AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Ve artık Avrupa'dayız

Tarih içinde, iki farklı açıdan baktık Avrupa'ya. Önce yukarıdan, yüksekçe bir noktadan; sonra aşağıdan, gerçeği göremeyecek kadar aşağıdan.

Önce, Devlet-i Aliye'nin penceresinden bakıyorduk Avrupa'ya. Baktığımız pencere çok yüksekteydi ve biz, çok fazla önemsemiyorduk Avrupa'yı. Önemsemediğimiz için, iyi izleyemiyorduk. İyi izleyemediğimiz için anlayamıyorduk, tanıyamıyorduk.

Sonra, Avrupa'yı tanımamız gerektiğini düşünmeye başladığımızda, geç kalmıştık. Avrupa, Babıali'nin ortasına kadar gelmiş, bizi adeta yönetmeye başlamıştı. Eski günlerdeki küçümsemelerimiz, zaman içinde, gözü kapalı bir hayranlığa dönüştü.

Bugün, Avrupa hakkında daha soğukkanlı düşünebilecek, batılı değerleri daha iyi tahlil edebilecek, Avrupa'nın olumlu ve olumsuz yönlerini daha iyi görebilecek bir durumdayız.

Bu, üçüncü bir açı anlamına geliyor. Gözü kapalı bir hayranlık ya da gözü kapalı bir küçümseme tarafından belirlenmeyen, üçüncü bir bakış noktası. Ona verebileceğimiz çok şey olduğunu düşünebiliriz. Ondan alabileceğimiz çok şey olduğunu düşünebiliriz. Avrupa gerçeğini, bütün yönleriyle görebilir, yorumlayabiliriz.

Ama şu anda, bizi çok yakından ilgilendiren dördüncü bir bakış açısı var. Avrupa'da yaşayan, Avrupa'da çalışan, okuyan, orada varolan ya da varolmaya çabalayan milyonlarca insanımızın bakış açısı.

Orada yaşayan insanlarımızın önemli bir kısmı, vatanlarını da yanında götürüyor. Bunu, onların sofralarında, evlerinde, çıktıkları kahvehanelerde, camilerinde, derneklerinde, oturdukları mahallelerde, orada yaptıkları düğünlerde, orada kutladıkları bayramlarda görebilirsiniz.

Gurbetçinin, adeta iki farklı hayatı var oralarda. Biri, oraya, gurbete; diğeri buraya, vatana, memlekete bakan.

Orada yaşattıkları Türkiye, kendi atmosferinde, kendi toprağında, kendi ortamında olmadığı için, buradakinden, gerçek Türkiye'den çok farklı. Bu fark, bazen 'Almanya acı vatan' diye başlayan türkülerde olduğu gibi, trajik... Bazen de, (eğer kullanılabiliyorsa) sunduğu yeni imkanlar sebebiyle çok olumlu.

Türkiye'deki tartışmaların, 'Gurbetteki Türkiye'ye çoğu kez daha geç, ama daha derin yansıdığını düşünebiliriz.

Yeni Şafak'ın Avrupa'da yayımlanmaya başlaması, işte bu noktada, Avrupa'daki Türkiye için çok şey ifade ediyor. Çünkü Yeni Şafak, 'bizim insanımız' için, burada ve başka yerlerde, bir ortak payda niteliği taşıyor.

Yeni Şafak ne istiyor?

Yeni Şafak, daha önce de bu sütunlarda değindiğimiz gibi, fotörlü, omuzunda teyp, altında bir Alman arabası, cebinde Euro (ya da Mark) olan 'Almancı' karikatürünün değişmesi gerektiğini düşünüyor.

Yeni Şafak, burada olduğu gibi orada da insanımızın iyiniyetinin suistimal edilmemesini istiyor.

Oradaki insanımızın, 'banknot' kıyafetinde görülmesinin çirkin bir şey olduğunu göstermek; bu imajın, hem ülkesi, hem de insanlık için çalışan, emek veren bir insan imajıyla değiştirilmesi için mücadele etmek istiyor.

Bunu başarmak için, Avrupa'daki düşünen, okuyan, yazan insanlarımızla elele vermek istiyor.

Türkiye'de olduğu gibi gurbette de, sağlıklı bir bakışacısının, akl-ı selimin adresi olmak istiyor.

Bunu başarabileceğimize inanıyoruz.

Dünyayı ve Türkiye'yi Yeni Şafak'la birlikte izlemenin, sadece Türkiye'de yaşayanlar için değil, Avrupa'daki Türkiye için de bir 'ayrıcalık' olduğunu düşünüyoruz. Yeni Şafak farkını, Avrupa'daki Türkiye ile de paylaşmak istiyoruz.

Elinizdeki gazete, sizin gazeteniz. Onda, Türkiye'nin kokusunu, sıcaklığını bulacaksınız. Uzatın ellerinizi, birlikte görmenin, birlikte anlamanın, hem Türkiye hem dünya için iyi olduğunu düşündüğümüz bir noktaya birlikte bakmanın güzelliğini tadın.

Avrupa'nın 'bilge kral'ı Rahmet-i Rahman'a göçtü

Bazı insanlar, 'insanlık onuru'nun sembolü olarak yaşar, insanlığa onur verir ve onurlarıyla göçerler bu dünyadan. 20. Yüzyılın son büyük kahramanlarından Aliya İzetbegoviç, böyle bir insandı. Rabbinden başka hiç kimsenin huzurunda eğilmedi. Sosyalist dönemin çilesini, kelimenin bütün anlamlarıyla çekti. Sırp işgali sırasında, milletini terketmedi, bombalar altındaki Sarayevo'da, milletiyle birlikte bütün insanlık adına varoluş savaşı verdi. Günün acı haberiydi, Aliya'nın, Babo'nun ölüm haberi. O'nu hep saygıyla, rahmetle, minnetle anacağız.


20 Ekim 2003
Pazartesi
 
EDİTÖRDEN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED