T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
YÖK'e sahip çıkmak CHP'ye mi kaldı?

Solculuğun üretimsizliğe, verimsizliğe, adaletsizliğe karşı savaşmak olduğunu filan söylerler; faşizme de, goşizme de, oligarşiye de karşıdırlar... İktidara geldiklerinde, halkı devletçi soygun sisteminden ve egemen güçlerin ideolojisinden kurtaracaklardır... Üstelik, kimliklerin tanınması yönünde bir politika izleyeceklerdir... Çünkü farklılıkları "karşıtlık" gibi sunan ve kimlikleri külliyen reddeden "ulus devlet" anlayışı iflas etmiş, globalizmle birlikte toplumun önünde yeni ufuklar açılmıştır...

Hep böyle derler.

Ama (kendi tabirleriyle) "devletçi soygun sistemini" değiştirme fırsatı gelince su koyverirler.

"Malum süreç"te de böyle yapmışlardı.

Genel başkanları "liberalizme göre sosyal demokrasi" tezini rafa kaldırmış, askerin siyasete müdahalesini "sivil tepki" diye pazarlamaya başlamıştı... Eski aristokrat, yeni lumpen "Parti Meclisi" üyesi de "gerçek ve evrensel devrimciliğin irticayla mücadele"den geçtiğini söylemişti.

Peki, kimliklerin tanınması?

Canım "bireyin özgürleştirilmesi"yle kimliklerin tanınması, hele din ve vicdan özgürlüğü arasında "direkt bir bağ" yoktu ki...

Şimdi bunlar "solcu" oluyor.

Eskiden, "Türkiye, 82 anayasasından kurtulmadıkça demokratikleşemez" diyorlardı, Ak Parti anayasa değişikliği teklifiyle gelince bir kez daha su koyverdiler:

AK Parti'nin seçim öncesi "topluma vaadinde" böyle bir şey yokmuş...

Hep şikayetçi oldukları konu değil miydi oysa? "Beşibiryerde anayasası" diye ad takmamışlar mıydı? Daha da ileri gidip "cunta anayasası" yakıştırmasında bulunmamışlar mıydı?

Madem devletçi soygun sisteminden, "statüko"dan, cunta anayasasından kurtulmak istiyordunuz, işte size fırsat.

Hayır...

Recep Tayyip Erdoğan'la yaptıkları televizyon programında böyle bir şey konuşulmamış, acil eylem planında da geçmiyormuş, daha sonraki ikili diyaloglarda da bu mesele gündeme gelmemiş, nerden çıkıyormuş bu anayasa değişikliği lafları...

Aynı şekilde, YÖK'e de karşıydılar.

CHP iktidarında üniversiteleri özerk eğitim kurumları haline getireceklerdi. Bu amaçla, köklü bir "üniversite reformu" düşünüyorlardı. YÖK'ü ortadan kaldıracak, üniversitelere "bilimsel ve yönetsel özerklik" kazandıracaklardı...

Örneğin, şu tür demeçler veriyorlardı (CHP Genel Sekreter Yardımcısı'nın demeci):

"YÖK Yasası'nın ne kadar antidemokratik bir yasa olduğunun tartışılmasına fırsat verdikleri için tüm YÖK yöneticilerini kutlamak gerekir. Onlar sayesindedir ki sağır sultan bile YÖK'ün marifetlerinden haberdar olmuştur. Bilimsel, idari, mali açıdan özerk üniversiteleri yaratabilmek için YÖK'ü masaya yatırma zamanı çoktan gelmiş, hatta geçmektedir. Ama hepsinden önce YÖK Başkanı Kemal Gürüz derhal görevinden istifa etmelidir; çünkü bugüne kadar yaptığı en doğru iş bu olacaktır..."

Dün bunları söylüyorlardı.

Bugün, üniversitelere "bilimsel ve yönetsel özerklik" kazandırmak isteyen hükümete karşı YÖK'ün yanında yer alıyorlar.

YÖK'ü savunmak CHP'ye mi kaldı?

Bu ne yaman çelişki Sayın Baykal?

Demek ki CHP halkın değil, demokrasiyi "devlet düşmanlığı" olarak algılayan "bürokrat totaliterliğin" partisi...


31 Aralık 2002
Salı
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED