesini sağlar. Soğanları ektiğimiz bir tarladan üç yıl mahsul alınır. Sonra soğanları söküp başka bir alana etmek gerekir. Soğanları söktüğümüz alanı ise 7 yıl dinlendirmek lazım gelir." KİLOSU 10 MİLYAR LİRA Safranı yetiştirdikleri halde pazarlamasında sıkıntı yaşadıklarını dile getiren Turan Özsoy, kilosu 10 milyara piyasada satılan safranın kendilerinden yüzde 20 daha ucuza alındığını belirtiyor. Safran çok pahalı olduğu için 100-150 gram halinde ancak satın alınabildiğini, bu yüzden safranın ellerinde kaldığını ifade ediyor. Eşi Hamiyet Özsoy ise yurt dışından getirilen ve 'İran Safranı' denilen, yörede 'Yaban Safranı' olarak tanınan kalitesi oldukça düşük ve rengi daha sarı olan bir safranın piyasada daha ucuza satıldığını belirterek, "Bizim safranımız çok daha kaliteli, ancak İran safranı ucuz olduğu için, bizim emeğimiz boşa gidiyor" diyor. Yüz çiçekten 1 gram safran elde ediliyor Annesi ve eşiyle birlikte 12 yıldır safran yetiştiren Şenol Çiner yöre halkının neden artık safran yetiştirmediğini şöyle açıklıyor: "Yörede yıllardır göç yaşanıyor. Köylerde gençler yok. Yalnızca yaşlılar var ve onlar da tek başlarına safran yetiştiremiyor. Bu yüzden safran yetiştiricilerinin sayısı çok az." Tarlaya 210 kilo soğan ektiklerini ifade eden Çiner, bir ay boyunca her sabah soğanların verdiği çiçekleri toplayacaklarını ve bir ayın sonunda 500-600 gram safran elde etmeyi beklediklerini belirtiyor. Toplanan yüz çiçekten bir gram safran elde edildiğini söyleyen Çiner, bu yıl yağmur yağmadığı için verimin düşük olacağını ifade ediyor.
|
|