T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Demokratik devrim!

Bu başlığı atarken biraz düşündüm ama, sonunda "yaşanan bu değil mi?" diye sordum kendi kendime... Evet, bir demokratik devrim yaşıyoruz..

DP'nin çıkışı gibi, ANAP'ın çıkışı gibi...

Halk sandığa gitti ve büyük bir vakar içinde yepyeni bir Meclis inşa etti, yepyeni bir dönem başlattı. İşte, benim bu yazıyı yazdığım saatlerdeki sonuçlar:

AK Parti: Yüzde 34-35, CHP yüzde 19.2, DYP yüzde 9 (ve 9 artı), MHP yüzde 8.6, Genç Parti yüzde 7.0, DEHAP yüzde 6.3, ANAP yüzde 4.9, SP yüzde 2.5...

Eğer Doğru Yol, ilerleyen saatlerde bir atak yapmazsa sadece iki parti Meclis'e giriyor. Bu, önceki dönem Meclis'te yer alan tüm partilerin silinmesi demek.

Bu seçim belki "silici" niteliğiyle de altı çizilecek bir toplumsal jesttir.

Ve 15 ay önce kurulmuş bir partinin 15 yıldır hiçbir partinin ulaşmadığı bir oy oranına ulaşması ve 360 civarında bir milletvekili sayısıyla neredeyse Anayasa'yı tek başına değiştirecek bir çoğunluğa ulaşması demek.

Bu, siyasi hayatımızda yeni bir merkez oluşması, diğer ifadeyle merkezin yeniden tanımlanması demek aynı zamanda.

Bu tek başına iktidar demek.

Bu, milletin, yepyeni bir siyasi ekibe, Türkiye'nin, AB ile ilişkiler, ekonomi ve demokratikleşme gibi alanlarda yoğunlaşmış, dağ gibi birikmiş çok hayati sorunlarını çözme yetki ve görevi vermesi demek.

"Yepyeni bir ekip" olduğunun altını çizdim, gerçekten öyledir, çünkü bu partinin öndeki kadrolarının içinden geldiği çizgi, bu seçimlerde temsil edildi ve halk bu yeni çizgiyi görevlendirdi.

Seçimlerin "demokratik devrim" niteliğinin herkese vereceği bir ders var şüphesiz..

Seçimlere giren her parti ders alır öncelikle seçimlerden... İktidarda olduğu halde kaybedenler, muhalefette olduğu halde kaybedenler... İddialar sandığa kadar sürüyor ancak ve orada saçlar herkesin önüne dökülüyor. Barajı geçme, bir partiye destek verip barajı geçirme iddiaları hepsi hepsi sona eriyor bu noktada. "Milleti doğru okumak gerekir" demek, bugün demokratik hazımın gereği olarak görülmeli ve ileriye doğru sağlıklı değerlendirmelere yol açmalı.

"Demokratik devrim"in bir başka mesajı, millet iradesini içine sindirme güçlüğü çekenlere olabilir. Eğer bu ülkede demokrasi varsa er veya geç, yolların sandığa çıkması önlenemiyor. Her politika sandıkta son notunu almış oluyor. Ak Parti'nin doğuş zemini, Taha Akyol'un Milliyet'teki incelemesinde isabetle belirttiği gibi "Eziliyoruz" diye "feryad eden" kitlelerin tüm ülke sathını doldurduğu bir zemindir. "Eziliyoruz" çığlığı hem "ezenler"in hem de "ezici bir zemin"in varlığını ortaya koyar. "Eziliş", ekonomik alanda yaşanmıştır, özgürlükler alanında yaşanmıştır... AK Parti, böyle bir zeminden kurtuluş için sığınılan bir siyasi hareket olarak ilgi görmüştür. Seçimler şunun ifadesidir: Egemen irade milletin iradesidir Bunu içine sindirmek, bir "demokratik terbiye"dir. Millet iradesini doğru okumak gerekiyor.

Ve bu "demokratik devrim"in elbette, yetki ve sorumluluk yüklediği Ak Parti ve CHP kadrosuna verdiği bir mesaj var. Yunus'un ifadesiyle "Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir" ifadesi, bir yerde demokratik murakabeyi anlatıyor. Söz söyleyen, iş yapan veya yapmayan, seçime giriyor ve boyunun ölçüsünü alıyor. İşte gidenler ve onların yaşadığı hüzün. Yapamayan gidiyor, artı yanlış yapan da gidiyor.

AK Parti, bir demokratik sınav vermek için geliyor. Hem halka vaadettiklerini yapacak. Yani "Eziliyoruz" diye feryad edenlerin çığlığına sahip çıkıp, onlara derman olmaya çalışacak, hem de bunu "demokratik devrim"in çerçevesi ne ise o çerçevede kalarak yapacak. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, seçim gecesi Türkiye'ye ve dünyaya bu sorumluluklarının farkında olduklarını gösteren çok net mesajlar verdiler. İktidar olma iradelerini seslendirdiler çok net olarak bir, ve AK Parti iktidarından hiç kimsenin tedirgin olmaması gerektiğini vurguladılar, iki. Bir anlamda "kendilerinden güven duymasını istedikleri çevreler"e güven verdiler. Bu önemli bir dengedir ve AK Parti iktidarının başarısı da bu dengenin sağlıklı sürdürülmesine bağlıdır. Seçimler yolunu aydınlatacak AK Parti'nin...

Seçim sonuçlarının Meclis'in ikinci partisi CHP'ye de bir mesajı var hiç şüphesiz. CHP, Meclis'in muhalefet partisidir. Denetleme görevini sürdürecektir. Bu görevi de ona AK Parti'ye iktidar olma imkanını veren halk vermiştir. Yani CHP, kendisine verilen oyları önemsediği kadar, AK Parti'ye verilen oyları da önemseyecek ve saygı gösterecektir. İktidar kadar muhalefetin de Türkiye'nin sorunlarını çözme noktasında sorumluluğu olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu noktada, net çoğunluğu elde etmiş olan AK Parti'ye CHP'yi ortak kılma gibi kimi girişimleri demokratik teamüller açısından uçuk girişimler olarak görmek lazım.

Güzel bir seçim yaşadık ülke olarak.

Ülkemiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.

Son not: "Demokratik devrim"in mesajını ilk alan lider "Herkes seçim sonuçlarına saygılı olmalıdır" diyen ve 2003'te genel başkanlığı bırakacağını açıklayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olmuştur. Kendisini kutluyorum.


4 Kasım 2002
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED