|
|
Menderes'i kurtarsak Hakkı Morgül, 27 Mayıs'ın hararetli günlerinde, kahvede otururken bir laf attı ortaya: Zeytinburnu'ndan Yassıada'ya tünel kazıp Menderes'i kurtarabilir miyiz? Laf, bir CHP'linin kulağına gitti. O da şikayet etti Morgül'ü. Morgül, Yassıada'ya tünel kazıp Menderes'i kurtarmayı düşündüğü için 1 yıl hapis yattı.
Rahmetli Adnan Menderes'i tutuklu bulunduğu Yassıada'dan kaçırmak için deniz altından tünel kazarak kurtarmaya teşebbüs etmekten tutuklanarak cezalandırılanların olduğunu belki de çoğu kimse bilmiyor. Deniz altından tünel kazarak adam mı kaçırılır demeyin sakın. Mahkeme, Hakkı Morgül ve Mustafa Güler'i böyle bir suçtan yargılayarak mahkum etti 1960'ta. Olay Adnan Menderes'in 27 Mayıs 1960'taki darbeyle iktidardan düşürülerek yüzlerce Demokrat Partili ile birlikte Yassıada'ya kapatılmasından sonra gerçekleşiyor. Rize Çayeli'den 1958'de İstanbul'a gelerek Saraçhane başında, şimdiki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin karşısındaki parkın bulunduğu yerde bir büfe işleten Hakkı Morgül, bir sabah Aksaray'daki evinde polis tarafından gözaltına alınır. Menderes'in tutuklanmasından üzüntü duyan Morgül, arkadaş sohbetlerinde yaptığı duygusal konuşmalar yüzünden jurnal ediliyor. Arkadaş meclisinde öylesine konuşulan bir cümle, büyük bir kaçırma planı olarak aktarılınca Morgül kendini hücrede buluyor. Bir hukuk skandalı olan Menderes'i kaçırma davası, mahkemede gülünç hadiselere de yol açıyor. Bir büfeci, o günlerde Türkiye'de teknolojinin bile başaramayacağı deniz altından tünel kazarak Yassıada'dan mahkum kaçırma iddiasıyla yargılanarak mahkum ediliyor . Sabah gelen gözaltı Menderes hayranı olarak bilinen Morgül, gözaltına alınma nedenini götürüldüğü Harbiye'de askeri karargahta öğrenir: Kumkapı sahilinden Yassıada'ya deniz altından tünel kazarak kurtarmaya teşebbüs etmek. Morgül şaşkınlıkla karşılar iddiayı. Ama yapacak bir şey yoktur. Dost meclislerinde ortaya konuşulan ve bir duygudan ibaret olan plan, İzmit'te sinemacılık yapan ve CHP teşkilatı yöneticilerinden birinin kulağına kadar gidiyor. Sinemacı duyduğunu polise anlatır. Rize'li Hakkı Morgül'ün 38 günlük Harbiye, arkasından da 1 yıllık hapis hayatı böylece başlıyor. Kimseleri inandıramaz Morgül. Hatta rivayetlere göre birkaç gün Yenikapı sahillerinde güvenlik güçleri devriye geziyor. Morgül hapisten çıktıktan sonra pekçok badireler atlatıyor. Adeta feleğin çemberinden geçiyor. Morgül ismi 1980'li yılların sonunda bir gazeteci cinayeti ile yeniden gündeme geliyor. 1989 'Kasım'ında kendisi hakkında ağır bir yazı yazan gazeteci Kamil Başaran'la tartışırken silahını çekiyor, Başaran hayatını kaybediyor. Bu müessif olaydan üç yıl daha içeride yatıyor. 41 yıl aradan sonra Hakkı Morgül'ü Çengelköy'de bularak konuştuk. Şimdi 76 yaşında olan Morgül, Adnan Menderes'i kaçırma olayının arka-planını anlattı. Hakkı Bey nasıl oldu bu olay? Bir ihtilal olmuştu. Rahmetli Menderes hapiste. Kimse yerinden kıpırdamıyor. Ben Menderes hayranı olarak biliniyorum. Canım sıkılıyor. Memlekete hizmet etmiş bir devlet adamının hapsedilmesine karşı hiçbir tepki çıkmaması üzdü beni. Arkadaşlarla zaman zaman bir araya gelir, şöyle yaparız böyle yaparız cinsinden muhabbetlerimiz oldu. Bu arkadaşlardan biri, annemin bir akrabası. İzmit'te bir sinemacı yanına alıyor bunu. Adam koyu CHP'li. Teşkilat başkanlığı mı yapıyormuş ne. Ona anlatıyor konuştuklarımızı. Beni ihtilal yapıyorum diye söylemiş. Sinemacı da hemen gidip polise anlatıyor duyduklarını. İhtilal havası hakim her yerde. Gelip beni aldılar evden. Ortada hiçbirşey yok aslında. İstanbul'da mı yakalandınız? O zamanlar belediyenin karşısında, Saraçhane başında büfe işletiyorum. Sabah polis Aksaray'daki evime geldi, silah aradılar. Hiçbir şey bulamadılar. Meğer Yenikapı'dan tünel kazıp Menderes'i kurtaracakmışım haberim yok. Apar topar Harbiye'deki askeriyeye götürdüler. 38 gün Harbiye'de tek başıma bir hücrede kaldım. İlk günler nasıl geçti? Girdiğim gün sigarayı bıraktım. Komutan bana, 'Böyle bir yerde sigara bırakılır mı, nasıl yaptın' dedi, ben de, 'Ben bırakmazsam siz yasak edecektiniz, ben kendime yasak ettim' dedim. Harbiye'den Balmumcu'daki askeri kışlaya götürdüler. Mahkeme orada devam etti. Sizden başka tutuklu var mıydı? Bir de Mustafa Güler diye hiç tanımadığım bir adamı bana yamadılar. Bu işler tek başına olmaz ya, öyle düşünüyorlar. İçeri düştükten sonra çok sıkıntılar çektim, büfem kapatıldı. Ailem zor durumda kaldı. Hiç tanımadığım bir müteahhit çoluğuma çocuğuma para vermiş, yardım etmiş, kendisini tanımıyorum, isim falan yok. Çok acılar çektim. Bana madalya takmanız lazım Balmumcu'da askerler bize karşı iyi davrandılar. Kötü bir muamele görmedim. Mahkemeye çıkardılar beni. Hakim bana, 'Yenikapı'dan tünel kazıp Yassıada'da yatan Menderes'i kurtaracakmışsınız. Öyle mi?' dedi. Beni ihbar eden de 7 tane Malatyalı şahit getirmiş. Onlar da öyle söylüyor. Ben de hakime 'Efendim' dedim, 'Bu adamın üstündeki elbiseleri bile ben aldım. Şahitlerin hepsi Malatyalı, işbirliği yapıyorlar, Karadenizli olsa neyse ne' dedim. Sonra dedim ki, 'Hakim bey, deniz altından tünel kazmayı Amerikalılar İngilizler bile başaramadı. Ben böyle bir adamsam bana madalya takmanız gerekirdi. Bunun yerine beni hapse atıyorsunuz. Olur mu hiç?' dedim. Hakimler de güldü. 1 sene ceza aldım. Yatıp çıktık. O ihbarcı adam sonradan kötü durumlara düştü, perişan oldu. Rahmetli eşim bana söyledi, ona yardım ettim, iş açtım. Çengelköy'de bir kahvehane açtım kendisine. Menderes halk adamıydı Menderes'ten önce Rize'ye birbuçuk günde giderdik. Menderes dozerleri dayadı, yolları açtı, 6 saatte gitmeye başladık. Menderes halk adamıydı. Halkın içerisine girerdi, hal hatır sorardı. Onu ilk kez 1958'de Rize'ye geldiğinde gördüm. Trabzon hududunda valinin arabasından indi. Yanında kaynım DP mebusu Ahmet Morgül de vardı. Kalabalığı yarıp, "Hoşgeldiniz Başbakanım" dedim. Bana "Birçok yere gittim, şimdiye kadar kimse bana böyle candan bir hoşgeldin demedi "Gel yanıma" dedi kucaklayıp öptü. Arabaya bindirmek istedi, ama yanındakiler komadılar. İkinci görüşüm de İstanbul'da oldu. Ben Saraçhane başında büfedeyim. Parkın içinde. Menderes parmaklıkları atlayıp büfeye doğru geliyordu. Bekçi düdük çalarak, "yasak" diye bağırdı. Hemen döndü. Bekçi tanıdı. Tir tir titriyor adam, "Kusura bakmayın efendim sizi tanıyamadım" dedi. Menderes gülerek "çok memnun oldum" dedi, ve adama cebinden elli lira çıkarıp verdi. Kanaatime göre ihtilali Amerikalılar, İngilizler istedi. İstemezler ki Türkiye büyüsün, kalkınsın. Rus mi geldi, çağırin Hakki'yi Hakkı Morgül'ün yakın dostları, mahkeme safhasını biraz daha ayrıntılı anlatıyor. Önce, dört dörtlük bir iddianame okunuyor Morgül'e. İçinde, "Türk Silahlı Kuvvetleri'ni bertaraf ederek sabık Başbakan Menderes'i yeniden Başbakan yapmak" gibi iddialar da var. Morgül, biraz öfkeleniyor. Rize şivesiyle, "Ben mi Yassiada'ya tunel kazacağum? Ben mi Turk Silahli Kuvvetlerini pertaraf edeceğum? O zaman bana madalya takun. Rus mi geldi, ordu zahmet etmesun. Çağırin Hakki'yi. Yunan mi geldi, çağırın Hakki'yi..." Hakimler, Hakkı Morgül'ün anlattıklarına kıs kıs gülerler. Tabii, Menderes'i kurtarmayı hayal ettiği için 1 sene ceza vermeyi de ihmal etmezler. Aziz Nesin: Asıl sen komünistsin Üçyüze yakın mahpus vardı Balmumcu'da, ama Aziz Nesin'le sohbetten tatmin oluyordum. İyi bir adamdı, paylaşmayı severdi. Bizimkiler bir subay aracılığıyla bana para gönderirlerdi. Ben de o parayı ihtiyacı olanlara dağıtırdım. Bir keresinde Aziz Nesin bunu gördü ve gülerek, "Bir de bana komünist diyorlar. Asıl komünist sensin. Herkesle paylaşıyorsun paranı" dedi. Ben doğruluğu o adamda gördüm. Ben sağcı, o solcuydu. İyi bir arkadaşlığımız oldu içerde. Çocuğumun adını Adnan koydum
Ben içeri girdikten bir süre sonra çocuğum oldu. 5 kızım vardı. Altıncı çocuğum erkek oldu. Bana söylediler. Dünyalar benim oldu. Ama çocuğumu göremedim. Eşime ismini Adnan koymasını istedim. Menderes'e olan sevgimi çocuğumun ismiyle yaşatıyorum. Yeğenimin ismini de Menderes koydum. Çıktıktan sonra Menderes'in çocuklarıyla birkaç kez karşılaştık, konuştuk. En son Menderes'in eşinin cenaze töreninde karşılaştık.
Abdullah MURADOĞLU
|
|