T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R

Sevda ateşten gömlek

Almanya'da yaşayan Hasan Yükselir, "Sevda Ateşten Bir Gömlektir"de, Nazım'ın aşklarını ve siyasi mücadelesini besteleriyle yorumladı.

Almanya'da yaşayan gurbetçi sanatçılarımızdan biri olan Hasan Yükselir, berrak sesi, güçlü yorumu ve düzgün diksiyonuyla dikkat çekiyor. Opera ve şan tekniğinden yararlanarak yerel söyleyişi tahrip etmeden türküleri seslendiren sanatçının on parmağında on marifet var. Film, belgesel, drama müziği bestelemenin yanında opera, Klasik Müzik ve Türk Halk Müziği'yle ilgilenen Yükselir, hem bestecilik hem de yorumculuk alanında iddialı. "Sevda Ateşten Bir Gömlektir" adlı çalışmasında Nazım Hikmet'in aşklarını ve siyasi mücadelesini müzikal bir kurgu içerisinde yorumlayan sanatçının bu albümünü Nazım'a adanmış diğer albümlerden ayıran özelliği, albümde Nazım'ın şiirlerinin dışında sanatçıya ait bestelerin bulunması ve Klasik Müzik etkisinin kendisini bariz bir şekilde hissettirmesi. Almanya'dan Türkiye'ye dönmeyi çok istediğini ancak sanatçılara sağladığı imkanlar açısından orada yaşamak zorunda kaldığını söyleyen Yükselir, film müziği yapmayı besteciliğin bir parçası olarak görüyor. Sanatçı, film müziğinin Türkiye'de gelecek vaadettiği kanısında: "Belki endüstri olarak belgesel müziği burada gelişmemiş olabilir ama Fahir Atakol, Erkan Oğur ve Cahit Berkay gibi Türkiye'de çok iyi film ve belgesel müziği bestecileri var."

Yerel ağızları bilmek lazım

"Seyircinin yaptığınız işi kabullenmesi önemli, sunum iyi ve sağlam olduktan sonra müziğinizi yaptığınız mekanın önemi yok" diyen sanatçı, Alman müzik eleştirmenlerinden olumlu notlar aldığını ve Avrupa'da verdiği konserleri genellikle Türkçe seslendirmeyi tercih ettiğini söylüyor: "İnsanlar beni Türkçe söylediğim için dinlemeye geliyor. Zaten Alman veya Fransız sanatçılar yabancı dilde şarkı söylüyor. Yaptığım müzik etnik özelliklere sahip olduğu için, Türkçe söylemem daha anlamlı. Türkçe'nin fonetiği, diksiyonu, söz duyumları çok farklı. O zaman yazılan eserler Türkçe ise, başka dile çevirmenin sakıncası çok yüksektir. 'Yer Altında Gül Veren Eller Gördüm' diye bir oda operası yazmıştım; operayı seslendiren saprona Danimarkalı, tenor ise Avusturyalıydı ama Türkçe öğrendiler. Bestelenen parça mutlaka ana dilinde söylenmeli." Şan tekniği eğitimi aldığı halde türküleri yorumlarken birebir şan tekniğinden yararlanmadığını belirten sanatçı, türküleri seslendirenlerin yerel ağızları da bilmesi gerektiğini düşünüyor.

Nazım'ın aşkları beni hep büyülemiştir

1995'te yazdığı "Bağlama Konçertosu" Köln Senfoni Orkestrası eşliğinde Arif Sağ, Erdal Erzincan ve Erol Parlak tarafından yorumlanan Yükselir, bağlamanın tek sesli bir enstrüman olduğu iddiasına ise karşı çıkıyor ve her enstrümanla konçerto verilebileceğini iddia ediyor. "Nazım'ın aşkları beni büyülemiştir" diyen ve bu albüm dışında, Yunus Emre, Orhan Veli, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Mevlana üzerine çalışmalar yaptığını söyleyen sanatçı, Nazım'ın şiirlerinin bugüne kadar pekçok müzisyene ilham vermesinin nedenini, onun Türkçe'yi iyi kullanmasına bağlıyor.

HASAN YÜKSELİR KİMDİR?

Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü'nden mezun olduktan sonra A.Ü.D.T.C. Fakültesi'nde tiyatro yüksek lisansı yapan Hasan Yükselir, 1993 yılından beri Almanya'da yaşıyor. Pekçok tiyatro oyununun, televizyon belgeselinin ve dramanın müziklerini yapan Yükselir, Avrupa'dan Amerika kıtasına, sayısız konsere katıldı. Şerif Gören'in "Umut Sokağı", Tunç Başaran'nın "Uzun İnce Bir Yol" filmlerinin müziklerini üstlenen sanatçı, 1991'de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Ankara Çok Sesli Korosu ve Hoy Tur Dans Grubu ile "Yunus'tan Nazım"a projesini tanıtmak için sayısız festivale katıldı.

 
Bir Bakırköy nostajisi 'Ayastefanos'tan Yeşilköy'e, Hebdomon'dan Bakırköy'e sloganıyla yola çıkan ve Sabriye Şeker'in minyatürleri ile Turgay Tuna'nın arşivinden oluşan ortak sergi bugün açılıyor. Yeşilköy 2001 Sanat Galerisi'nde minyatürlerini sergileyen Sabriye Şeker, 1960 yılında Bakırköy'de doğdu. Bugüne kadar yurtiçinde ve yurtdışında Hong Kong, Malta ve Londra gibi merkezlerde karma sergilere katıldı. 1951 yılında Bakırköy'de dünyaya gelen Turgay Tuna ise, çocukluk yıllarından itibaren Bakırköy'ü tanımak ve tanıtmak arzusunda oldu. İlk kitabı "Bir Zamanlar Bakırköy'ü'', "Hebdomon'dan Bakırköy'e'' isimli kitabı izledi. Sergi 8 Haziran'a kadar 1 ay boyunca görülebilecek. Tel: 0212 662 33 10
İkoros'un yeni yüzü Akçağ Yayınları'ndan çıkan Ramazan Korkmaz imzalı "Cahit Sıtkı Tarancı", cumhuriyet şiirinin önemli isimlerinden Tarancı'yı anlatıyor. "Dünya yaşamını sona erdiren mutlak ölüm duygusu karşısında Cahit Sıtkı Tarancı, çaresiz bir ikaros trajedisi yaşamıştır" diyen Ramazan Korkmaz, akademik bir çalışma niteliğindeki bu eserinde, ünlü şairin bilinmeyen yönlerini gün yüzüne çıkarıyor. Kitapta Cahit Sıtkı'nın hayatı, edebi kişiliği ve eserleri, sembol ve imge dünyası, dil ve üslup açısından şiirleri inceliyor. (Akçağ Yayınları / Tel: 0312-432 17 98)
"Personalizm" Prof.Dr.Bilal Dindar'ın 1982'de doçentlik tezi olarak hazırladığı ve 1988 yılında ilk baskısı yayınlanan 'Personalizm' isimli kitabın ikinci baskısı piyasaya sürüldü. Değişim Yayınları'ndan çıkan 'Personalizm'(Kişiselcilik) isimli kitap, Fransız düşünürü E.Mounier'in tezlerinden hareketle yola çıkıyor. Fransız düşünce sisteminde önemli bir yeri olan E.Mounier ve Personalizm'in, literatürümüzde yer almayışının doğurduğu eksiklikten yıla çıkılarak hazırlanan kitap, bir düşünce sisteminin incelenmesinin başka konulardaki sistemlerin kavranmasında tamamlayıcı olacağı iddiasında.. Değişim Yayınları-Tel:0216 3916460
27 Mayıs 2002
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED