T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Beyrut'ta sonuç: Başarılı 'Tarihî Zirve'...

Filistin heyetinin çekilmesiyle ilk günü bir 'skandal zirvesi' görüntüsü veren Beyrut Arap Zirvesi, kulisler, ikili ve çok taraflı temaslar ve kulis çalışmaları ve 'yoğun diplomasi' sonucunda kurtarıldı ve bir 'Arap barış girişimi ve İntifada'ya destek zirvesi' olarak kendisini 'tarihe' geçirdi.

Evet. Herşeye rağmen, Beyrut Zirvesi de Arap-İsrail ihtilafı ya da bir başka deyimle 'Ortadoğu sorunu'nun uzun tarihçesinde 'tarihî' zirvelerden biri oldu.

Yasir Arafat'ın katılıp katılmamasının gölgesinin düşmesi, ilk günün gelgitleri kimseyi aldatmasın. Arap zirvelerinin tarihi böyle 'cilveler'le doludur. Önemli olan, bölgedeki karmaşık durumu yansıtan bu gelgitler ve iniş-çıkışların sonucunda, Beyrut Arap Zirvesi'nin kendisini 'nihai olarak' toparlaması ve Suudi barış girişimini bir 'Arap Barış Planı' haline getirerek çalışmalarını sonlandırmasıdır.

Bu, özellikle önemli bir gelişmedir. Şöyle: 11 Eylül'den sonra Arap dünyası tümüyle 'savunma' konumunda ve hatta 'hareketsiz' kalmıştı. Filistin halkının boyun eğdirilemeyen ayaklanmasının zemininde harekete geçen Suudi girişimi, Beyrut Zirvesi'nde bir 'Arap Barış Planı' olarak yeni bir 'dinamik' ortaya koymuştur. Bu anlamda, 11 Eylül sonrasında bir 'dönüm noktası'ndan, Arap dünyasının 'savunma konumu'ndan 'inisiyatif alma konumu'na geçtiği görülüyor.

BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ı, İspanya Başbakanı (AB Dönem Başkanı) Jose Maria Aznar'ı ve AB Dış Politika yetkilisi Javier Solana'yı Beyrut'a getiren de, Amerikan Ortadoğu politikasına, Avrupa'nın karşı-ağırlığı tek başına koyamaması gerçeğinin belirgin olması sonucunda, AB'nin 'ortak Arap tutumu'na dayanma ihtiyacı ve Arap dünyasının bu 'ortak girişim yeteneği'ni algılamadır.

Zirve'nin 'yan ürünü' gibi görülebilecek ama aslında 'başlıbaşına' bir büyük gelişme sayılabilecek olan gelişme, Irak'la ilgili idi. Irak ile Kuveyt ve Irak ile Suudi Arabistan arasında ilginç bir yakınlaşma, uzlaşma ve anlaşma Beyrut Zirvesi'nde ortaya çıktı.

Irak, Kuveyt'le anlaşarak, 'Kuveyt'e saldırmayacağı, 1990'ın tekrarlanmayacağı' daha da önemlisi 'Kuveyt'i mevcut sınırları içinde tanıma' yükümlülüğünü üstlendi. Bu 'Irak-Kuveyt uzlaşması' Zirve'nin sonucunda yayınlanan 'Beyrut Deklarasyonu'na girerek hükme bağlandı. Ayrıca, Irak, Suudi Arabistan'ın barış girişimine destek verdi. Zirve'nin dün iki saat geçikmeyle başlayan oturumuna, S.Arabistan Veliahdı Emir Abdullah ile Irak'ın iki numarası İzzet İbrahim, kameraların önünde öpüşerek, alkışlar arasında, birlikte girdiler.

Beyrut Zirvesi'nin bu çarpıcı 'siyasi fotoğrafı', Amerika'nın Irak'a yönelik hesaplarını, Dick Cheney'in bölge turunun sonuçlarından daha da fazla ölçüde olumsuz yönde etkileme özelliği bulunuyor.

Amerika, Beyrut Zirvesi'nin 'Arap Barış Planı'na bir ucundan asılmayı seçmeye ve Irak'a saldırı düşüncesinden uzaklaşmaya davet ediliyor.

İlk gününde, Arap dünyasının tüm 'zaafları'nı ve 'zayıflığı'nı ortaya koymuşken; ikinci gün Ortadoğu ve uluslararası politikada Arap dünyasının birlikte davranabilme yeteneğini ve o anlamda da gözardı edilemeyecek 'gücü'nü ortaya çıkardı.

Bir başka dikkatten kaçmaması gereken nokta, aralarındaki tüm ayrılıklara ve ihtilaflara rağmen, Arapların bunları bir kenara bırakıp, üzerinde birleşebilecekleri noktaları öne çıkaran bir 'mekanizma'ya sahip oldukları, Beyrut Zirvesi'nde kanıtlandı. Nitekim, ilk gün, 'protesto'yla Zirve'den çekilen Faruk Kaddumi (ve Filistin heyeti) gece boyunca Suriye Devlet Başkanı Başşar Esad ve devreye giren Lübnan Başbakanı Refik Hariri'yle yapılan temaslar sonucunda dün Zirve açılırken, salona girdi ve Zirve, Faruk Kaddumi'nin konuşmasıyla açıldı.

Ve, 'Tarihî Zirve'den 'Beyrut Deklarasyonu' çıktı.

Faruk Kaddumi, konuşmasının başında Yasir Arafat'la görüştüğünü bildirerek, 'bölge'deki 'son derece tehlikeli gelişmeyi' haber verdi. Arafat'ın kendisine 'Ramallah'ın 150 İsrail tankı ile kuşatıldığını, şehirden Amerikalı görevliler dair tüm yabancıların çıkmasının istendiğini, İsrail Savunma Bakanı'nın sabaha kadar İsrail ordusunun komuta heyeti ile toplandığını ve çok geniş çaplı bir saldırının an meselesi olduğunu' söylediğini açıklayarak; Arafat'ın Zirve'nin bu konuda bir 'Arap birliği ortaya koymasını' istediğini duyurdu.

Beyrut'taki gözlemciler, Zirve'nin sorunlu ilk gününün akşamında Netanya'da Hamas'ın giriştiği kanlı eylem sonucunda, İsrail tepkisinin Arafat'ın hayatına mal olabilecek şiddette olabileceğine dikkati çekiyorlar.

Beyrut'taki görüşmeler, temaslar, açıklamalar Atlantik'ten Hint Okyanusu'na, Basra Körfezi'ne uzanan çok geniş bir alanda yankılanırken; Washington'da dikkatle izleniyor; anında Filistin-İsrail sahasına yansıyor ve oradaki gelişmeler de Beyrut'ta titreşimler yaratıyor.

'Tarihî Zirve' ile gelinen nokta özetle şöyle:

Beyrut Zirvesi ile 'uluslararası diplomasi sahnesi'ne sunulmuş bir 'Arap Ortadoğu Barış Planı' vardır. Bu plan, esas olarak, Amerika adresine gönderilmiş durumdadır ve Avrupa desteğine sahiptir.

Bu planın özü şu: Arap Dünyası, 'İsrail'le barış yapma'yı 'toplu olarak' kabullenmiştir. Bunun 'şart'ı, İsrail'in işgal ettiği 'tüm' topraklardan geri çekilmesidir. Bunun karşılığında, Arap Dünyası, İsrail ile ilişkilerini 'normalleştirecek' ve İsrail'in bölgede güvenli biçimde yaşaması imkanı doğacaktır. Bir anlamda, İsrail'in 'nihai anlam'da 'güvenliği', yanıbaşında bir 'başkenti Doğu Kudüs, bir bağımsız Filistin Devleti' ile sağlanabilecektir.

Dolayısıyla, 'top', İsrail'in sahasına Amerika üzerinden taşınmış olmaktadır. İsrail'in kendisine gönderilen bu 'top'u nasıl kullanacağını, Batı Şeria ve Gazze'de ve Yasir Arafat'a ilişkin 'performansı'nda göreceğiz.

Irak konusunu, Filistin-İsrail arasındaki durumla 'irtibatlı görmeyen' ya da görmek istemeyen Amerika'nın ne yapacağı ve nasıl davranacağı da, İsrail'e ne renkte bir ışık yaktığında görülecek.

Son söz: Beyrut Arap Zirvesi, 'başarı' ile sonuçlandı.

Bunun Türkiye açısından anlamı ne?

Epey anlam içeriyor. Yarına...


29 Mart 2002
Cuma
 
CENGİZ ÇANDAR


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED