T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

G Ü N D E M

Arnavutlar ikinci sınıf değil

MAKEDONYA İZLENİMLERİ

Makedonya'nın genç Cumhurbaşkanı Boris Trajkovski, ülkesinde yaşanan gergin süreçte gösterdiği efor ve uzlaştırıcı tavrı nedeni ile kısa sürede uluslararası camianın takdirini kazandı. Savaş bitmesine rağmen hâlâ yoğun bir süreç yaşayan Trajkovski, uluslararası kurum ve kuruluşlarla olan temaslarını sürdürüyor ve ülkesine getirdiği barışın kalıcı olmasına çalışıyor. Bu yoğunluk içerisinde bize son derece iyi ev sahipliği yapan Sayın Cumhurbaşkanı, konukseverliğini Türkler'den öğrendiğini belirtmekten de çekinmiyor. Çocukluğu Makedonya'daki Türkler arasında geçen ve bizim kültürümüzü çok yakından tanıyan Trajkovski ev baklavasının tadını unutamıyor. Yakında Türkiye'ye gelmeyi planlayan Cumhurbaşkanı, çocukluk günlerinde okulda aynı sırayı paylaştığı ve bugün İstanbul'da ünlü bir işadamı olan arkadaşını mutlaka arayıp bulacağını belirtiyor ve Türkiye için de çok önemli bir tespitte bulunuyor: "Siz, zor günlerimizde bizi karşılık beklemeden destekleyen tek ülkesiniz."

Sayın Cumhurbaşkanı; bize ayırdığınız vakit için, teşekkür ediyorum. Sizin de bildiğiniz gibi; ülkelerimiz arasındaki ilişkiler sorunsuz bir biçimde sürdürülmekte. Makedonya'da yaşanan son krizin aşılmasında Türkiye, büyük gayret gösterdi. Biz de Türkiye'den, burada olup bitenleri heyecanla, dikkatle izledik ve her şeyin yoluna girmesini diledik. Aynı hassasiyeti Makedonya halkının da bize karşı hissettiğini biliyorum. Aramızdaki bu dostluğun, daha güçlü bir diyaloga dönüşebilmesi için neler yapılabilir?

Öncelikle, bana Sevgili Türk halkına seslenebilme fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, Türk halkını, dostlarım; Cumhurbaşkanı Sezer'i ve Başbakan Ecevit'i, saygıyla selamlıyorum. Geçtiğimiz yıllarda Makedonya'ya karşı yapılan terörist saldırılar sırasında ve ülkemizde yaşanan kriz dönemlerinde ülkenizin bize sağladığı destekten dolayı, Türk halkına müteşekkiriz. Ben bu konuda, Türk hükümetinin genel politikası itibariyle, Makedonya Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğünü desteklemesinden dolayı özellikle teşekkür ediyorum. Türkiye, hiçbir karşılık beklemeden bize destek veren tek ülke oldu. Ülkelerimiz arasındaki iyi ilişkiler, son yıllarda serbest ticaret antlaşmalarının imzalanmasıyla ekonomik alanda da işbirliği yapma olanağı sağladı. Ben bu diyalogun daha da güçleneceğine inanıyorum. Türkiye'den gelen davet neticesinde yakın bir süreçte, ülkenize bir ziyaret gerçekleştirmeyi düşünüyorum. Sanırım bu ziyaret sonucunda daha da olumlu gelişmeler elde edeceğiz.

Benim bildiğim kadarıyla bu ziyareti, daha önce iki kez ertelemek zorunda kaldınız.

Evet bunun için çok üzüldüm ama ülkemiz bir sıcak savaşın içindeydi ve benim görevimin başında olmam gerekiyordu. Şimdi önümüzdeki günlerde Türkiye'ye yapacağım ziyaretten dolayı çok mutlu ve heyecanlıyım. Eminim ki bu ziyaret, mevcut ilişkilerimizi ve işbirliğimizi daha da derinleştirecek; her iki ülke için de politik açıdan çok faydalı olacaktır. Ama üzerine basarak belirtmek istiyorum ki; ekonomik alanlardaki işbirliğimiz, mevcut potansiyellerimizle mukayese edildiğinde yeterli boyutlarda değil. Türkiye ziyaretim sırasında, bu konu ile ilgili görüşlerimi dile getireceğim.

Güçlü tarihi miras

Türkiye'nin varlığının bizim için her zaman bir güvence olduğunu belirtmek istiyorum. Şu an Türkiye ve Makedonya, terörizmle mücadele konusunda aynı pozisyonda ve aynı deneyimleri yaşıyor. Bu noktada her iki ülkenin de amaçları aynı.

Ayrıca Türkiye ve Makedonya, aynı zamanda güçlü bir tarihi mirası paylaşıyorlar. Osmanlı imparatorluğu; sizin atalarınız, bu topraklarda yaklaşık 500 yıl gibi uzun bir süre kaldı. Bu süre içerisinde, yaşam tarzımızdan beslenme alışkanlığımıza, kullandığımız sözcüklere kadar, pekçok alanda etkileşimimiz oldu.

Gerçekten de Makedonya'da kaldığımız süre içerisinde, kendimizi evimizde hissettik. Ancak ülkenizde Osmanlı'dan sonra, Yugoslavya'dan kalan başka azınlıklar da yaşamakta. Makedonyalılar, Sırplar, Türkler, Arnavutlar yüzyıllardır bu topraklarda bir arada yaşıyor. Böyle zengin bir kültürel mirasa sahip olmak, elbette büyük bir avantaj. Ama etnik çatışmalar gibi dezavantajları da söz konusu. Bu kitleler arasında dengeyi koruduğunuza inanıyor musunuz?

Makedonya, bütün dünya için örnek bir millet olmalıdır. Çünkü bu topraklar üzerinde yüzyıllardan beri farklı kültürler, farklı diller, farklı etnik kökenden gelen insanlar, barış içerisinde birarada yaşamaktadır.

Ancak daha çok yakın bir geçmişte etnik kökenli çatışmalar yaşadınız.

Yaşadığımız kötü deneyimi, bir avantaj olarak değerlendiriyorum. Sert yöntemlerle de olsa, birbirimizi anladık. Birçok etnik azınlığa sahip olmamız, bizim zengin kültürel mirasımız. Bence bu unsurlar, bizim geleceğimiz açısından büyük bir avantaj. İçinde bulunduğumuz yüzyılda insanoğlunun en hızlı kaybettiği ve en fazla ihtiyaç duyacağı şeyin kültürel zenginlik olduğuna inanıyorum.

Makedonya korunacak

Geçtiğimiz süreçte karşılaşmış olduğumuz problemler, bize Kosova'daki ayırımcılık yüzünden yaşatılmıştır. Umuyorum ki; elde ettiğimiz bu sonuç sayesinde Makedonya bu haliyle korunmaya devam edecek ve sizin de belirttiğiniz gibi; iyi bir geleceğe sahip olacaktır. Mevcut durum, önümüze pekçok olanak sunmakta ve yıkıcı bu eylemlerin ortadan kalkacağını işaret etmekte. Genel konuşacak olursam; bu eylemler şimdilik yatışmış gibi görünmekte ama hâlâ çözülmesi gereken bir çok sorunumuz bulunuyor.

Ülkenizdeki en büyük etnik azınlık, nüfusunuzun yüzde 22'sini oluşturan Arnavutlar. Makedonya'da istikrarı sağlamak için öncelikle Arnavutlar'ın tatmin edilmesi gerekiyor. Siz bu son çatışmaları, başlayıp sona eren basit bir çete faaliyeti olarak mı görüyorsunuz; yoksa başka devletler tarafından desteklenen ve sürekli kaşınacak bir yara olduğunu mu düşünüyorsunuz? Sizce yapılan son anlaşmalarla sorun tamamen çözüldü mü?

İmzalanan dokümantasyonlar, ülke sınırları içindeki bütünlüğü korumak, farklı etnik kökenden gelen kesimler arasındaki olası bir kanlı mücadeleyi engellemek ve bu sorunları çözerken uluslararası toplulukların da katılımını sağlamak amacıyla imzalandı. Bu üç önceliğe dayanarak, Makedonya farklı etnik grupların güvenini kazanmayı başardı. Mevcut dokümantasyonlar belki mükemmel değil ama, şu an sorunsuz olarak uygulanmakta. Bunlar üzerinde çalışmamızı sürdüreceğiz.

Evet ama benim izlenimlerime göre Arnavutlar hâlâ tatmin olmuş görünmüyorlar.

Evet, geçtiğimiz yazdan beri, Makedonya bazı antlaşmalar imzaladı. Bu, belgelerin içeriği 'bir ülke politikası'dır. Bu, bizim ülkemizin politikası. Sizin de bildiğiniz gibi; dünyanın her yanında pek çok lider, ülkesinde barışı koruyabilmek amacıyla bazı anlaşmalar imzalar.

Bazen ödün verir, bazen ödün alır. Ama bazı durumlarda; örneğin ülkenin itibarı söz konusu olduğunda, ödün vermek mümkün değildir. Bu ülke, Makedonya halkının isteği ile kuruldu. Bunu bu topraklar üzerinde yaşayan Arnavutlar da istedi, diğer azınlıklar da istedi. Zaten Makedonya halkı derken, bütün kimlikleri kastediyorum. Bugün, Arnavutlar da, diğer vatandaşlarla aynı haklara sahipler.

Kendileriyle yaptığım görüşmelerde, hâlâ ikinci sınıf vatandaş olarak değerlendirildiklerini söylediler. Örneğin yalnızca Makedonlar'ın polis olabildiğini; güvenlik konularında görev aldıklarını öğrendim.

Size böyle bir beyanat vermelerine çok üzüldüm. Onlar asla ikinci sınıf vatandaş olarak değerlendirilmiyor. Onlar da bu hükümetin bir parçası durumundalar. 30 büyükelçiliğimizden 16 tanesi başkentlerde ve bu büyükelçilerden 7 tanesi Arnavut. Kabinede bulunan 14 bakandan 5 tanesi, pekçok milletvekili, ordudaki 7 generalden 2'si Arnavut'tur.

Ama bunları bu şekilde karşılaştırmayı bile gereksiz görüyorum. Bizler Makedonya Cumhuriyetinin vatandaşlarıyız. Türkler, Makedonyalılar, Arnavutlar hepimiz birlikteyiz. Biz sadece etnik değerlere dayanan kendi topluluğumuzu yaratmak istemiyoruz. Renklerimizi korumak istiyoruz.

Evet ama sizin bu saydığınız etiket görevler kadar, sokaktaki insanların ne düşündüğü de önemli. Çünkü resmi görevlerdeki insanlar, çeşitli nedenlerden dolayı düşüncelerini her zaman çok rahat söylemeyebilirler.

Demokrasinin ana kuralı, herkesin kendi düşüncesini dile getirmesidir. Bu, parlamento için de geçerlidir. Söylemek istedikleri her şeyi söylemeliler. Ben sizin duyduklarınızı uygulamalardaki gerçekler değil; demokrasimizin başarılı ifadesi olarak değerlendiriyorum.

Dünyada Makedonya gibi başka bir ülke yok! Hangi ülkede azınlıkların kendi dillerinde eğitim alma hakları var? En başından beri, anaokulundan ilkokula, ortaokul ve üniversiteye kadar biz bu hakkı tanıyoruz. Biz, sadece "siz parlamentoda şu sayıda bakan koltuğuna sahip olabilirsiniz" demiyoruz Arnavutlar'a. Günlük yaşamın her alanında özgürlüklerini yaşayabiliyorlar.

Kan dökmek fayda vermez

Ama teröristlerin mücadeleleri, hükümetin bir parçası olmaları için onları haklı kılmıyor. Kan döken bir zihniyet ülkeye fayda sağlamaz. Polislerin aynı etnik kökene sahip kişilerden seçilmesine gelince: Bu yasa gereği böyle.

İster Makedon olsun, ister Türk, isterse Arnavut farketmez.

Ama her ihtimale karşı; olası bir anlaşmazlık durumunda çatışmanın güvenlik güçlerine sızmaması için aynı etnik gruba sahip insanlara görev veriyoruz. Şu an güvenlik kuvvetlerinin hepsinin Makedon olması özel bir anlam taşımıyor.

Söz konusu olan sivil toplumdur ve biz burada etnik temeller üzerine kurulmamış bir sivil toplum yaratmaya çalışıyoruz. Eğer amacımız etnik temelleri baz almak olsaydı, o zaman ülkeyi belli kısımlara ayırıp, konfedere ederek, ülkeyi farklı bölgelere bölerdik.

Dünya barışı için neler söylemek istersiniz?

Halkım ülkeme, vatandaşlarıma barış getireceğime inandıkları için beni seçtiler. Bu benim için en büyük onur. Çünkü savaşmak, anlaşmamak kolaydır ama barışı yaşatmak zor ve emek isteyen bir iştir. Ben, sadece ülkeme ve kendi insanlarıma değil; daha geniş bir bölgeye barış getirmek istediğimi söylemeliyim. Ve umuyorum ki Makedonya'nın Avrupa Birliği'ne ve NATO'ya üye olması halinde bu bölgede barış daha da güçlenmiş olacaktır.

'İsmimiz varlığımızın tescili'

Yugoslavya zamanında, ülkenin en fakir bölgesi bu topraklardı. Yani Yugoslavya bölünmeden önce de sizin insanlarınız çok çile çekti. Bağımsızlığınızı kazandıktan sonra da, özellikle ilk yıllarda ekonomik açıdan çok büyük zorluklar yaşadınız. Şu anda her şey daha iyiye gidiyor gibi görünüyor. Ekonomik koşullarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçtiğimiz 10 yılda uygulanan ambargolar ve Yunanistan tarafından Yugoslavya'ya karşı empoze edilen yaptırımlar nedeniyle, Makedonya çok zor günler yaşadı. Bunun yanısıra, Körfez Savaşı, Kosova Krizi de bizi çok etkiledi. Bunlara rağmen, Makedonya son 10 yıllık süreç içerisinde ekonomik alanda iyi bir noktaya geldi. Dünya Bankası'nın değerlendirmeleri de bu yöndedir. Makedonya, coğrafi konumundan dolayı, hem stratejik hem de finansal alanlarda çok önemli roller üstlenmiştir. Kavşak noktasında yer alan ülkemizde, ekonomik faaliyetler için her türlü tedbir alınmıştır ve bütün imkanlar yaratılmıştır.

Geçen yıl Makedonya yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeyi başardı. Ne yazık ki; son süreçte yaşadığımız sorunlar yüzünden bu konuda önemli bir darbe aldık. Yabancı sermaye gelişi biraz yavaşladı. Ama imzaladığımız barış antlaşmaları neticesinde, her şeyin daha iyi olacağını umut ediyoruz. Ülkemizde daha fazla yabancı yatırımcı görmek istiyoruz. Ve daha önce ekonomik alanlarda işbirliği yaptığımız ülkelerle anlaşmalarımızın, yeniden sağlanmasını istiyoruz. Aslında biz ticari konularda, Türkiye'den daha atak bir tavır bekliyorduk. Çünkü ülkemizdeki özelleştirme çalışmalarında Yunanistan, aramızda sorunlar olmasına rağmen, ciddi yatırımlar yaptı ve oldukça stratejik satın almalar gerçekleştirdi.

Bağımsızlığınızı kazandıktan sonra, Yunanistan'la yaşadığınız sorunları, 1995 yılından sonra çözmeyi başardınız. Sorunların temel kaynağı neydi?

Aramızda gerginliğe yol açan konu, uluslararası ilişkilerde ülkemizin ismini kullanış şeklinden kaynaklanıyordu. Yunanistan, 'Makedonya' adını kullanmamızı istemiyor, bu ismin kendilerine ait olduğunu iddia ediyordu. 1998 yılından bu yana, iki ülke arasındaki ilişkileri onarmaya çalışıyoruz. Sadece politik alanlarda değil, aynı zamanda ekonomik alanlarda da. Bölgenin kalkınması ve hatta menkul kıymetler borsası alanlarında da olumlu gelişmeler var. Şu anki durum iyiye gidiyor olsa da; isim konusunda hâlâ bir anlaşma sağlanamadı. Anayasal değişiklikler, bayrağın ve ülkenin adının değişmesi, sadece milli itibarın kazanılması anlamına gelmiyor; aynı zamanda da bir varoluşu temsil ediyor. İnanıyorum ki; Yunanlılar da bu konunun önemini anlayacaklardır. Çünkü bizim ismimiz, bizim ülkemizin varlığını temsil ediyor. Bu konu hariç, diğer bütün alanlarda çok iyi anlaşıyoruz.


RÖPORTAJ: A. Şeyda AÇIKKOL (YTB Başkanı)


20 Şubat 2002
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED