|
|
Horrrr
Komşumuz Cafer Bey iyi adamdır, hoş adamdır ama anladığım kadarıyla ciddi bir sağlık problemi var. Kategorik olarak yaşlı sınıfına girmese de, horlaması yüzünden vardım bu karara. Bir horlaması var ki düşman başına. Geceleri uyutmuyor. İlk duyduğumda, gece yarısı sokaktan traktör geçiyor sandıydım. Yaşlı bir traktör. Yaz geceleri galiba percereyi de açıyor. O gürültüde uyuyabilirsen uyu. Binanın duvarları kesekâğıdından biraz hallice. Katlar arasındaki betonlar da Ülker'in dokuz katlı gofretinden en nihayet bir kat daha fazla. Hal böyle olunca, her gece dua ediyorum, televizyonda Cafer Bey'in çok seveceği türden kovboylu ya da casuslu masuslu bir film olsa da ondan önce uykuya dalmak nasip olsa diye. Ama nerde!.. Bütün kanalları dolaşıp arıyorum nafile. Hani rastlasam, haber vereceğim. Şimdi siz bu satırları okurken belki bir yandan böyle aleni şikayeti yersiz buluyorsunuzdur. Başınıza gelsin de görün. Yahut komşu da okursa ayıp olmaz mı diye geçirebilirsiniz içinizden. Yok, müsterih olun. Cafer Bey bu gazeteyi okumaz. Okusa da üstüne alınmaz. Kendinden bahsedildiğini düşünmez. Hiçbir gece kalkıp da kendi horultusunu dinlememiştir ki! Horlayanlar arasında kaç kişi kabullenebilir ki böyle bir şeyi? Kasete alıp dinletsen bile nereden belli ben olduğum deyiverir çoğu. Bir defasında sıçrayarak uyanmıştım. Tam da uçaklı muçaklı bir rüya görüyordum. Yüksek perdeden horultu gelince, bir motoru arızalanmış, diğerleri alev almış bir uçak bizim binanın üstüne düşüyor zannıyla fırladım yataktan! İnsan böyle âniden korkuyla uyanınca bir daha ne uyku geliyor, ne de sabah oluyor. Gecenin ne kadar uzun olduğunu işte o vakit farkediyorsunuz. Bunca zamandır alışmış olmam lazım fakat alışamadım.
Kimi geceler telefon edip uyandırmak fikrine kapılıyor, sonra vazgeçiyorum; yazıktır diyerek. Bir defasında horultu iyice artmış, artık asfalt delmek için kullanılan ve etrafı zangır zangır titreden matkapları andırır hale gelmişti ki kesin arayacağım diyerek telefona koştum, bu sefer de numarasını bulamadım. Buradan kesin taşınmak lazım. Taşınmak mesele değil de ya taşınacağım yerde de böyle bir komşu çıkarsa? Garantisi yok ki. Ev sahibine bir gece denemek istiyorum, horlama var mı altta üstte desem, adamın yahut kadının yüzünün alacağı şekli düşünün... Deli misin nesin, git işine kardeşim demez mi? Galiba en iyisi Zafer Beyleri buradan taşınmaya ikna etmek... (İsim konusunu kafanıza takmayın. Ha Zafer, ha Cafer, farketmez. Nasılsa aslı ikisi de değil.)
ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ
Selman saati sormuştu, bir geminin güvertesindeydik. "Onbir civarı" diye cevapladım.
Pilin bitmesi, saatin yere düşüp kırılması, kurmalıysa kurmayı unutmuş olmak hiç önemli değil. Daha evvel söylemiştim, aldığımız her nefes biraz sonra tarihe karışıyor. Ve gariptir, aldığımız nefesler, verdiğimiz nefesler ne özgeçmişlerimizde yer alıyor, ne üvey...
HANIMELİ
Rejim bunalımı yaşıyorum, fazla kilolarımı bir türlü veremedim!.. Seher yeli çık dağlara, nal topla benim için!.. Bu nasıl heykel, bu nasıl sanat?!. Büstüme iyilik sağlık!.. Sanat müziği icra ediyorsun demek!.. Sana rast gelsin!
BARTIR BARTIN
Gazeteden bir arkadaşımız, izne ayrılıp ailesiyle birlikte güzel bir yerde bir hafta on gün tatil yapmak, kafa dinlemek istediğini söyledi. Gazetenin bartır anlaşması yaptığı bir yer olsun diye alternatifleri araştırıyormuş. - Fakat geç kaldım galiba... Bartır anlaşması olan bütün yerler dolmuş. - Bartır anlaşmalı yer şart mı ki? Madem yer yok, sen de Bartın'a git!..
AT
Ata sormuşlar: Neden Başbakan'ı sırtından attın diye. O da; - Benim adım at. Ondan dolayı attım demiş.
GİTMİŞ KADAR OLDUK
Çok istediğim halde Ahmet Özhan konserine gidemedim. Şehir dışındaydım. Mustafa Karaalioğlu'nun konser hakkındaki yazısını okuyunca, (bir yandan da Ahmet Özhan kaseti dinleyerek) konsere gitmiş gibi oldum.
KARİKATÜR
suroglu.com açıldı. Osman Suroğlu'nun karikatürleri suroglu.com'da.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |