|
|
TÜYAP'ta 'Günümüz şiiri tıkandı mı?'
TÜYAP Kitap Fuarı, yıllardır mesken edindiği Tepebaşı'nı bırakıp, bu yıl, İstanbul'un o acaip, uçsuz-bucaksız köşelerinden biri olan Beylikdüzü'ne taşındı ya; ben de, iyi mi ettim kötü mü ettim bilmiyorum ama, fuarın bu yeni biçimini görmek için, geçtiğimiz Pazar günü üşenmeden kalkıp ta "Bursa'lardan" gitmiş bulundum. Ertesi gün, bir vesileyle uğradığım Ahmet Kot, söz arasında, "Ben de bu yıl Frankfurt Kitap Fuarı'nı ziyarete gittim. Sadece stant alanının genişliği 11 futbol sahası büyüklüğünde..." deyince; yıllar yılı, Tepebaşı'nda gerek darlıktan gerekse sıkışıklık ve izdihamdan yakınarak Beylikdüzü fuar alanına çıkarma yapıp, hem yayınevlerini hem de okuyucuları/izleyicileri nispeten rahatlatan TÜYAP Kitap Fuarı'nın bu yeni mekânının alan/yerleşim büyüklüğünün de 'görece' ve amiyâne deyişle "devede kulak" kaldığına karar verdim. Frankfurt'u bilmem ama; kitap severler için, TÜYAP'ın fuar alanına gidiş ve dönüş, tam bir işkence.. Hele bir de, buçukları es geçip sadece saat başlarında hareket eden otobüslerde ayakta kaldıysanız, vay hâlinize!.. Git git, bitmiyor anam yol!.. Hareket mahalline göre, 1-1.5, 2-2.5 ve hatta 3-3.5saat ayakta dikilmenin sonucunda, eğer fuar alanını dolaşacak gücünüz ve daha da önemlisi azıcık heves ve neşeniz kaldıysa, ne alâ; rahatça, itişip kakışmadan kitap stantları arasında dolaşabilirsiniz!.. Doğrusu, kitap ve yayım dünyasını yakından izleyenler bakımından, kitap fuarlarının pek de câzip olduğunu söylemek zor. Zaten bildiğiniz, haberdar olduğunuz, takip ettiğiniz yayımlar.. Bu yıl, TÜYAP organizasyonunda dikkat çeken en önemli unsur; panel, konferans ve söyleşilerin çokluğuydu. Gerçekten de, yüzün üzerindeki faaliyetle göz doldurdu TÜYAP Kitap Fuarı.. Hazır oralara kadar gitmişken, konuşmacıları arasında Haydar Ergülen ve V. Bahadır Bayrıl gibi şair arkadaşların da bulunduğu "Günümüz şiiri tıkandı mı??" başlıklı paneli de izleyeyim bari dedim. Salona girdiğimde oturum başlamıştı. Ancak ne Haydar'dan, ne Baha'dan ve ne de paneli yönetecek Hilmi Yavuz'dan eser vardı!.. Adı listede geçenlerden sadece Baki Ayhan mevcuttu ve ben yerime otururken, konuşmasını bitirmek üzereydi.. Anlaşılan Hasan Öztoprak ile Abdülkadir Budak, gel(e)meyenlerin yerine ikâme edilmişti.. Neden sonra, kapıda Baha belirdi ve yılgın bir çehreyle, "Yahu, inan 3.5 saattir yollardayım!" diyerek önümdeki sandalyeye yığıldı kaldı.. Düşünsenize; ben Bursa'dan yetişmiş, ancak Baha, İstanbul'un 'içindeki' bir panele İstanbul'dan yetişememişti.. Hasan Öztoprak, konuşmasında, bir "tıkanıklık"tan ziyade, günümüz şiiri adına bir durgunluğun varlığını îmâ ederek, bunu da, örneğin Tuğrul Tanyol gibi şairlerin son dönemde şiir yayımlamamalarına bağlayınca; "Tamam" dedim kendi kendime, "Tam da yerine düştük"!.. Varlığını sadece kendilerine bağlamaları yetmiyormuş gibi, sıkılmadan, artık yokluğunu da kendilerine bağlıyorlar günümüz şiirinin.. Neticede, "Körler sağırlar birbirini ağırlar" adlı o bildik oyunun bu en yeni versiyonunu daha fazla izlemeye tahammül edemediğim için de, kendimi bir anda salon dışında buldum.. Hasan'ın günümüz Türk şiirini algılama biçimine hayranım: İnanabiliyor musunuz; aslında 70 kuşağına dahil olduğu hâlde, 80'lerde ancak vitrin bulabilen 1953 doğumlu Tuğrul Tanyol, yeni şiirler yazıp bunları yayımlayacak da günümüz şiiri kaldığı yerden yoluna devam edecek!.. Ne 'proce' ama?!.. Diyeceğim o ki; galiba, günümüz şiiri TÜYAP'ta gerçekten tıkandı! Olsun, tıkansın! Nasıl olsa Tuğrul gibi şairler var ya: Yıllardır postallarıyla gezen Tuğrul Tanyol, lütfen şiirimizi de kurtarıverir artık!.. Ne emri; olsa olsa ricamız olur!..
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |