T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Neyi tartışıyoruz? İdamı mı, Öcalan'ı mı?

Anayasası ve yasalarında idam cezası bulunmasına rağmen, Türkiye, 1984 yılından beri tek bir idam cezasını bile infaz etmiş değil. 'Terörbaşı' denilen Abdullah Öcalan'ı yargılayıp âzami cezayı verdi, ancak infaz için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı bekleniyor. Mahkemelerin dâvâ yükü, soruşturmalarda acele edilmesi yüzünden yargıda çokça hata yapıldığı bilinen bir ülke Türkiye ve bu yüzden, yargı kararlarının yüzde yüz âdil olduğu ileri sürülemiyor.

İdam cezası tartışmaları böyle bir arka-planda yapılıyor. Abdullah Öcalan'ın özel durumu hâriç, idam cezasının kalkmasına siyasilerden de vatandaşlardan da fazla bir itiraz yok. Öcalan'ın durumu, son yirmi yılını terör mücadelesiyle geçirmiş ve bu uğurda binlerce canını kayıp vermiş bir ülkede, biraz da 'şehit yakınları' kitlesinin varlığı sebebiyle, ciddi bir sorun teşkil ediyor. Tabii, bir de, geçen seçim kampanyasını "Öcalan'ın kellesi" üzerinden propaganda yaparak geçirmiş siyasiler söz konusu...

Keşke tersi olabilseydi. Ancak, bize özgü şartlar, idam cezası gibi hukukî bir sorunu, bir kişinin durumuna sıkı sıkıya bağlı hale getirdi. Abdullah Öcalan olmasaydı bu konuda çok daha rahat oluşabilecek uzlaşma, onun varlığı yüzünden, bir tür inatlaşmaya dönme istidadını içinde barındırıyor.

Konunun MHP ile irtibatlandırılarak tartışılması yanlış. Yanlışlık, Öcalan konusundaki tavrında MHP'nin yalnız olmadığını bilmemizden kaynaklanıyor. DYP'nin durumu MHP'den pek az farklı. SP ve AK Parti de, çatırdamayı göze almadan, bu konuda açık bir siyasi tutum benimseyemiyorlar. Bir bütün olarak idam cezasının karşısında yer alan yalnızca DSP ve ANAP. Anayasada değişiklik yapılmak istendiğinde bu Meclis'te üçte iki çoğunluğa ulaşmak çok zor. Mesut Yılmaz, bu sebeple, anayasayı bir tarafa bırakıp idam cezasını yasadan çıkarmakla yetinme formulünü ortaya attı zaten.

Yasalar kişiden kişiye farklı uygulanabildiği için yargının yansız bir kurum olması gerektiği çoktan unutuldu bizde. TCK 141, 142 ve 163. maddeler, Turgut Özal'ın zorlamasıyla kaldırıldı da ne oldu? Mevzuatta bulunan TCK 159 ve 312. maddeler 141, 142 ve 163'ün yerine uygulamaya sokuldu. Fikir özgürlüğünü kısıtlayan bu iki maddeyi doğru dürüst elden geçiremeyişimizin sebebi de, sorunu bu maddelerin mağdurlarından soyutlayarak tartışamamamız oldu. Bu iki madde, yeni halleriyle bile, son değişiklikten sonra özgürlükleri daha geniş sınırlara kavuşturan anayasadan çok daha geride.

Bu defa da durumun fazla farklı olamayacağı anlaşılıyor. Hukuk sisteminden idam cezasını hiç zorlanmadan çıkarabilecek bir çoğunluk bulunduğu halde, sırf Abdullah Öcalan ile temas noktası yüzünden, konuyu sağlıklı biçimde tartışamayacağız bile. Tartışmanın henüz başlarındayız; ancak tartışma, daha şimdiden, "İdam cezası kalksın mı?" sorusu etrafında cereyan etmiyor, ağzını açan şu soruyu soruyor: "Abdullah Öcalan'ı asalım mı, asmayalım mı?"

Temel sorunun doğru dürüst formüle edilemediği bir ortamda, yanlış başlayan tartışmanın yanlış yan konulara kayması da kaçınılmaz. Nitekim, AB üyesi olma yolundaki ülkelerin neredeyse hepsi, 'Kopenhag kriterleri' istikâmetinde mevzuat yenilenmesine gidip bu arada idam cezasını da sistemlerinden çıkardıkları halde, bu cezayı kaldırması kendisinden beklenen sanki bir tek Türkiye imiş gibi algılayıp değişikliğe karşı çıkanlar var. Böyle olunca da, tartışma idam cezası üzerine olmaktan çıkıyor ve "Batılı ülkelerin Türkiye'yi parçalama planları" zeminine kolayca kayıyor.

Oysa Abdullah Öcalan'a gereğinden fazla değer atfetmenin âlemi yok. Kendi geleceği için sisteminde köklü değişiklikler gerçekleştirmesi gereken bir ülkeyi 'terörbaşı' denilen birinin özel durumuna kilitlemek ne derece akıllı bir tercih sizce?

Akıl bugünkü gibi ortamlar için gerekiyor.


20 Şubat 2002
Çarşamba
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED