|
|
Çocuk, M.Ruhi
Şirin ve Şiir
Adı anılınca akla çocuk gelen ve çocuk denildiğinde adı hatırlanan başka biri var mıdır acaba, bilemiyorum. Cahit Zarifoğlu'nun adı bir başına çocuğu çağrıştırmıyor. Onun adı akla her ne kadar şiiri, çocuğu, öyküyü, denemeyi, Afganistan'ı çağrıştırsa da, görüldüğü gibi, çocukla mukayyet kalmıyor. Oysa Mustafa Ruhi Şirin'in adı, bir başına çocukla anılıyor ve çocuğu akla getiriyor. O da zaten kendini, ömrünü çocuğa adamıştır. Onun şiirleri de çocuğa adanmıştır. 1976 yılında mıydı acaba? Mavera dergisinin ilk yıllarından biriydi. Cahit, bir gün, bana bir şiir uzattı ve: "Şunu okusana" dedi. Okudum. Garip bir tereddüt içinde kaldım. Cahit kanaatimi öğrenmek ve şiiri basıp basmayacağımıza karar vermek istiyordu. Ona: "Bu güzel bir şiir, fakat bunun güzelliğini farkedebilmek için onun çocuklar için yazılmış olduğunu düşünmek gerek. Bir teklifim var, gel bu şiiri yayınlayalım ve şiirin başına, âdetimiz olmadığı halde 'çocuk şiiri' diye bir ibare koyalım." Cahit bu fikri benimsedi ve biz o şiiri öyle yayınladık. Cahit'e ayrıca: "Sen bu arkadaşla irtibat kur, o, bundan böyle çocuk şiirleri yazsın." Cahit bu fikrimi M.Ruhi Şirin'e bildirdi mi, bildirmedi mi, bilemeyeceğim. Bunu şimdi ancak M.Ruhi Şirin'in kendisi bilebilir. Ancak o tarihten sonra biz, Mavera'da M.Ruhi Şirin'in pek çok şiirini yayınladık. Belki Cahit'in çocuklara yönelik edebiyata (şiir ve hikâye olarak) yönelmesinde de M.Ruhi Şirin'in etkisi olmuştur, onu bilemiyorum. Bildiğim o ki, o tarihten sonra, edebiyatımızın bu iki çocuk sevgilisi irtibatlarını koparmadan, üstelik giderek yoğunlaştırarak ve gıpta edilesi bir bağlılık içinde sürdürdüler. O sıralarda Cahit beni de çocuklar için öykü yazmaya özendirmeye çalışıyordu. Bense bu işin baştan savma olamayacağını, bu işin ayrı bir maharet gerektirdiğini ileri sürerek kaçınıyordum. Cahit'in: "Kafanda büyütme, büyük işler başaracakmışın gibi bakma, basit, oyalayıcı şeyler düşün, öyle yaz." diye öğütlerde de bulunduğunu hatırlıyorum. Ama ben çocuk edebiyatına teşebbüs etmeyi asla göze alamadım. Çünkü biliyordum ki, çocuk edebiyatı, gerçekten de maharet gerektiren bir alanın konusudur. Çocuğu çocuk yerine koyarak değil, fakat onu önemseyerek ve onu ciddiye alarak bu işe teşebbüs etmek gerekir. Aksi takdirde, çocuk, kendisinin küçümsendiğini, çocuk olduğu için ciddiye alınmadığını, kendine sunulan metnin baştan savma olduğunu hemen kavrar ve o çeşitten metni duraksamadan reddeder. Çocuk edebiyatının, bu bakımdan, en zor dallardan biri olduğunu düşünüyorum. M.Ruhi Şirin'in yeni yayınlanan Yıldız Sayan Ağaç adındaki toplu şiirlerinin tümü çocuklara yönelik şiirlerden bir araya geliyor. Şiirler Rüya Saati, Bir Şemsiyem Olsa Kuşlardan ve Gökyüzü Çiçekleri adlarını taşıyan üç ana başlık altında toplanmış. Bunların arasındaki Filistin ve Afganistan'a ilişkin şiirler de dahil hepsi, çocukların gözünden çocukların ve yetişkinlerin dünyasına yönelik. Ve tek tek hepsi "sehli mümteni" sanatını terennüm ediyor. Kolayca yazılmış veya kolayca yazılabilirmiş gibi bir izlenim uyandırıyor, ama bu sanat, başarılması en zor olanlarından biridir. Ve zaten bunun için çocuk edebiyatının zor bir dal olduğunu söylüyorum. Cahit Zarifoğlu'na adanmış olan Deniz Aynaları başlıklı şiiri buraya alıyorum. "Gezginim/tanır beni her deniz//Daha çok kuş denizinin/dalgalı fotoğrafını severim//Konuşur gece/mağaranın ağzından deniz/kıyıdaki kumdan evler/Kahkaha ile şenlenir//Pusuda bekleyen dalga/yutunca evleri/susar kahkaha nehri/bahar denizine bakarken/ağlatır köpekleri//Dev aynalar taşırım/deniz görmemiş çocuklara//Gezginim/aynam çocuk sesli bir deniz." Her yaştan çocuğun (kırkını aşmış çocuklar da dahil) zevkle okuyacakları bir şiir toplamı var şimdi elimizde. Okulların tatile girdiği şu sıralarda herkese değerli bir hediye paketlemiş M.Ruhi Şirin. Kitap İz Yayınları'ndan...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |