T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Öfkeyle kalkan zararla oturur

DSP yönetiminde yer alanlar, DSP milletvekilleri büyük bir infial içerisindeler. Bülent Ecevit'in 'iş görür' raporuna rağmen göreve devam etmesinin imkânsızlığı ile başlayan süreç onları rahatsız ediyor. "Ecevit çekilsin" diyen muhalefet partilerine, "Bir çözüm bulunsun" açıklamasını yapan ANAP sözcülerine, "Size de yazık, bize de" tür manşetlerle çağrı yayınlayan medya organlarına ateş püskürüyorlar...

İnfiallerini anlayışla karşılamak gerekiyor. Başbakanın sağlığını tehlikeye atma pahasına sabahlara kadar çalışıp hatırları için 'RTÜK Yasası'nı çıkardıkları 'bir kısım medya'nın vefası bir ay bile sürmedi. Aynı yayın organları, o sırada işlerine öylesi geldiği için, Ecevit'in rahatsızlığını gizleme amaçlı 'yalan haberlerini' de unutmuş görünüyorlar. "Kral öldü, yaşasın yeni kral.." Ecevit'e sadâkatle bağlı DSPlilerin mideleri kalkmasın da kimin kalksın?

'Bir kısım medya'nın durumu bu; ama, benzeri bir değerlendirme muhalefet partileri veya koalisyon ortakları için yapılamaz. Muhalefet, böyle bir ortamda beklenmesi gerekenden çok daha sınırlı bir tepki veriyor. Koalisyon ortaklığı ise, kötü bir kaderi beraberce paylaşmayı da kapsamıyor elbette. Görevini yerine getiremeyecek kadar sağlığı bozuk bir insanı, Türkiye için hayli kritik bir dönemde, her şeye rağmen icranın başında tutmanın siyasi vebâlini partiler üstlenemez.

Bugün duyulan infialin önemli bir bölümü DSP'nin 'kendine özgü' bir parti olmasının sonucu. Benzerine pek az rastlanabilecek bir 'karı-koca prodüksiyonu' DSP: Bilinen anlamda bir örgüte dayanmayan... Milletvekilleri neredeyse el yordamı denilecek bir yöntemle belirlenmiş... Ecevit adı dışında herhangi bir tutkaldan mahrum... Prodüksiyona ortak imza atan çiftten birinin devre dışı kalması partinin ve DSP formülünün büyüsünü bozacaktı elbette; bugün olan da büyünün bozulması zaten. Şimdilerde vâveyla koparanların 'içeriden' yaşayageldikleri bu gerçeğin farkına varamamaları garip...

Oysa, artık herkesin bilgisi dahiline girdiği gibi, en az üç yıldan beri rahatsızdı Bülent Ecevit ve gözlerimizin önünde eridiği o süreyi, DSP, kazasız-belâsız bir geçiş için iyi değerlendirebilirdi. 'Lidere sadâkat' hissi, bu bakımdan, DSP'nin ve DSPliler'in aleyhine bir rol oynadı. Rahatsızlık süresini gerçek anlamda 'partileşmek' için kullanmak yerine, DSPliler, her fâninin başına gelebilecek mukadder âkıbetin Ecevit'in kapısını çalmayacağı nâfile hissine kendilerini kaptırmayı yeğlediler. Bugünkü tepkilerin biçimi, gelişmenin gerçek boyutundan habersiz olamayacaklarına göre, DSPliler, kendilerini, bir ham hayale esir etmişler...

Gelişmelerin birinci derecede etkilediği DSP'deki aymazlığı siyaset arenasının diğer unsurlarında gözlemlemiyoruz; tersine, diğer partilerle sistemin devamında çıkarı olan odaklar, bugünleri gözardı etmeyen senaryolara sahip olduklarını belli ediyorlar. Kimi parti DSP grubunun dağılması üzerine, kimi DSP'nin koalisyonu terk etmesi beklentisine dayanan, kimi de ortaya çıkacak tablonun erken seçimi kaçınılmaz kılacağı hesabını akla getiren senaryolara sahip. DSPlileri infiale sevk eden açıklamaların ardında o senaryolar var... Sistemin diğer odaklarının da, belli ki, "Ecevit-sonrası" planları bulunuyor. Canhıraş feryatlara bakılırsa, bugüne en hazırlıksız yakalanan DSP ve DSP'liler...

Hükümetin büyük ortağı, Meclis'te en fazla sandalyeye sahip bir siyasi partinin daha sorumlu davranması beklenirdi oysa. Ecevit'in nispeten diri zihnine isyan eden vücudu onu 'iş göremez' hale getirdi, bu tamam; ancak zihnin diriliği geçiş döneminin daha mâkul gerçekleşmesine de yarayabilirdi, hâlâ da yarayabilir. Devlet işlerinin ağırlığından uzaklaştığı için rahata kavuşmuş liderin de yönlendirmesiyle, DSP, yeni dönemi az zararla atlatabilme şansına bugün de sahip...

Gerçekleri görmezden gelmenin kimseye yararı yok; gün ortasında gözünü kapatan dünyayı sadece kendisi için karanlık hale getirir. DSPliler, işe, Ecevit ile ilgili gerçeği kabullenerek başlayabilirler...

Bunları yazdım diye bana da kızıp öfkelenebilirler; ancak şu atalar sözünü unutmasınlar: "Keskin sirke küpüne zarar..."


2 Haziran 2002
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED