T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
1. 'Oran meydan muharebesi'

Bilseniz ne kadar şenlikli bir ülkede yaşıyoruz. Özellikle son günlerde siyasetin "semt pazarları"nda yaşanan eğlenceli "don-gömlek" satışları insanı müthiş eğlendiriyor doğrusu... Her şey o kadar muhteşem ki... Pazarın her köşesinden yükselen, "koş vatandaş koş, batan geminin malları bunlar" çığlıkları hayatımıza ayrı bir renk ve güzellik katıyor.

Bir yanda, çelik korseler içinde kılıç kuşanıp "Hüsam"a karşı "birinci Oran meydan muharebesi"ni başlatan Ecevit ailesinin savaş çığlıkları, diğer yanda "İkinci Hüsam yarışması"nda dereceye girebilmek için Oran'a savaş boyaları taşıyan "genç Hüsamcıklar"ın henüz yağı kurumamış Rahşan şarkıları...

Sıkı durun, "Ecevitgiller meydan muharebesi"nde şenlik henüz yeni başlıyor. Ve de en ön safta DSP'li kadınlar var... Eee ne de olsa, Merve Kavakçı'yı Meclis'ten kovarken kaburgası kırık genel başkanlarının arkasında büyük cengaverlikler göstermişlerdi... İşte yine sahnedeler...

Bakın ne buyurmuşlar: "Sayın Ecevit ülke yararına olacağına inandığında, örnekleri geçmişte defalarca görüldüğü gibi, iktidar koltuğuna başkaları gibi yapışmayıp, bırakmasını bilmiştir. Çıkarları bozulan güç odakları, bölücüler ve laiklik karşıtı akımların yürüttükleri bu tür kampanyalar, bizlerin mücadelesinin ne kadar doğru olduğunu kanıtlamakta çağdaş Türkiye savaşımıza azim ve güç katmaktadır."

Muhteşem bir tesbit. Tabii canım, ben bu Ecevit'in hastalığının arkasında alengirli bir iş olduğundan kuşkulanıyordum. Yoksa gül gibi Başbakanımız'ın kaburgaları nasıl kırılır öyle durup dururken... Bak gördünüz mü, DSP'li kadınlar "vatan hainleri"ni nasıl da şıp diye buluverdiler.

Meğer "laiklik karşıtı" potansiyel devlet düşmanları kırmış Başbakanımız'ın kaburgalarını... Hay aklınızla çok yaşayın Rahşan Hanım'ın Asenaları... Siz olmasaydınız ne olurdu bu memleketin hali.

Bayılıyorum bu "siyaset esnafı"nın zavallı feryatlarına, güllerim adeta tabak tabak açılıyor. Başbakan Ecevit televizyona çıkmış ağlıyor, "Başbakan olarak memlekete zarar verici ne yaptım ben bu ülkede" diye... Allahaşkına daha ne yapacaksınız, memleketin anasını bellediniz be... Türkiye'yi "hasta adam" imajıyla bütün dünyada alay konusu haline getirdiniz, ülkeye yoksulluğun ve sefaletin dibini buldurdunuz, üniversiteleri kışlaya, hastaneleri inzibat karakollarına çevirdiniz.

Şimdi çıkmış, "Çekilmeye niyetim yok, Ecevit koltuğa yapışıyor iddiasını hazmedemiyorum, siyasal yaşamım boyunca hiç itilip kakılarak, zorlanarak değil, kendi özgür irademle gerekli gördüğüm aşamalarda çekildim" diyorsunuz. Bence çok iyi ediyorsunuz, eğer daha "saygın" bir tavır sergileyerek çekilseydiniz ahdım kalırdı, kahrolurdum. Memlekete bunca "eziyet" etmiş bir başkanın gelecekte hayırla yâdadilmesine gönlüm razı olmazdı.

Biraz insafsızlık olacak ama, sizin, sevgili eşinizin ve Oran'a yağ taşıyan "küçük siyaset esnafı"nın bu ülke insanından alacağı daha ne dualar var... Ömrümüz vefa ederse hep birlikte yaşayıp göreceğiz...


8 Temmuz 2002
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED