|
|
40 milyon dolar için...
Türkiye'nin Bosna, Kosova ve Afganistan'da barış gücü kapsamında birlikleri var; bu biliniyor. Ancak, İsrail-Filistin ihtilâfının şu en kanlı döneminde, Uluslararası Gözlemci Birliği (UGB) içerisinde Türk subaylarının da görev yaptığını, ayıp değil ya, bilmiyordum. İsviçreli bir bayan meslektaşı ile birlikte Binbaşı Cengiz Toytunç'un da hayatını kaybettiği, Yüzbaşı Hüseyin Özarslan'ın yaralandığı terör eylemi bu gerçeği öğretti. İlk söylenebilecek olan şu: Kamuoyunun askeri konularda bilgilenmesi için şehit verilmesi gerekmemeli. Bir subayın şehit, bir diğerinin yaralandığı olayın polisiye bir yönü var. İsrail makamları, yaralı yüzbaşının verdiği bilgilerden de hareketle, el-Halil kentindeki eylemi gerçekleştiren teröristin Filistinli olduğu iddiasındalar; Filistinli yetkililer ise, UGB'den rahatsızlık duyanın İsrail olduğunu öne sürerek kâtilin İsrail'de aranması gerektiğini söylüyorlar. Eylemcinin kılık-kıyafetinin Filistinlileri, kullandığı mermilerin İsraillileri akla getirmesi "Kim yaptı?" sorusuna cevabı zorlaştırıyor. Konunun polisiye yönü, herhalde, yeni bulgular ve otopsiyle bir çözüme kavuşacaktır. Filistin'in el-Halil kentindeki kanlı terör eyleminin gazete manşetlerine tırmandığı gün, ajanslar, Türkiye'nin, Afganistan'daki uluslararası gücün komutanlığını kabul etmeye hazırlandığı haberini geçtiler. Birkaç pürüzlü nokta halledilir ve aralarında 150-200 milyon dolarlık bir maddi katkının da yeraldığı bir dizi şart yerine getirilirse, Afganistan'daki askeri güvenlik Türk komutandan sorulacakmış... Aynı güne denk düşen bu iki haber, Amerikalı spakülatör George
Soros'un, kısa süre önce
geldiği İstanbul'da, Arjantin'le ülkemizdeki durum arasında kıyaslama
yaparken sarf ettiği, "Türkiye'nin
Arjantin'den tek farkı stratejik pozisyonudur; bu stratejik pozisyonuna bağlı
olarak, Türkiye'nin en iyi ihracat ürünü de ordusudur"
sözünü akla getiriyor. Türkiye'nin kendi sınırları dışına asker göndermesi anayasada öngörülen bir süreç sonunda mümkün olabiliyor. Zorluğun bir sebebi, Türkiye'nin, geleneksel olarak 'başkalarına ait ihtilâflara taraf olmak istemeyen bir ülke kalma' tercihidir. Özellikle de Araplar'ın ihtilâflarına... Bugüne kadar üstlenilen 'sınır-dışı' askeri görevler, BM veya NATO çerçevesindeydi ve çoğunlukla mağdurların mağduriyetini sona erdirme amaçlıydı. Türk askerinin, yurtdışına, 'para karşılığı görev' için gönderildiği tek bir örnek hatırlamıyoruz. Afganistan konusunda bir nokta daha önemli: Ülkenin kendine özel şartları sebebiyle, Türkiye, Afganistan'daki askeri birliklerin komuta sorumluluğunu üstlenmeye gönüllü değildi. İçsavaşa olağanüstü eğilimli, birbirine hınç besleyen aşiretlerden oluşan bir ülkede, yabancı askeri güçlere güvenlik hizmeti gördürmek tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Türkiye, sorumluluğu üstlenmeye sonunda ikna edilmişe benziyor. Hatta iknadan çok, zorlama söz konusu gibi. Bu durum da, uluslararası basının, İsrail'deki terör eylemiyle Afganistan'daki uluslararası güç komutanlığı haberleriyle eşzamanlı verdiği bir başka gelişmeye dikkat etmemizi gerektiriyor. Gelişme şu: Belgrad yönetimi, Amerikan Kongresi'nin 40 milyon dolarlık ekonomik yardım için gerekli gördüğü, savaş suçlularını, 31 Mart akşamına kadar, Lahey'deki Birleşmiş Milletler Mahkemesi'ne teslimi şartına uymuş... Hem de, mühletin dolmasına daha bir hafta varken... Teslim edilecekler arasında, başbakanlık, bakanlık yapmış, Sırp ordusuna komuta etmiş eski dönemin üst düzey görevlileri bulunuyor. Haberi veren gazete, Sırbistan adalet bakanının, "Anayasa Mahkemesi'nin bütün engelleri ortadan kaldırmasından sonra teslimi gerçekleştirmek zorundaydık" dediğini zikrediyor. Ancak, Sırbistan, eski devlet başkanı Slobodan Miloşeviç'i, henüz anayasal ve yasal engeller ortadan kalkmamışken, yine Washington'un maddi desteği için şart koşması üzerine, Lahey'e teslim etmek zorunda kalmıştı. Birbiriyle irtibatsız görülse bile, bu gelişmeler, altalta konulduğunda, dünyanın aldığı yeni biçimin henüz bütün hatları belli olmayan şablonunu ele veriyor. O şablon şu: Ekonomik yardım siyasi sonuç almakta kullanılıyor. Arzu uyandırmak veya iradeyi eğip bükmek için önemli bir manivela ekonomik yardım. Dünyanın onuruna en düşkün uluslarından bilinen Sırplar, 40 milyon dolar için, eski yöneticilerini, sonuçta kendilerini rezil edecek bir mahkemeye gönderiyorlar. Türkiye, ne yapıp etmeli ve o duruma düşmemek için elden gelen her tedbiri almalı.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |