AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

S P O R
Lig bitti galiba

Beşiktaş'ı kovalayabilecek bir takım çıkmadığına göre sorunun cevabı da netleşiyor. Yani ligin ikinci yarısı, heyecanı olmayan, hatta cansıkıcı bir hal alacak. Baksanıza, en yakın rakipleri Trabzonspor (9), Fenerbahçe (11), Galatasaray (14) puan gerisinde. Bu aslında Beşiktaş için büyük tehlike!.

Ligin kalitesini, taşıdığı heyecanla birlite yorumlarsak, ikinci yarıda Beşiktaş'ı övecek kelimeler de yetersiz ve yavan kalacak.. Bugüne dek, şampiyonluk kazanmış takımların birbirine yakın olmaları, seyirciyi tribüne çekmenin en kestirme yoluydu. Ligin sonucu belliyse seyirci statlardan uzaklaşır. Son örneğini Beşiktaş'ın Çaykur Rize maçında gördük. Ne tuhaf! Takım uzakara şampiyonluğa koşuyor, Sergen gibi 50 yılda bir gelen yıldız bir oyuncu muhteşem oyunu ile adeta resital veriyor, ama Beşiktaş tribünlerinde sadece 10 bin seyirci var. İşte tehlike bu. Lucescu, 8 golün atıldığı, takımının 2 farklı kazandığı bir maçtan sonra, oyunu anlatmak yerine seyirciye gönderme yaptı. Futbolu, futbol gibi oynayan takımına, sanat haline getiren futbolcusuna alkış istiyordu. Haksız da değildi. Ama bu da Beşiktaş taraftarının farkı. Aynı konumda Fenerbahçe olsa, taraftarına 60 bin kişilik Şükrü Saraçoğlu Stadı dar gelirdi.

YENİ TRANSFERLER

Şimdi ne olacak? Fenerbahçe, şampiyonluk umutlarının iyice zayıfladığını deklare ederse, Galatasaray, aradaki puan farkının kapanmayacağını kabullenerek sahaya çıkarsa, Trabzon yeni yönetimi ile toparlanma sürecini bir tolerans olarak kullanırsa, taraftarlar tribünlere piknik sepetleri ile gelir. Ona bile razıyız da, belki daha gerçekçi çözüm, yeni transferler olacak. Bu konuda Galatasaray'da Fatih Terim "transfer yapmayacağız" derken, belki transferden önce huzur aradığını ima etmişti. Trabzonspor'un yeni yönetimi ile transfere 6 trilyon ayırdığı haberleri de heyecan verici. Ve bilinen gücüne rağmen Beşiktaş'ın bile bir orta saha, bir forvet transferi yapacağı "şimdi ne olacak" endişelerine yanıt gibi görünüyor.

FENER'DE UMUT TACİRLİĞİ

Daum ile bayağı umutlanmıştık. Ama, "dahi" liğinden vazgeçtik, hiç olmazsa Beşiktaş ile farkı 3-5 puana indirebilseydi. Olmadı ve olmayacak gibi görünüyor. Bir yandan O'na hakvermemek de mümkün değil. Bazen kalecisi yakıyor, bazen orta sahası çöküyor, bazen de hakemlere boyun eğiyor. Elindeki malzeme ile zaten bundan fazlası da olmaz. Fenerbahçe yönetimi Alex'i alacağını 6 ay önce söylemişti, bugün hala aynı sakızı çiğniyor. Yani oyalama taktiği. Sayın Aziz Yıldırım göstermelik transferleri ile gündem oluştururken, trenin kaçtığını farkedemiyor. Bu saatten sonra Alex'i, Ortega'yı getirirse, Fenerbahçe arayı ne kadar kapatır bilemem. Ama Yıldırım'a şampiyonluğu değil, kongreyi kazandırabilir. Çünkü bu yönetim umut tacirliği yapıyor.

Ligin ikinci yarısında da görüşünceye dek, sağlıklı ve huzurlu günler diliyorum.

HAKEMLER TADINI KAÇIRDI

İlk yarının son haftasında hakemler formsuzlukları ile dibe vurdu. En güvenilir Ali Aydın'a yeniden kazanılmak uğruna verilen maçlardaki yönetimi fiyasko ile sonuçlandı. Ankaragücü-Fenerbahçe ve Elazığspor-Galatasaray maçlarındaki uyumsuzluğu MHK'yı hedef haline getirdi. Bu hafta Trabzon-G.Birliği maçını yöneten Muhittin Boşat, Trabzon kalecisi Petkoviç'e kırmızı kart gösteremedi. Trabzon'un kusursuz golünü veremedi. Gençlerbirliği'nin de penaltısını es geçti. Ünsal Çimen'in Malatyaspor-Fenerbahçe maçındaki yönetimi de evlere şenlikti. Çimen 2 penaltı pozisyonunu süzemezken, evsahibi ekibin bir golünü de yemiş oldu. Bunlar sonucu etkileyen hatalardı. Bir başka uyumsuzluk da Hamza Mısır'ın yönettiği İstanbulspor-Konyaspor maçında yaşandı. Mısır, son golde topun çizgiyi geçtiğini görmemişti. O yüzden oyunu devam ettirdi. Aynı yanılgıya yardımcısı Gökhan Memişoğlu da düştü. Olayda futbolcuların itirazları etkin rol oynayınca gol geçerli sayıldı. Çünkü pozisyona itiraz eden Cenk, gol olduğuna yemin etmişti. Şimdi düşününüz ki, ligin ikinci yarısında da maçları yine bu hakemler yönetecek. "Yine böyle yönetecekler" demek istemiyorum. Demem o ki, bu yazının başlığına çıktığım son kelime "GALİBA!."nın içinde, şampiyonluk umudu dahil, herşey var.

  • Haftanın Yorumu - Salih Sezer



  • 23 Aralık 2003
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED