T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Avrupa Birliği yolunda haritaların dili

Öyle konular vardır ki kimse bunları dile getiremez, yazılı bir metinden okuyamazsınız. Bunları anlamak için işaretlerin dilini anlamak yeterlidir.

29 Ekim 2002 tarihli Wall Street Journal gazetesinin ön sayfasında, Avrupa Birliği'nin genişleme konusu ele alınmıştı. Buna ait haberin yanında renkli bir Avrupa haritası konmuştu. Bu haritada, Avrupa Birliği'ne aday ülkeler sıralanmıştı. Ancak bu haritada Türkiye bulunmasına rağmen onun aday ülke olduğu hem yazılmamış, hem de aday ülkeleri gösteren renklerle de boyanmamıştı.

Bunu basit bir dikkatsizlik olarak kabul edebiliriz. Veya önemsiz bir olay olarak duymazlıktan gelebiliriz. Ancak bu olayı geçmişte olanlarla birleştirdiğimiz zaman Avrupa gerçeği diyebileceğimiz bir olayla karşılaşmış oluruz.

1977 yılında, Almanya'nın Friedberg şehrine Avrupa Konseyi Plaket Ödülü'nü vermeye gitmiştim. Bu vesileyle yeni bir kütüphanenin açılması ve belediye duvarına asılması düşünülen haritanın asılması işi de benim tarafımdan yapılacaktı.

Duvara asılacak Avrupa haritası epeyce büyüktü ve pirinç bir levha üzerine işlenmişti. Levhanın altında "Avrupa Evi" yazılıydı, bu haritada Demirperde ülkeleri ve Rusya vardı, Türkiye yoktu.

Levhayı asarken bir konuşma yaptım. Avrupa Evi'nin nasıl olacağını anlattım. Haritayı duvara astığım zaman yakınımızda bulunan iki kişinin Almanca konuştuğunu duydum.

Yakınımdaki adam arkadaşına:

-Bu nasıl iş... Ödülü veren ve haritayı duvara asan kimse Türk... Fakat haritada Türkiye yok.

Hakikaten duvara asılan medeni harita, Avrupa'yı Türkiye'nin Batı Trakya hududunda bitiriyordu.

1997 yılında Rusya'da idim Avrupa Konseyi Çevre Komisyonu adına bu toplantıya katılıyordum. Toplantının unvanı "Avrupa Çevre Forumu" idi. Toplantı salonunun duvarına koca bir Avrupa haritası asılmıştı. Haritanın altında da "Atlantik'ten Viladivostok'a" sloganı yazılmıştı. Yine haritada Türkiye yoktu.

Bu toplantıyı tertipleyen yetkililere "Haritada neden Türkiye yok?" diye sordum, evvela şaşırdılar. "Haritaya sığmadı" diyecek oldular. Sonunda "Bu haritayı biz yapmadık. Herhalde unutmuşlardır" dediler.

O toplantıda yaptığım konuşmada sloganın "Atlantik'ten Viladivostok'a" cümlesinin "Akdeniz'den Kuzey Deniz'ine" olarak değiştirilmesini önerdim. Önerim kabul edildi. Toplantıda konuşanların çoğu bu ilaveyi yaparak fikirlerini anlattılar. Fakat birkaç ay sonra Strasbourg'a döndüğümüzde o toplantıya ait zabıt ve sair dokümanlarda gene sadece "Atlantik'ten Viladivostok'a, Avrupa Evi" yazıldığını gördük.

Avrupa Konseyi Bilim ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Norveçli bir parlamenter, İstanbul'da yapılan komite toplantısı açılışında yaptığı konuşmasında, Norveç'te lisede okuyan bir torununun kendisinin Türkiye'ye gideceğini öğrendiği zaman:

-"Dede Türkiye Avrupa'da mı?" diye sorduğunu söyledi. Bu komisyon İstanbul'dan sonra GAP bölgesini gezmek için, Urfa'ya gitmişti. GAP'ta baraj inşaatı bitmiş vesair tesisler tamamlanmak üzereydi. Bu manzara karşısında gelen bütün parlamenterler adeta büyülenmişlerdi.

-O akşam komisyon başkanı, valinin verdiği yemekte:

-Siz Türkler çok mütevazı insanlarsınız. Atatürk Barajı gibi büyük bir eserin yapıldığından bizim haberimiz yok. Oysa bunun yarısı büyüklüğünde Güney Amerika'da yapılan barajı duymayanımız kalmadı.

Bu neden böyledir? Bu yıllarca uyguladığımız bir ihmalin bir vizyonsuzluğun ürünüdür. Bir zamanlar Türkiye haritasını isteyenleri casuslukla suçlayıp onu bile vermekten kaçındığımızı unuttuk mu? Dünyayı sadece Türkiye zannedip içimize kapandığımız günler olmadı mı?

Avrupa yolunda önümüze çıkacak en büyük engel, Türkiye hakkında oluşmuş ve şuur altına yerleşmiş ön yargılardır. Bunun aşılması zannedildiğinden daha zordur. Bu gerçekleri bilerek kendimizi tanıtamamanın günahını başkasına yükleyemeyiz.

Buna rağmen Türkiye'nin bütün güçlükleri aşabilecek imkanları vardır. Yeter ki bunları kullanmasını bilelim.


4 Kasım 2002
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED