T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Eee, n'olmuş ilk sen yazdıysan?

Herkes üç ay, altı ay, oniki ay önce yazdığı yazıları çıkarıyor arşivden ve bunlarla övünüyor; aralarında, kaleminde keramet vehmedip "bugüne" (onların deyimiyle "ılımlı islamcılar"ın iktidarına) işaret ettiğini söyleyenler de var:

Ben yazmıştım, ben görmüştüm, ben genel yayın müdürünü uyarmıştım, gibi...

Serdar da geleceği gören arkadaşlardan.

Serdar Turgut.

Bizim "kafası karışık" çocuk...

Şimdi o da, 3 Kasım sonucuyla bağlantı kurarak, hangi zamanda hangi yazıyı yazdığını, halkın gerçek gündemini nasıl yakaladığını, yoksulluğa işsizliğe açlığa nasıl dikkat çektiğini, hangi yazısının niçin yayınlanmadığını filan anlatıyor.

Evet, bu türden yazılarını hatırlıyorum Serdar'ın.

Özetle, halkın niçin Ankara'ya ve medyaya güvenmediğini anlatıyordu.

Fena yazılar değildi.

İyi de niçin bunu ikide birde başımıza kakıp duruyor?

Tamam, yazdı

Ne yapalım yani?

Biz bunları 10 yıldır, neredeyse her gün yazıyoruz bir şey olmuyor da, onun cinsel fantezileri arasına sıkıştırdığı üç-beş satır mı "efkar-ı umumiye"yi uyandıracak?

Üstelik, vaktiyle, başka, bambaşka, bugünkü halet-i ruhiyesiyle çelişen berbat şeyler de yazmıştı.

"Teknokratlar hükümeti" istemişti örneğin.

Serdar Turgut'a göre halk cahil ve geri kafalı olduğu için ne istediğini bilmiyordu. Bu yüzden kamil bir demokrasi fikrine varamıyorduk.

Ne olmalıydı peki?

İyi eğitim almış, aydın, kentli ve bilinçli kitleler duruma el koyup (tabii askerleri de devreye sokarak) bir çözüm bulmalıydı.

Çünkü, milletin gözü önünde "Yenilikçiler Hareketi" (Serdar AK Parti'yi suçluyor) diye bir komedi oynanıyordu.

İdeolojileri 28 Şubat'ta askerlere ve "derin halk" denilen batılı, bilgili, birikimli, mesleğine saygılı, Türkiye'de gerçek demokrasi isteyen, bu ülkenin belkemiğini oluşturan kesime toslamış, onlar da, "Artık biz değiştik, artık tüm Türkiye'nin partisi olacağız" diye ortaya çıkmışlardı.

Çözüm?

Mesela bir ara-rejim hükümeti kurulmalıydı.

Peki bu "antidemokratik" bir çözüm olmaz mıydı?

Olurdu.

Zaten ara rejim hükümetleri tanım gereği antidemokratik olurlardı ama, biz öyle bir ara rejim hükümet kurmalıydık ki, hem "demokrat" olmalıydı, hem Türkiye'nin sorunlarını çözmeliydi, hem de "siyaset"e iade-i itibar sağlamalıydı...

Evet, bunları Serdar yazdı...

O günlerde gerekli cevabı verdiğim için ayrıntıya girmiyorum.

Kendimce, "Canım Serdar da büsbütün haksız sayılmaz, Türkiye'de batılı anlamda sınıflar olmadığı, olmayacağı, olması da gerekmediği için, bir sınıflar çatışması, dolayısıyla bu çatışmadan neşet eden bir 'konsensus kültürü', yani demokrasi doğmuyor" deyip meseleye değişik bir mihver kazandırmaya, arkadaşı hiç değilse İdris Küçükömer çizgisine çekmeye çalıştığımı hatırlıyorum.

Neyse...

"Ankara'nın sorunlarımızı çözmekten uzak olduğunu ilk ben saptadım, hayal perdesini ilk ben yırttım, AK Parti iktidarını ilk ben haber verdim" demek kimseye "meşruiyet" kazandırmıyor.

Serdar'a da kazandırmayacak...


19 Kasım 2002
Salı
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED