|
|
Başbağlar'da savunmasız insanları kurşuna dizen, onlarca çocuğu yetim ve öksüz bırakan gözü dönmüş caniler hâlâ bulunamadı. Devlet aradan geçen zamanda, yıkılan evleri yaptı ama gönülleri yapamadı.
Neredeyse 10 yıl olacak. Kimi eşini, kimi oğlunu, kimi babasını verdi toprağa.. İsimlerini şehit koydular 33 canın... Başbağlar ismi 5 Temmuz 1993 tarihinden beri adeta acıyla özdeşleşti. Yaklaşık 100 gözü dönmüş cani, savunmasız insanlara saldırıp, onlarca çocuğu yetim ve öksüz bıraktı. Devlet ise üzerine düşeni yaparak olayın üzerindeki karanlığı hâlâ aydınlatamadı. Başbağlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Ali Dikkaya'nın ifadesiyle "Devlet evleri tamir etti ama ama gönülleri tamir edemedi." Tarihin en vahşi katliamlarından birine tanık olan Erzincan'ın Kemaliye İlçesi'ne bağlı Başbağlar Köyü, 5 Temmuz 1993 günü akşam karanlığında basılmıştı. Yaklaşık yüz silahlı terörist, köyün giriş ve çıkışlarını tutup telefon bağlantılarını tahrip ettikten sonra savunmasız köylüleri meydanda toplamıştı. Toplam 33 kişiyi kurşuna dizip ve evleri ateşe veren teröristler, olay yerine "Yaşasın Başkan Apo- Yaşasın PKK" sloganlarının yer aldığı bir bildiri bırakmışlardı. Bildiride olayın Sivas olaylarına misilleme olarak yapıldığı ifade ediliyordu. Başbağlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Ali Dikkaya, katliamın üzerinden 10 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen hâlâ neden Başbağlar'ın seçildiğini anlayamadıklarını söyledi. Dikkaya, "Başbağlar hiçbir zaman herhangi bir terörist grupla bir ilişki içerisinde olmadı. Katliama kadar herhangi bir grubun yardım ve yataklık talebiyle karşılaşmadık. Bir terörist saldırıya uğrumamız için hiçbir sebep yoktu" dedi. Karanlık aydınlatılmadı Katliamın üzerindeki karanlığın hâlâ aydınlatılamadığını ifade eden Dikkaya, "Bugüne kadar adli mercilerin olayı gün yüzüne çıkarmak için gereken her şeyi yaptığına inanamıyoruz" şeklinde konuştu. Katliam sonrasında köy insanının birbirlerine bağlılıklarının arttığına dikkat çeken Dikkaya, "Bir insanın ömrü boyunca karşılaştığı cenaze sayısını, biz bir gecede yaşadık. Benim kardeşim, amcamın ve halamın oğlu şehid oldu. Tüm köy akrabamdı" şeklinde konuştu. Gönüllerimiz yaralı Katliamın ardından devletin Başbağlar'a yaptığı yardımlara değinen Dikkaya, yanan 191 hanenin yeniden yapıldığını, ancak birçok insanın katliamın ardından başka şehirlere göç etttiklerini kaydetti. Teröristlerin baskınında okulun da yakıldığını hatırlatan Dikkaya, Başbağlar'ın acil olarak bir okula ihtiyacı olduğunu söyledi. Dikkaya "Devlet evlerimizi yaptı. Ama olayı gerçekleştirenler yakalanıncaya ve hesap soruluncaya kadar huzur içinde olmayacağız. Devletin bu olayı ortaya çıkararak gönüllerimizi de onarmasını bekliyoruz" dedi. Katliam adeta örtbas edildi Bağbağlar katliamı davasının müdahil avukatlarından Kamil Uğur Yaralı saldırı sonrasında başlatılan tahkikatın olayın aydınlatılmasına değil, örtbas edilip kapatılmasına yönelik bir seyir izlediğini söyledi. Yaralı "Bu yorumumuz basit bir tahmine değil, somut olaylara ve tahkikat sonrasında açılan davada en basit araştırmaların dahi yapılmamış olmasına dayanmaktadır" dedi. Olayın hemen ardından yakalanan 20 kişinin ifadelerinde suçlarını kabul ettiklerini belirten Yaralı, "Mağdurlar tarafından sanıkların bir kısmı teşhis de edilmelerine rağmen, bu sanıklar Erzincan DGM'de serbest bırakıldı. Siyasi baskıların kararda etkili olduğuna ilişkin duyumlar alındı" diye konuştu. Davanın garip bir şekilde İzmir DGM'ye nakledildiğini kaydeden Yaralı, "Buradaki yargılama, içlerinde bir itirafçının da bulunduğu 8 sanıkla devam etmiş, tahkikatın genişletilmesine yönelik taleplerimiz reddedilerek adil bir yargılanmanın gerekleri ortadan kaldırılmıştır. Fotoğraflı teşhis dahi yapılmamıştır" dedi. Sadece 2 kişi ceza aldı
Avukat Kamil Uğur Yaralı, tahminen 100 kişinin gerçekleştirdiği belirlenen Başbağlar Katliamı davasının sadece iki sanığa verilen 14 ve 3,5 yıllık mahkumiyet cezalarıyla kapatıldığını ve olayla ilgili hiçbir sorunun cevabının bulunamadığını kaydetti. Yaralı, "Eğer bu davaya bakan mahkeme bağımsız ve tarafsız olsaydı, olayın tamamen ortaya çıkarılması faillerinin tümümün yakalanması mümkündü" şeklinde konuştu. Bu arada dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Sivas olaylarına misilleme olarak gerçekleştirildiği öne sürülen katliamı TİKKO örgütüyle ilişkilendirmişti. Abdullah Öcalan ise itiraflarında Başbağlar baskınını PKK'lı Dr. Baran'ın Sivas olaylarına misilleme olarak gerçekleştirdiğini söylemişti.
|
|
|