T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kötü kokular geliyor

Kudüs'te, Musevilerin 2000 yıldan beri önünde ağladıkları bir duvar var, adı 'Ağlama Duvarı'... Geçen gün, Jerusalem Post (JP) gazetesinde, özeti "Ağlama duvarı ağlıyor" olan bir haber çıktı. Habere göre, Mescid-i Aksa'ya bitişik 'ağlama duvarı' bir haftadan beri ıslakmış; yetkililer, "Islaklık, duvara bitişik bir borunun su sızdırmasından" diyorlarmış... Duvardan sorumlu haham Shmuel Rabinovitch, "Belki de duvar, ülkenin haline bakıp gerçekten ağlıyordur" siyasi dokundurmasında bulunmuş...

Benim dikkatimi çeken JP haberindeki "Duvardaki ıslaklık Musevi mistiklerin olağanüstü ilgisini çekti" cümlesi oldu. Olağanüstü ilginin sebebini ıslaklığı "Kıyamet habercisi" görmeleri olarak izah etmiş gazete...

Bizim 'dinden soyutlanmış' mantığımızı zorlayan bir durum söz konusu sizin anlayacağınız... Eminim, bu haberi, özellikle Amerika'daki fanatik Hıristiyan örgütleri, "Gördünüz işte, kıyamet alâmetleri belirdi" neşesiyle karşılamışlardır...

Eski ve Yeni Ahid'te anlatılanların her harfinin doğru olduğuna inanan milyonlarca Hıristiyan yaşıyor Amerika'da. Bunların büyük bir bölümü, nicedir, bir öngörünün gerçekleşmesine ramak kaldığı inancındalar. Eski Ahid'te anlatılan (Sayılar, b. 19) şu: Mesih'in kanına giren Yahudiler, Allah tarafından, dünyanın dört bir tarafına dağıtılacaklar. Ancak, hesap günü öncesinde, Allah, onları yeniden topraklarına yerleştirecek. Onlar da, MS 70 yılından beri durmuş olan kurban uygulamasını başlatmak üzere, yıkılmış mâbedlerini yeniden inşa edecekler. Kurban törenlerinin vazgeçilmez bir unsuru da, kızıl düve külleri...

Düve (heifer), bilindiği gibi, el değmemiş yavru inek anlamına geliyor. Musevi ve Hıristiyan inanışına göre, Musevilerin mâbedlerinin yıkılması ve dünyanın dört bir tarafına dağılmalarından sonra 'kızıl düve' nesli de kesildi.

Ağlama duvarının ağlaması, bana, bir süre önce okuduğum bir başka haberi hatırlattı. Beraberce bir göz atalım: "İsrail'de kızıl düve doğdu. İsrail için zor olan şu günlerde teşvik edici haberler de var. Bir ay kadar önce İsrail'de kızıl bir düve doğdu. Düvenin sahibi 5 Nisan 2001 Cuma günü Temple Institute'ta başvurdu. Menachem Makover ve Chaim Richman adlı hahamlar düvenin bulunduğu çitfliğe gidip durumu denetlediler. Hahamların 'koşer' olduğunu tespit ettiği düvenin Kitap'ta anlatılan 'temizlenme' ameliyesinde kullanılmaya aday olduğu belirlendi. Bu, Kutsal Mâbed'in yeniden inşası için bir önşart." Haberin devamında şu satırlar da yer alıyor: "Gelenekler, kızıl düveye rastlamayı bizim Mesih'i görecek nesil olduğumuzun işareti sayıyor."

Buraya kadar aktardıklarımı yeniden gözden geçirelim mi? Hıristiyan inanışına göre, İsrailoğulları Mesih'i tanımayıp öldürdükten sonra dünyanın dört bir tarafında yaşamaya mahkum edildiler. Mesih'in yeniden ortaya çıkışı ise yine onlar sayesinde olacak. Önce İsrailoğulları topraklarına dönüp hâkimiyetlerini yeniden kuracaklar; 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulmasıyla bu öngörü gerçekleşmiş oldu. Sonra, kızıl düvenin de kullanılacağı kurban âdetini başlatmak üzere Davud Mâbedi'ni yeniden inşa edecekler; 'kızıl düve'nin yetişmesi bu öngörünün de doğrulanması yönünde bir işaret işte...

'Dinden soyutlanmış mantık', buraya kadar okuduklarını, "Hiç böyle şey olur mu?" şaşkınlığıyla karşılamıştır eminim. Ancak, tepkileri, gazetelere intikal etmiş bu haberleri yok etmeye yetmiyor... Amerikalı gazeteci Grace Halsell, 'Tanrıyı Kıyamete Zorlamak' adıyla Türkçeye de çevrilmiş eserinde (Kim Yayınları, telefon ve faks: 312- 4186570 ve 4196931), Missisipili rahip Clyde Lott'un, çiftliğinde 'kızıl düve' yetiştirmeye çabaladığını anlatır. Fanatik Hıristiyanlar açısından, Eski Ahid'teki beklentilerin birbiri ardına gerçekleşmesi kıyametin yaklaşması anlamı taşır çünkü; rahip Lott, "Kendiliğinden olmuyorsa, bari ben 'kızıl düve' yetiştireyim" diye kolları sıvamış. Lott ve benzerleri, "İsrail'de kızıl düve yetişti" haberini okuyunca ferahlamışlardır...

İsrail'in Filistinlilere saldırılarını dünyada en fazla alkışlayanlar Hıristiyan dünyasındaki fanatikler... Bunlar, geçenlerde, sırf bu amaçla bir bildiri de yayımladılar. Adamların bütün dertleri, Eski Ahid'te vaadedilenler bir an önce gerçekleşsin de, kıyameti gören nesil olsunlar... Bunun için, ellerinden ne geliyorsa artlarına koymuyorlar...

'Kızıl düve' de yetiştirildiğine göre, şu anda tek eksik Kudüs'teki mâbedin yeniden inşası... Ancak bunun önünde önemli bir engel var: 2000 yıl önce yıkılan Musevi Mâbedi'nin yerinde bugün Müslümanlar için kutsal Mescid-i Aksa ile Kubbet-üs Sahra câmileri bulunuyor... Musevilerin mâbedinin yeniden inşa edilebilmesi için önce İslâm'ın kutsal mâbedlerinin yıkılması gerekiyor...

En başta aktardığım JP haberini bir de bu gözle incelemekte yarar var. Üzerinde Mescid-i Aksa bulunan 'ağlama duvarı'nın ıslanmasını, Hıristiyan ve Musevi fanatikleri 'kıyamet alâmeti' sayabilir, ama gazete, olayı sadece bir 'borudan su sızması' olarak görme eğiliminde. Yakında, kazma-kürek su sızdıran boruyu aramaya kalkarlarsa hiç şaşırmam...

Lütfen beni daha ötesi için zorlamayın. Şu kadarını kayda geçireyim: Sızan sudan iyi kokular gelmiyor işte...


7 Temmuz 2002
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED