|
|
Neden listenin başında?
Başkan Bush'un zeka seviyesi ile ilgili anekdot gazetelerde:Putin siyah havyarın nasıl elde edildiğini anlatıyor ABD Başkanı'na: -Balıkların karnını yarar ve siyah havyarı alırız. Sonra da çevre duyarlığımız gereği balıkların karnını yeniden diker ve Volga nehrine bırakırız. Putin'in sözleri masada bulunanları kahkahaya boğuyor. Sadece Başkan Bush'ta jeton düşmüyor. Ciddi ciddi yüzüne bakıyor Putin'in, çok inanmışçasına... Başkan Bush, Rus liderle nükleer başlıkların sınırlandırılması anlaşmasının imza töreninde de sakız çiğniyor. Hatta kameralar bu ilginç görüntüyü filme alırken, ikinci bir Bush'luk yaparak ağzındaki sakızı çıkarıp, masanın altına yapıştırıyor. İşte bu Başkan Bush'un yönetimi, geçtiğimiz hafta, ABD açısından ülkelerin terörle ilişkisini ilgilendiren raporu dünyaya ilan etti. İran listenin başına oturtuldu. 7 ülkeden beşini İslam ülkeleri teşkil ediyor ve bunlardan üçü bizim sınır komşumuz. Amerika'dan bakınca... Dünya Amerika'nın neden birdenbire İran'ı yeniden "terörü destekleyen ülkeler" listesinin başına koyduğu sorusunun cevabını arıyor. Hem de İran'ın Hatemi'nin inisiyatifiyle dünyaya yeniden entegrasyon çabası içine girdiği bir zamanda? Benim cevabım, bunun tamamen Türkiye-İran ilişkilerindeki gelişmeyi önlemeye yönelik bir eylem olduğu yönünde... Şimdi hatırlayalım: Bir süre önce Harp Akademileri Komutanlığı'nda yapılan sempozyumun konusu "Türkiye'nin çevresinde bir barış kuşağı oluşturma" başlığını taşıyordu. O toplantıda MGK Genel Sekreteri Org.Tuncer Kılınç'ın sözleri büyük tartışmaya yol açmıştı. Org. Kılınç, TSK'nın özellikle 28 Şubat'tan sonra altı kalın çizgilerle çizilen yaklaşımından farklı olarak ve AB'nin dışlayıcı yaklaşımını dengeleme çerçevesinde Türkiye'nin, ABD hassasiyetlerini de kollamak şartıyla İran'ı da içine alabilecek bir yeni açılım gerçekleştirebileceğini ifade etmişti. Tartışma sürerken İran Büyükelçisi Lavasani, "Bu sözlerin kendisi için sürpriz teşkil etmediğini, askeri kesimle bu anlamda görüşmelerin sürdüğünü" açıklamıştı. Acaba Org. Kılınç'ın, herhangi bir aykırı açıklama yapılmadığı için Genelkurmay tarafından zımnen onaylandığı tarzında yorumlanabilecek yaklaşımı mesela Amerika'da nasıl yorumlanmıştı? Ve mesela Amerika, Türkiye'nin çevresinde bir "barış kuşağı" oluşturma girişimlerini nasıl değerlendirmişti? İşte bana göre, ABD'nin İran'ı "terörü destekleyen ülkeler listesi"nin başına koyması, onun hemen yanına Suriye ve Irak'ı yerleştirmesi TSK'daki bu yeni açılıma verilmiş bir cevap gibi algılanabilir. Yani Amerika, Türkiye'nin "barış kuşağı"nda potansiyel olarak yer alabilecek üç ülkeyi "terör ekseni" içine sokarak peşinen devreden düşürmeyi amaçlıyor. ABD bunun yanında PKK'yı ve onun isim değiştirmiş biçimi olan KADEK'i de "terörist örgütler" kapsamında zikrediyor. Burada da ustaca yapılmış bir manevra söz konusu. Şimdi gelelim can alıcı soruya: -Bütün bu işleri şu bizim Bush mu yapıyor? Davranışlarında zeka seviyesinin pırıltılarını gözlediğimiz Sayın Başkan? Bunu söylemek imkansız. Doğrusu şu: Amerika'nın Ortadoğu politikasını İsrail'e endeksleyen kimlerse onlar yapıyor. Bu politikanın özünde, İsrail için tehdit oluşturacak güçlerin (İran'ın, Suriye'nin) dışlanması ve Türkiye'nin bu ülkelerle ilişkilerini geliştirmesinin önlenmesi... Türkiye İran'la iyi ilişkiler geliştirmeyi istiyor. Türkiye Irak'la iyi ilişkiler geliştirmeyi istiyor. Ve Türkiye Suriye ile iyi ilişkiler geliştirmeyi istiyor. Belki Apo operasyonunun başlamasından bu yana ve özellikle Hafız Esad sonrasında, Beşşar Esad'ın da olumlu yaklaşımlarının ürünü olarak Suriye ile çok olumlu adımlar atıldı. Irak'la Körfez Savaşı'ndan bu yana süren ambargoyu aşmak için Türkiye'nin yoğun gayretleri var. Ve İran'la terör sendromunu aşıp, doğalgaz boru hattı ekseninde yoğunlaşan ekonomik alanda ciddi adımlar atılması söz konusu... Türkiye tüm bu gelişmelerin, kendi hayrına olduğunun bilincinde... Üstelik bunu, bu konuda en hassas kurum olarak bilinen TSK cenahından seslendiriyor. Bilinen şu ki, etrafımızda oluşacak bir "barış kuşağı" her şeyden önce savunma alanına tahsis ettiğimiz ekonomik kaynakların azaltılması sonucunu doğuracak. Ama bu İsrail'in işine gelmiyor. Gelmez. Onun için bölgedeki ülkelerin birbirine düşman olması buna karşılık kendisiyle birebir dostluklar geliştirmesi uygun düşer. Ama bunu kalkıp Telaviv'den bir açıklama yaparak seslendirmesi, aksine olumsuz neticeler doğurur. Hiç şüphe etmiyorum ki Amerika'nın şu söz konusu "terörist ülkeler sıralaması"nın ardında İsrail'in kaygıları ve bu kaygılara sahip çıkacak Yahudi lobisinin Bush'a uzanan etkileri vardır. Ne dedirtiyor etkin lobi Amerika'ya: -İran'la, Suriye ve Irak'la ilişkilerini geliştirirken benim bakışımı unutma. Özellikle de İran'la öyle MGK Genel Sekreteri'nin sözlerine yansıyan bir ilişki geliştirmene sıcak bakmıyorum. Benim bu ülkeyi terörist ülkeler listesinin başında göstermem senin için anlamlı ise, ona göre hareket et. Türkiye bu tehdidi algılayabilir. İçinde bulunduğu ekonomik şartlarda kimi mecburiyetleri gereği bundan etkilenebilir de... Ama ben Türkiye'nin bunca şartlanmışlıklara, yönetim zaaflarına rağmen, kendi çıkarı ekseninde stratejik anlamda yanlışlar yapmayacağı kanaatindeyim. Çünkü dünya dengelerini görmenin yanında Ortadoğu'yu doğru okumak Türkiye'nin stratejik çıkarları için olmazsa olmaz bir zaruret.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |