|
|
'Vuruşarak çekilme'nin Türkçesi: Yeni bir kriz...
Ecevitler 'vuruşarak çekilmeye' karar vermişler. Giderayak, kendilerine ihanet ettiklerine inandıkları bazı politikacıların da kellelerini götüreceklermiş... Daha neler neler... Öğreniyoruz ki devletin zirvesinde entrika, hile, yalan ve ayak oyunları gırla gidiyor. Biz de zannediyoruz ki ülkeyi yöneten politikacılar Türkiye'nin önemli meseleleri hakkında kafa patlatıyorlar... Bunların nasıl çözülmesi gerektiği konusunda planlar yapıyorlar... Kıbrıs, Avrupa Birliği, ekonomik sorunlar ve diğer devasa sorunlar üzerinde çalışıyorlar... Ne gezer!.. Başbakan çalışamayacak kadar hasta ve devlet işleri tamamen durmuş vaziyette. Ayağa zor kalkabilen, hatta oturmakta güçlük çeken Başbakan, görevinden ayrılmak istemiyor. Kendisine çekil diyenlere ise diş biliyor. Ecevitler'in lugatında sadece 'kulluk' anlayışı var. Kulluktan en ufak bir sapma 'ihanet' anlamına geliyor. Tabii bunlar hastalıklı ilişkiler. İlişkilerin temelinde hastalık olunca, 'kullar' da ilk fırsatta 'ihanet'e yönelmeye bakıyorlar. Yahut da fırsattan istifade, kendi ikballerini düşünüyorlar. Çünkü, gönüllü kulluğa soyunarak kendilerini bir 'hiç' olarak konumlamalarının bir bedeli olduğunu ve bu bedeli tahsil etmelerinin bir hak olduğunu düşünüyorlar. Hastalıklı bir çıkar ilişkisi üzerine kurulmuş bir çeşit feodal yapının doğal sonuçları bunlar... Kimi gizli kapaklı ilişkilerle milyarları götürüyor, kimi ihale vesaire mekanizmalarla... Kimi de belli makamlara gelerek, milletvekili seçilerek bu tahsilatı yaptığını düşünüyor. Kimi büyük medya patronlarıyla kirli ilişkiler içinde... Niye yapmasınlar? Liderleri RTÜK Yasası için medya patronlarıyla anlaştıktan sonra... DSP'li olmak bu yazılı anlaşmayı kabul etmek anlamına geliyor (Sıradan, iyi niyetli DSP'lileri doğal olarak bu kapsamın dışında tutuyorum, onlar bu yapıya oy verdikleri için sanırım zaten kendileri ile bir hesaplaşma içindeler). Bu anlaşmanın yazılmamış şartlarını uygulayarak ellerini kirletmeyen Ecevitler temiz kalırken, 'kullar' her türlü pisliğe bulaşıyor, bulaşmaları teşvik ediliyor. Bu rezilliğe de siyasi parti deniliyor. Ecevitler haklı... Kendilerini saklamış değiller. Büyük bir hallüsinasyon olarak ülke tarihinin 50 yılına damgasını vurmuş olan bu yapı, yani Ecevitler, 'kul' adaylarına daha işin başında bu oyunun kurallarını söylemiyorlar mı? Bunu Mümtaz Soysal'a söylediler, Rıdvan Budak'a söylediler, daha birçok önemli önemsiz isme söylediler. "Siz bütün bu şartları kabullendiniz, şimdi niye karşı çıkıyorsunuz" dediler. Şimdi, büyük medyayı da yanına alarak bir süredir Ecevitler'e, yani patronlarına bayrak açmaya yeltenen Hüsamettin Özkan nam kulun ipini çekmeye hazırlanıyorlar. Aynı hastalıklı yapı Özkan'ı ihanetin en büyüğüne itmiş bulunuyor. Patronunu, hastalıklı halinden de yararlanarak saf dışı bırakmak ve onun yerine geçmekle suçlanıyor. Ona bu fikri kim vermiş, ya da kimler cesaretlendirmiş olabilir? Koskoca Doğan Grubu acaba niçin Ecevitler'e karşı kampanya açmış olabilir? Emin Çölaşan'ın, Özkan'dan alındığı sanılan bilgiler üzerine yazdığı Ecevitler'le ilgili yazısı, hangi amaçla Hürriyet'in manşetine çekilebilir? Hangi amaçla, yıllar boyu yaptığı her yanlıştan sonra Ecevit'i göklere çıkaran, bilinen hastalıklarını gizlemeyi bir görev sayan kalemler, Ecevit'in çekilmesini istiyor olabilir? Hangi amaçla Özkan'ı koalisyonun başına geçirmek için binbir dolap çevriliyor olabilir? Dedik ya, hile, yalan, dolan, plan... Memleketin zirvesinde bunlar var. Mel'un bir üçkağıt tezgahını bize, 'hükümet etme' olarak yutturmaya çalışıyorlar. Rezil bir çıkar değirmenine dönüştürülen baskı makinalarını ve antenlerini de medya olarak kabul etmemizi istiyorlar. Şimdi Ecevitler eski kulları Özkan'ın istifasını istiyorlar. Giderayak ihanet edenlerin kellerini alacaklarmış. Vuruşarak gideceklermiş!.. "Bizden sonra tufan" diyerek... Buyursunlar gitsinler. Giderken kimi götürmek istiyorlarsa da götürsünler. Umurumuzda bile değil. Ecevitler de, onların zavallı 'kul'ları da, parti adını verdikleri hastalıklı yapıları da, onlara 'ihanet' eden Brütüs'leri de siyaset sahnesinden ne kadar çabuk ayrılırlarsa o kadar iyidir. Vuruşarak ya da paylaşarak, yeter ki gitsinler. Yalnız bu ülkeye artık daha fazla zarar vermesinler yeter... .................................................................
NOT: Perşembe günü, bu sütunda bir dizi yanlışlıktan kaynaklanan ilgisiz bir yazı yayınlandı. Bu yanlışlıktan dolayı bütün okurlardan özür diliyorum..
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |