T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Savcılar, hukuku fazla zorlamamalı!..

Normal dönemde, askeri müdahale süreçlerinin veya savaş halinin gereklerine göre bir hukuku uygulamaya çalışmak, siyaseti de, ekonomiyi de, istikrarı da perişan eder..

Recep Tayyip Erdoğan hakkında hazırlanan iddianamelerden ve onun için medyada yer alan suçlamalardan söz etmek istiyorum..

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı son olarak, "Belediye Başkanı olduktan sonra, siyasi ve sosyal görüşten kaynaklanan bir amaç nedeniyle teşekkül kurma düşüncesini uygulamaya başladığı, devletin parasını cihat yapma amacına yönlendirdiği" içerikli bir iddianame hazırlamış..

Recep Tayyip Erdoğan, Belediye Başkanı'yken, ne ihale yaptı, kime ne iş verdi, ihaleler adil miydi, yasalara uygun muydu, bilmiyorum..

Bunları müfettişler bilir.. Gerekirse mahkemeler karar verir..

Ama seçilmiş, meşru, yıllarca kente hizmet vermiş bir Belediye Başkanı'na, bugünkü siyasi ortamdan ötürü, "Cihat için örgüt kurdu" iddialı dava açmak, yanlıştır..

Eğer ben de bir savcı olsaydım ve beni öfkelendiren davranışlarından ötürü, seçilmişler hakkında iddianameler hazırlasaydım neler yazmazdım ki?

Örneğin..

Bir dönemin Başbakanı olan Mesut Yılmaz hakkında, "Devletin gücünü ve parasını, iktidarda kalmak amacına yönlendirmek"ten ötürü, "Teşekkül Kurma" davası açardım..

Ya da, Dünya Bankası'nın, TESEV'in "Türkiye'deki rüşvet ve kokuşmuşluk" konulu raporlarına dayalı, nice örgütlü davalar açardım..

Ama burası "Anayasal Demokrasi" ve "Hukuk Devleti" iddiası olan bir ülke..

Eğer kamu gücünü kullanan kişi, bir yolsuzluk, bir hukuk dışılık yapmışsa, bunu Adliye ele alır..

Siz burada her dakika, "Siyasi İddianame" yazamazsınız!..

Bu ancak, otoriter, totaliter rejimlerde olur..

Tayyip Erdoğan'ın yolunu kesmek isteyenler, artık Devlet'e, Adliye'ye güvenmemeli..

"Ülkeyi biz iyi yönetiriz" diyerek, ondan daha fazla oy almaya çalışmalıdırlar..

Tayyip Erdoğan'la "Cihat" kavramını birleştirip, ihale soruşturmalarını siyasî içeriğe bağlamak, sadece, Tayyip Erdoğan'a oy verecek kitleleri kemikleştirir..

Artık "Cihat" mı kalmış yani?..

Adam şiir okudu diye, kuzu kuzu hapse girmiş..

Ağzına, Avrupa'dan, hukuktan, demokrasiden, laiklikten başka laf almıyor..

Eğer siz bu adamı, Bin Ladin veya Molla Ömer'le özdeş tutarsanız, sadece Türkiye'deki siyasi ortamı gerer, hukuku zorlar, adalet duygusunu zedelersiniz..

Tayyip Erdoğan'ın, o kadar çok eleştirilecek yanı var ki..

Örneğin bir somut ekonomik programı yok!..

Diyelim ki iktidar oldu.. İMF ile ipleri mi kopartacak yani?..

Derviş'ten farklı birşey mi yapacak ve nedir bu farklı program?

Bilen yok.. O da bunu anlatmak gereğini duymuyor..

Çünki ondan korkan rakiplerinin de, böyle bir programları yok..

Böylece siyasi rekabet, "Cİhat", "Laiklik", "Başörtüsü" gibi konularda sürdürülüyor..

Eğer "çıkar amaçlı örgüt" arıyorsanız, o kadar çok var ki Türkiye'de..

Eğre her örgütlenmeyi siyasete bağlayacaksanız, neden "Siyaset-banka-medya-mafya" örgütlenmesine girmediniz hiç?..

Ya da "Darbe amaçlı örgüt" konusunda, hiç iddianame hazırlandı mı yani?

ŞAKA

Afganistan'a Türk Modeli!..

Afganistan'ın eski Kralı, 87 yaşındaki Zahir Şah, hasta olduğu için Kabil'deki villasından çıkamıyormuş.. Ülke içindeki ziyaretleri ertelenmiş..

Gelsin buraya Zahir Şah..

Afganistan'ı da, Türkiye'yi de, Avrupa Birliği'ni de, villasından yönetir..

Hani Afganistan "Türk Modeli"ni benimseyecekti?

TUTARSIZLIK İYİ DEĞİLDİR

RTÜK'te suskunlar, Ecevit'te şeffaflar!..

Eğer burası eski Sovyetler Birliği veya Hitler Almanyası ya da Çavuşesku Romanyası olsaydı..

Veya burası, Saddam'ın Irak'ı yahut Kaddafi'nin Libya'sı olsaydı..

Bugün Ecevit'in sağlığı hakkında yapılan yayınlardan ve Ecevit'e alternatif olacak isimlerin seslendirilmesinden ötürü, "toplu tutuklamalar" olurdu..

"Rejim düşmanları"nın, dış ve iç çıkar çevreleriyle işbirliği yapıp, komplo kurduklarını seslendiren iddianameler yayınlanırdı..

Televizyonlarda canlı yayınlanacak duruşmalarda, sanıklar suçlarını itiraf ederlerdi..

Sonra da, bu sanıklar mahkûm olur ve yok edilirlerdi..

Bu arada, Ecevit'e alternatif gösterilirken, isimleri deşifre olan politikacılar da tasfiye edilirdi..

Demokrasinin, hukukun, şeffaflığın kıymetini bilelim..

Medya sermayesi, RTÜK Yasası tartışılırken, "susma hakkı" gerekçesi ile, bu yasa hakkındaki haber ve yorumlara karartma uyguladı..

Ama şimdi, Ecevit'in sağlığı konusunda nasıl şeffaflıktan yana hepsi.

Tutarlı olalım.. İlkeli olalım..

Özgürlük, her zaman, herkes için vardır..


3 Haziran 2002
Pazartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED