|
|
Bir turizmci
gazetecinin izlenimleri
Kapıdan girerken konukların yakasına Türkiye'nin yeni amblem rozetini iliştirdikleri halde mihmandarlar beni ıskalamışlar. Turizm bakanı Mustafa Taşar yakamı rozetsiz görünce, kendi yakasındakini çıkarıp bana taktı... Etrafımdakilerin gülmelerinden bir oyuna getirildiğimi anladım. Meğer Taşar'ın yakama iliştirdiği ANAP rozeti değil miymiş? Rozetleri değiştirirken, bakanın kulağına, "Yakanızdan en kolay çıkardığınızın ANAP rozeti oluşunu psikoanalize tâbi tutarsak..." diye başlayan bir cümle kurdum... Bunca yıldır politikada ve çoğu kez bakan olarak görev yapan Taşar zeki adam, devamının nasıl geleceğini kestirip lâfımı itiraz anlamı taşıyan bir kahkahayla kesti... Bakanın popülerliği düzenlediği toplantıdan ve çektiği ilgiden de belli. "Turizme katkılarınızdan dolayı sizlere şilt vereceğiz" deyip her gazete ve televizyonun sahiplerini, genel yayın yönetmenlerini ve bütün yazarlarını çağırdı Mustafa Taşar... "İstanbul'dayım, birkaç dostla karşılaşırım" diye gittiğimde ne göreyim? Çağrılan yüzlerce kişiden çoğu törende değil mi? Ertuğrul Özkök bile gelmiş; çıktı, patronu Aydın Doğan'ın armağanını o aldı... Sıra kendi şiltine gelince, onu bir mesai arkadaşı aldı. Biri, arkamdan, "Normal" dedi bana duyuracak bir sesle, artık ne kast ettiyse... Yeni Şafak'ın ödüllerini genel yayın yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu aldı... Turkish Daily News gazetesinin kurucusu İlhan Çevik de gelmişti tören için... Ankara'dan... Mesleğe 1943'te başlayan ülkemizin en kıdemli gazetecilerinden İlhan Bey'in adı, geçen haftanın gündemini belirleyen Sedat Peker'in 'Türkçüler gecesi' sırasında da geçti. Peker, "İlk Turancılar" dediği bir listenin en başına yerleştirmişti İlhan Çevik'in adını... Adının o çerçevede hatırlanmasından şaşırmış İlhan Bey, ancak rahatsız değildi... 1940'larda, İsmet İnönü döneminde, katıldığı Türkçü toplantıları anlattı. Alparslan Türkeş ile Fethi Tevetoğlu'nun subay üniformalarıyla katıldıkları bir toplantıda Nihal Atsız da varmış... Bir gün Sovyetler'in çökeceğini, özgürleşecek Türk halkları için hazırlıklı olunması gereğini konuşmuşlar... O kadarcık bir ilişki bile evinin basılması ve Emniyet'e çağrılması için yetmiş... "Öyle günlerdi o günler" dedi İlhan Çevik... O sırada yanımıza gelen bir Cumhuriyet yazarını kendisine tanıttığımda, "Ben de mesleğe gözümü Cumhuriyet'te açtım" dedi İlhan Bey ve ekledi: "Ancak, ben orada çalışırken, Cumhuriyet bugünkünden tam ters bir kulvardaydı..." Onun dudağından çıkan "Faşist" sözcüğünü duyduğumda gayr-ı ihtiyari etrafa bakmışım... Tören Dolmabahçe Sarayı'na bitişik bir yerde yapılıyordu. İstanbullu bir meslektaş, "Tedirgin olman doğal; burası 1980 öncesinde MİT'i merkeziydi" deyiverdi... Şimdi hoş havalı, bayağı büyük bir düz alan; kültür çalışmaları, değişik toplantılar yapılıyormuş burada... Bazen sergilere de mekân teşkil ettiğini sanıyorum. Tören akşamı ise, ülkemizin öndegelen lokantaları mutfaklarının en leziz örneklerini sergilediler orada... Dâvetliler, Borsa Lokantası'ndan Çırağan Sarayı veya Divan Oteli mutfaklarına kadar değişik lezzetleri tatma fırsatı buldular... "Medyada kim kimdir?" diye bir kitaba rahatlıkla girecek insanlardan en az yarısını toplayabilmek bir mârifet. Bakan açısından böyle bir toplantıyı düzenlemenin amacı açık da, yüzlerce gazeteci ve yazarı, yönetmen ve patronu zahmete katlanmaya sevk eden neydi? Bu sorunun "Ekonomik kriz içindeki ülkenin gelirini artırma çabasına destek çıkmak" diye anlamlı bir cevabı var; ama bir başka açıklama daha geldi benim aklıma: "Cumhurbaşkanı Sezer ve Başbakan Ecevit'in üslupları yüzünden yıllardır biraraya gelme fırsatı bulamayan meslektaşların birbirine özlemi..." Nitekim, ilk an, "Ne işim var burada?" diye sorarken, her adımda karşılaştığım eski dostlarla muhabbet yüzünden beni oradan çıkarmaları kolay olmadı... Etrafta dolanırken yıllarını turizme vermiş Bayram Erbay, Özkan Altıntaş gibi meslektaşlarla da karşılaştım... Bayram Bey sözgelimi; 1984'ten beri 'Turizm Magazin Dergisi' adlı bir yayını sürdürüyor. "Türk turizminin son 20 yıllık tarihinin tanığıyım; hangi yörede neler yapıldığını ilk elden biliyorum" iddiasında... Ayrıca, "Turizm" sözcüğünün ifade edilmediği günlerden bugüne eline geçenleri biriktirdiği için iyi bir arşivi de var... Hayatında tek bir turizm yazısı kaleme almamış kişilere şilt veya takdir belgesi verildiği törende, gerçek turizm yazarlarının adlarının geçmemesi ciddi bir unutkanlıktı... "Ya sen?" diye sormayacağınızı umuyorum. 'Tabana Kuvvet' adlı (Timaş Yayınları) gezi notları kitabım var benim; ayrıca gittiğim her yöreden yazdığım yazılarda turistik bilgiler de veriyorum. Hem ne çabuk unuttunuz: Hannover Fuarı açılışına katılıp o vesileyle Türk turizmi hakkında düşüncelerimi de yazmıştım. Mustafa Taşar, bu yıldan itibaren Türkiye'nin turizm gelirlerinde muazzam artış bekliyor. "Yılda 60 milyon turist ve 20 milyar dolar gelir" sloganıyla '2. Atılım Dönemi' açması bu yüzden... Bakalım, konulan hedefe ne kadar yaklaşılabilecek? Geceden yakamda 'Türkiye' rozetiyle çıktım; bakanın yakasına ise, yeniden taktığı ANAP rozetinin yanına bir 'Türkiye' rozeti daha iliştirmişlerdi...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |