|
|
3 Kasım! Sandığın güç gösterisi
3 kasım, tarihe; sonuçları hiç de beklenmedik, şaşırtıcı olmayan, ekonomik, siyasal ve sosyal beklentileri çok önceden satın alınmış bir seçim olarak geçecektir. Çünkü ne öncekiler gibi, sandıktan "dipten gelen dalga"lar çıktı, ne de ipi göğüsleyen partinin aldığı oy kimseyi şaşırttı. Bütün unsurlarıyla "geliyorum" diyen bir sandık tablosu, rüzgarına mütenasip bir şiddetle Türkiye'nin ufkunu kuşattı. Seçimin galibi Ak Parti'yi ve öncelikle de Türk siyasetinde pek az kişiye nasip olan bu başarıdan dolayı, Genel Başkan Tayyip Erdoğan'ı kutlamak gerekiyor. Erdoğan, ardı arkası kesilmeyen yasaklara, baskılara ve hukuku bir siyaset kalkanı gibi kullanan otoriter iradeye karşı tartışmasız bir başarı elde etmiştir. Sandık, Erdoğan'ın şahsında bütün siyasi yasakların anlamsızlığını ve millet vicdanında karşılık bulmadığını da göstermiştir. Siyasi yasaklar konusunda, "hukuk bürokrasisi" gibi düşünmediğini aşikar eden halk, oylarıyla Ankara'nın takıntılarını aşmıştır... Seçimin verdiği birçok mesajdan birisi budur. Lafı doğrudan söylemek...
40 milyonu aşkın seçmenin dün oylarıyla yaptığı şey de zaten, sadece sıradan bir iktidar değişikliğini onaylayıp, Meclis'in yapısını değiştirmekten ibaret değildir. Türk seçmeni kökleri çok partili hayatın başlangıcına dayanan, 12 Eylül'le birlikte tahkim edilen siyasal dengeyi yerle bir ederek yepyeni bir yapı inşa etmiştir. Arada birçok benzerlik bulunuyor olsa da, bu ne "DP-CHP ikili sistemi"ne, ne de 1983'teki "ANAP ve diğerleri" yapısına benzemektedir. Çünkü, Ak Parti'yi olağanüstü bir çoğunlukla tek başına iktidara taşıyan güç aynı zamanda siyasetin geleneksel kaleleri DYP, MHP, ANAP, DSP ve SP'yi de aynı fırtınanın şiddetiyle tahrip etmiştir. Siyaset yeniden ve olabilecek en "dramatik" biçimiyle yapılanırken, sandık marifetiyle yani olması gerektiği gibi dizayn edilmiştir. Seçmen, sadece iktidarı tayin etmekle kalmamış aynı zamanda bu iktidarı dikensiz gül bahçesine dönüştürerek yeni dönemden umduğu faydayı ne kadar önemsediğini de ilan etmiştir. Daha önce olduğu gibi lafı dolandırmamış, söylemek istediğini apaçık ve net bir şekilde doğrudan söylemiştir. Toplu ceza!..
Önümüzde duran oy pastası, insanların, sadece yoksulluk, işsizlik, hukuksuzluk ve umutsuzluğa değil, bunu aşmayı vaadeden siyasi yapının engellenmesine de tahammül edemediklerini göstermektedir. Ve bu tahammülsüzlük yüzündendir ki seçmen, sadece koalisyonu oluşturan DSP-MHP- ANAP üçlüsünü cezalandırmakla kalmadı, hesabın içine DYP, SP, YTP gibi muhalefet partilerini de katarak topyekün bir güç gösterisi sergiledi. 3 Kasım, millet iradesinin yapabileceklerinin sınırının ne olduğunu göstermek açısından da unutulmaz bir örnek olacaktır. Parlamento dışı muhalefet
Bununla birlikte seçmen, dün sadece iki partiyi Meclis'e taşıyarak onların tüzel kişiliğinde siyasete de büyük bir kredi vermiş, gücünü sandıktan alan iradeye şans tanımıştır. Bu şans, Meclis dışında kalarak olabilecek en sarsıcı mesaja muhatap olan, köklü partiler için de sözkonusudur. Çünkü, iki partili Meclis doğal olarak siyasetin parlamento dışında da güçlenmesini sağlayacaktır. Önümüzde muhtemelen, "parlamento dışı muhalefet" kurumunun güçlü ve diri olacağı bir dönem bulunmaktadır. Bu da hem lider kadrolarını, felsefelerini ve kurumsal kimliklerini yenilemeyi başaran bugünün mağlup partileri için, hem de siyasetin tabana yayılması için bulunmaz bir fırsattır. Şimdi... Sonuçlardan herkes bir ders almalıdır ve bu da gecikmemelidir. Zira, Türkiye'nin önünde şimdi, sandığın verdiği enerjiyi, bir an önce ayağa kalkma becerisine dönüştürebilme sorumluluğu vardır.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |