T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Derviş de Ecevit gibi, "Odaklar"ın oyununu bozdu!.

Dün sabah gündemin ana maddesi, Ecevit'in CNN-Türk'te, Hüsamettin Özkan ve Kemal Derviş'le ilgili söylediği sözlerdi..

Dün öğleden sonra ise, Devlet Bahçeli'nin, Bursa'daki Türkmen Kurultayı sırasında, "Gelin 3 Kasım'da erken genel seçim yapalım" şeklindeki meydan okuması, gündeme egemen oldu..

Acaba bu sabah neyi konuşacağız?.

Mesela bugün, Hüsamettin Özkan, eski patronu Bülent Ecevit'le yüzyüze görüşebilecek mi?

Bütün gelişmeleri, gerek yazılı basından, gerek televizyon haberlerinden, gerekse internet haber sitelerinden, hepimiz izliyoruz..

Bu haberlerin perde arkası ise, haberi yayınlayan organın siyasi ve ekonomik bağlantılarına göre, bölük pörçük yansıtılıyor...

Yani bir siyasî veya ekonomik gelişmenin özünü anlamak için, değişik kaynaklardaki bilgileri, bir bulmacanın parçalarını birleştirir gibi birleştirmek gerekiyor..

Bu açıdan, son gelişmelere, parçaları birleştirerek bakmayı deneyeceğiz..

Örneğin Koalisyon içindeki aksaklıklar ve gerginlikler, sadece Hüsamettin Özkan'ın Ecevit'ler tarafından reddedilmesinden, veya Bahçeli ile Yılmaz arasındaki AB konulu çatışmadan kaynaklanmıyor..

Bir "Kemal Derviş Olayı" da var gündemde..

Kemal Derviş de huzursuz ve bu Koalisyon'la, bu işin sonuna kadar götürülemeyeceğinin farkında..

Kemal Derviş, sadece bu Koalisyon'un 4'üncü ortağı değil..

Ayrıca, aynı zamanda IMF'nin ve Washington'un da, Koalisyon'daki temsilcisi konumunda..

Bugün eğer Ecevit veya Bahçeli, "Hükûmetimiz Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik reformlarını yaptı" diyebiliyorlarsa, bunları IMF baskısıyla, Kemal Derviş'in yaptırdığını unutmamak şart..

Ve Kemal Derviş, görülüyor ki, şimdiki yapının dışındaki bir arayışın peşinde.. Her davranışı, her konuşması, bu işaretleri yansıtıyor..

Eğer bir formül bulursa.. Mesela İsmail Cem'in de içinde bulunacağı ve herhalde Hüsamettin Özkan'ın da devrede olacağı bir formül bulursa, Kemal Derviş de Bahçeli gibi konuşup, "2002 bitmeden bir erken genel seçim şarttır" diyecektir..

Bütün göstergeler, bunu işaret etmekte..

Demek ki, bu sabah olması beklenilen Ecevit-Özkan hesaplaşması ile, iş bitmeyecek..

Ecevit'in çözmesi gereken bir de, "Derviş Sorunu" var.. Belki onun yanında, "İsmail Cem Sorunu" da çıkabilir..

Devlet Bahçeli'nin "Erken Seçim İstemi"ne gelince..

Daha geçen hafta, Liderler Zirvesi ertesinde Ecevit'in arkasında durup, "Seçim zamanında yapılacak" açıklamasına katılan Bahçeli, ne oldu da "Seçimi Kasım'da yapalım" noktasına geldi?.

Bahçeli, açıkça bir "Ankara Oyunu" sonunda, Hükûmet'ten dışlanacağı duyumunu aldı..

Bahçeli'nin deyişi ile "Bazı odaklar", belli ki, "Ecevit'siz DSP"nin içinde bulunacağı, ama Bahçeli'nin ve MHP'nin kesinlikle dışarıda tutulacağı bir yeni Koalisyon oyunu için, kartları dağıttılar..

Nasıl Ecevit'ler hızlı davranıp, Hüsamettin Özkan'ın da içinde bulunduğu bu oyunu bozdularsa, Devlet Bahçeli de "Kasım'da Seçim" diyerek, bu oyunu oynayanlara ikinci resti çekti..

Şimdi neticede, kim ne derse desin, sonunda bu Koalisyon bitiş sürecine girmiştir..

İsteyen istediğini yapsın, artık Türkiye'nin gündemine "Erken Seçim" girmiştir..

Özkan'a ne olur? Derviş ne yapar?

Bunlar da işin ayrıntıları..

ŞAKA

Oran göründü!.

Merhume Bedia Muvahhit, vapurla Cezayir'in Oran kentine giderken, kaptan gelmiş yanına..
-Bedia Hanımefendi.. Oran göründü, demiş..
Bedia Muvahhit de,
-Terbiyesiz, diye tepki göstermiş..
Şimdi Ankara'nın da gözü Oran'da..
Şimdi de Ecevit'e "Oran göründü.. Başbakanlık bitiyor" diyenlere kızıyor DSP'li sadıklar..

DOLU GEÇEN BİR GÜN

Tuzla'da sohbet, şiir ve gül..

Önceki gün Tuzla'nın kitap ve edebiyat tutkunu Belediye Başkanı İdris Güllüce'nin konuğuydum..

İstanbul'un bu güzel köşesindeki okurlarımla tanıştım, kitaplarımı imzaladım.. Saatler süren, içten ve yoğun sohbet imkanı buldum.. Parklarda yürüdüm ve Tuzla'nın ünlü köftesini yedim..

Başkan İdris Güllüce, bir gül tutkunu aynı zamanda.. Tuzla'yı gül-kent yapmayı hedeflemiş..

Bir de "Gül Şiirleri Yarışması" düzenletmiş Tuzla Belediye'sine..

Mustafa Miyasoğlu'nun hazırladığı "Gül Şiirleri Antolojisi"nde Osmanlı'dan bugüne edebiyatımızda "Gül"ü koklarken, yarışmada ödül kazanan şiirleri de buluyorsunuz..

İşte bazı gülden beyitler..

"Gül mevsimi geldi mi her şey bize yâr olur
Gönüller gül kokarken, geceler nehâr olur
Bad-ı saba getirir diyar-ı gülden koku
Figan eden bülbüle şifayâb rüzgar olur"
Bu gülden deyişler Rıfkı Kaymaz'ındı..
"Eğer diken; akıl, vicdan bilseydi
Utanır gövdende çıkmazdı gülüm
Nedîm bu aleme yine gelseydi
Lâlenin yüzüne bakmazdı gülüm"
Bu kıta da Fatma Demirci'nindi..

Yani Tuzla'da, gül koklarken, şiiri de teneffüs ettim önceki gün..


8 Temmuz 2002
Pazartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED