|
|
Başkaları icad etsin, biz de yasaklayalım!..
Birileri de, internete ve internet sitelerine taktı.. Yok efendim, internette bölücü veya çocuk pornosu yapan siteler varmış.. Yok efendim, internet siteleri çamurlaşmış.. İşsiz gazeteciler, işi olan gazetecilere nefretlerini döküyormuş internete.. Acaba ne yapmalı bu durumda? Bir toplumun kurumları, "Bileşik Kaplar" gibi değil midir?.. Yani yazılı basın veya televizyonlar, tepeden tırnağa tabloidleşecek.. Siyasi düşünceler "küfür"le, polemikler "hakaret"le, eleştiriler "aşağılama" ile sürdürülecek.. Ne özel hayatlar kalacak teşhir edilmedik, ne de "araştırıcı gazetecilik" kisvesi altında hem savcı, hem de yargıç rolleri üstlenilmemiş olacak.. Sonra da "yahu ne olacak bu internetin hali" diye yakınacak toplumun örnek beyefendi medyacıları!.. İşin bir yanı bu.. Diğer yan da "teknoloji"ye ilişkin.. Elektrik enerjisi kullanımı yaygınlaşıp, evlere girdiği zaman, o dönem yapılan uyarıları, arşivlerden bir çıkartın.. Çoğu füturist sayılan görüş sahipleri bile, "elektrik insanlık için tehlikedir" diye yorumlar yapmışlar.. Evlerdeki elektrik prizlerine annelerinin firketlerini sokacak çocukların, nasıl çarpılıp ölecekleri bile anlatılmış.. Buharlı lokomotifi Amerika'ya öneren Fulton'un (İngiliz) neden reddedildiğini biliyor musunuz? Şöyle demiş Amerikan yöneticileri: -Biz İngiltere ile savaşıp, bağımsızlığımızı aldığımız için, İngilizler bu buharlı lokomotifle intikam almayı planlıyor.. Bu makine, ateşler saça saça, Amerika'yı bir yandan bir yana dolaşacak.. Sıçrayan kıvılcımlarla bütün ormanlarımız ve kentlerimiz yanıp, kül olacak.. 1900 yılının ilk günü, bir New York gazetesinde çıkan bir yorum okumuştum.. Alman sanayici Benz, New York'ta basın toplantısı yapmış.. -Önümüzdeki yıl 1000 (bin) tane otomobil imal edeceğiz Benz fabrikasında, demiş.. Amerikan gazetesi de, bugünkü Mercedes-Benz'in kurucusunun basın toplantısını şöyle yorumlamış: -Bu Alman, belli ki bir sahtekâr.. Diyelim ki bir yılda bin tane otomobil üretti.. Peki bu otomobilleri kullanacak bin tane makinisti, bir yılda yetiştirebilecek mi? Biz Türkiye'de, şu "acaba nasıl yasaklarız" çizgisini bıraksak olmaz mı ki? Televizyonu Amerikalılar, radyoyu İtalyanlar icad edecek.. İnterneti dünya bulacak.. Biz Türkler'e de, hep "Bunu nasıl kontrol altına alırız" veya "nasıl yasaklasak bunu" görevi düşecek.. Uydulardan her dilde televizyon yayını yapılacak.. Sonra biz, "Acaba televizyonda Kürtçe yayına izin versek mi" diye kavgalar edeceğiz.. Peki "Bilmem Ne Özerk Kurulu", kullanıcıları filtreleyip, zararlı internet sitelerini karartacağım diye Türk Telekom'u kullanırken, uydularla internete girenleri kim, nasıl kontrol edecek? Ayrıca "zararlı" olanı, kim neye göre tayin edecek ki? Bazılarını ve özellikle "Türk büyük medyası"nı izleyip etkilenenlere göre, "mankenlik" bile fuhuş sektörünün bir dalı değil mi? Bıktırdınız be!.. Kendinize karşı yapılmasından hiç hoşlanmayacağınız şeyleri, sürekli başkalarına müstahak gören ahlak anlayışınız da, bıktırdı hepimizi!..
ŞAKA
İdeal ev hayvanı!..
Yalnız bir kadın, evine bir hayvan almaya karar vermiş.. Hayvan satan dükkana gitmiş.. -İstediğim ev hayvanı, gürültü yapmamalı, oraya buraya pislememeli, yaramaz olmamalı, demiş.. Dükkan sahibi, ona bir kutu içinde, bir "kırkayak" vermiş.. Bir sabah kalkmış yatağından kadın.. Kutudaki kırkayağına seslenmiş.. -Hadi, kalk.. Bugün seni parka, gezmeye götüreceğim, demiş.. Kırkayak gülmüş, cevap vermiş.. -Tamam.. Ama ayakkabılarımı giymem için, epeyi bekleyeceksin!..
ECEVİT-BAHÇELİ
Tencere-kapak modeli bu işte!..
"Tencere yuvarlanmış-kapağını bulmuş" deyimi, tam bir uyumu ifade eder.. Aslında bu Koalisyon'daki Ecevit-Bahçeli beraberliği de, tam böyle bir "Tencere ve Kapak" modelini oluşturuyor. Ecevit önceki gün oluşturulan "Bağımsız Kurullar"dan şikayet etmiş, "artık ekonominin cıvatalarını gevşetmek gerekir" benzeri sözler söylemişti.. Bahçeli de dün, Ecevit'in bu düşüncelerine katıldığını söyledi.. Bunları, sokaklara dökülecek ev kadınlarının tencere-kaşık sesli protestolarından, işsiz kalan emekçilerin öfkesinden ve iflas etmiş işadamının tepkisinden, para vererek ve reform yaptırarak kurtaran İMF'ciler, Ecevit'i ve Bahçeli'yi duyunca nasıl gülmüşlerdir. Akıllarına hiç, MGK gibi, YÖK gibi, RTÜK gibi demokrasi dışı özerk kurulları eleştirmek gelmez bunların.. Hayret edilecek bir durum!.. Hem kötü yönetimle ekonomiyi iflas ettir.. Hem de, krizden çıkış için atılan adımları eleştir.. Tencere-kapak modeli bu demek!..
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |