T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yılda 340 bin kaçak sınırlardan nasıl geçer?

Uluslararası bir toplantıda telaffuz edilen rakamlar doğruysa bir yılda Türkiye'ye yasa dışı yollardan 340 bin insan giriş yapıyor.

Bunların 90 bini kaçak giriş yaptıktan sonra güvenlik güçleri tarafından yakalanıyor. 250 bini ise yine yasa dışı yollardan bir başka ülkeye geçiyor.

Çok önemli rakamlar bunlar.

Türkiye'nin, özellikle Doğu ve Güneydoğu sınırlarının kevgire döndüğünü gösteren rakamlar…

PKK ve diğer silahlı örgütlerin sınırötesinden sızmalarını önlemek ve diğer yasa dışı faaliyetleri kontrol edebilmek için bu bölgelerde olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığını biliyoruz.

Bu sınır illerimizin bazılarında olağanüstü hal hâlâ devam ediyor.

Olağanüstü halin uygulanmadığı illerde ise silahlı kuvvetlerin kuş uçurtmadığını biliyoruz. Öyleyse bu 340 bin kişi sınırlardan nasıl içeri girebiliyor?

Yasadışı yollarla girmeleri ancak kara sınırlarından olabileceği için, kara sınırlarımızdan geçiş yaptıkları muhakkak.

Doğu ve Güneydoğu sınırları birçok yerde, sarp dağlar ve engebeli arazi yapısı nedeniyle geçişe müsait değil. Sadece belli yerlerden geçiş yapılabiliyor.

Bunlar bilinen yollar. Eskiden beri kaçakçıların, PKK militanlarının kullandığı yollar.

Buna rağmen bu 340 bin kaçak göçmenin büyük bir bölümü bu bilinen yollardan Türkiye'ye giriş yapıyor. Bölgedeki onca güvenlik tedbirine, sınırlarda kuş uçurtmadıklarını açıklayan silahlı kuvvetlere rağmen…

Türkiye, uluslararası yasa dışı göçün daha doğrusu insan kaçakçılığının merkezi durumunda.

Avrupa ve Amerika ülkelerine gitmek isteyen göçmenler Türkiye üzerinden yasa dışı yollarla gidecekleri ülkelere yasa dışı yollarla taşınıyor.

Bu yasadışı işin uyuşturucu kaçakçılığı kadar karlı olduğu, buna karşılık yeni bir suç biçimi olduğu için cezasının çok az olduğu biliniyor.

Bu kaçak göçmenlerden, gidilecek ülkeye göre, adam başı 5 ile 10 bin dolar arası para alındığını düşünür ve bu rakamları 250 binle çarparsanız sadece Türkiye üzerinden yapılan insan kaçakçılığının boyutu hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

Avrupa'da yasadışı göçe maruz kalan ülkelerin suçladıkları devletler arasında Türkiye başı çekiyor. Başta İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere birçok AB ülkesi göç hareketine karşı sert tedbirler alınmasını talep ediyor. AB ülkelerinin Roma'da yaptıkları toplantıda göçe karşı "ortak güvenlik ve sınıar polisi" konularında da müşterek kararlar alınması gündeme geldi.

Ayrıca yasadışı göçün geçiş yolları üzerindeki bazı Avrupa ülkelerinin havalimanları ile limanlarında resmi güvenlik gözlemcilerin bulundurulmasının yanısıra göçün kaynağı olan Somali, Afganistan, Sri Lanka ve Türkiye gibi ülkelere ekonomik yaptırımları içeren bazı önlemlerin alınması da düşünülüyor.

Bu arada, insan kaçakçılığının organize edildiği ve göç konusunda geçiş ülkesi niteliği taşıyan Türkiye'nin uyarılması bekleniyor.

Yılda 250 bin kişi Türkiye üzerinden bir başka ülkeye geçiyor. Bu çok büyük bir rakam. Bu kadar insan güvenlik kuvvetleri işin içinde olmazsa sınırlardan ellerini kollarını sallayarak geçemez.

Bu mümkün değil…

Geçtiğimiz yıl Türkiye üzerinden başka bir ülkeye geçmeye çalışanların 90 bini polis tarafından yakalandı. Buna karşılık 250 bin kişi başka ülkelere insanlık dışı koşullarda gönderildi. Bu kaçakların yüzlercesi yollarda hayatlarını kaybetti.

Göç konusunda araştırma yapan uzmanlar, insan ticareti yapan herhangi bir çetenin ya da kişilerin Türk mahkemelerinde ne yargılandıklarını, ne de ceza aldıklarına tanık olunmadığını dikkati çekiyorlar.

Mültecilerin kaçmasına yardım eden kişilerin sayısının sadece İstanbul'da birkaç binin üzerinde olduğu sanılıyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğüne nerdeyse 800 metre mesafedeki Aksaray ve çevresi, kaçak göçmenlerin barındırıldığı ve sınırdışına çıkacakları zamanı bekledikleri büyük bir kamp görünümünde.

Kaçakçılık adeta büyük bir sektor oluşturmuş durumda. Bölgedeki oteller, lokantalar, işyerlerinin çoğu kaçak göçmenlere yönelik çalışıyor.

Böyle bir organizasyondan, faaliyette polisinin haberdar olmaması mümkün mü?

2000 yılında BM Sınırlarötesi Örgütlü Suçlara Karşı Sözleşmeyi devletlerin onayına sundu.

Bu sözleşmenin protokollerinden biri, insan kaçakçılığıyla, diğeri insan ticaretiyle ilgili.

BM İnsan Hakları Komisyonu'nda da Türkiye ile ilgili olarak izleme prosedürleri işletilemedi. Çünkü Türkiye bu sözleşmeleri imzalamadı.

Avrupa'da, Türk devletinin insan kaçakçılığını bizzat teşvik ettiğine inanan çevreler bulunuyor.

Haksız da değiller.

340 bin kaçak göçmen güvenlik güçleri işin içinde olmasa sınırlardan nasıl kolayca geçebilirler?

Bu soruların cevabı verilmek zorunda.

Avrupa'nın yasadışı göçle ilgili feryatlarında haklılık payı bulunmuyor. Ne yaparlarsa yapsınlar yoksulluktan kaynaklanan göçü önleyemezler. Üstelik de bu kaçak göçmenlerin bu ülkeler için ucuz ve dinamik işgücü olduğunu unutmamak gerekiyor.

Ama AB ülkelerinin, Türkiye'de güvenlik güçlerinin işin içinde ve kaçakçılık şebekeleriyle işbirliği halinde olduğuna ilişkin iddiaları sanırım pek boşuna değil.

Türkiye, bu insanlık suçuna daha uzun süre gözlerini kapatıp diğer sorunlar gibi yok sayamaz.

340 bin göçmenin sınırlardan nasıl geçtiği ve 250 bininin nasıl kolayca ülkeyi terkettikleri mutlaka ortaya çıkarılmalıdır.


3 Haziran 2002
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED