T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

P O L İ T İ K A
'2003'ü aşmayalım'

Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın, "AB için 2005'te tarih verelim" önerisini "uygun bulmadıklarını", son lobi çalışmalarında Chirac, Schröder ve Rasmussen'e baskı yapacağını söyledi.

AK Parti lideri Tayyip Erdoğan, Chirac-Rasmussen görüşmesi sonrasında Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakereleri için telaffuz edilen 2005 tarihini "uygun bulmadıklarını", önümüzdeki günlerde Alman, Fransız ve dönem başkanı Danimarka ile yapacağı görüşmelerde bu konuyu tekrar konuşmaları gerektiğini söyledi. AK Parti'deki bayramlaşma töreni için Ankara'ya giden Erdoğan, gazetecilerin, AB'nin "2005'te tarih verelim" önerisiyle ilgili sorularını cevaplarken, "Bunlar kesinleşmiş şeyler değil. Son birkaç gün içinde yapılacak olan görüşmelerle çok daha olumlu ve lehte bir şekilde gelişebilir. Bunlar bir tasarıdır diye düşünüyorum. Bunları uygun tarih olarak görmüyoruz. Uygun görmediğimizi de gerek dönem başkanına, gerekse diğer başbakanlara ileteceğiz. 2003'ün aşılmamasını isteyeceğiz. Bardağın dolu tarafına da bakalım. Chirac ile Schröder görüşmesi olumlu istikamette. Her ne kadar bizim istediğimiz gibi bir şey görünmüyorsa da... Pazartesi günü Rasmussen ile görüşeceğim. Ondan sonra diğer üyelerle de görüşeceğim. Sonra bu iş çok daha net olacak. Son ana kadar her şey olabilir. Müzakere tarihinin verilmesindeki oynamalar bizim için yine olumludur. Ama şartlı tarihi kabullenmek mümkün değil" dedi.

Erdoğan, "Kopenhag zirvesine eşinizi götürecek misiniz" sorusuna ise "Hayır, zaten günübirlik bir gidiş-geliş. Böyle bir şey düşünmüyorum" cevabını verdi.

AB'nin gündemine oturduk

Erdoğan, önceki akşam CNN Türk'te önceki gün canlı yayımlanan "Soru-Cevap" programında da vatandaşların sorularını cevapladı. AB üyesi ülkelerin başbakanları, devlet başkanları ve meclis başkanlarını ziyaret ettiklerini hatırlatan Erdoğan, "15 gün içinde Avrupa'ya, Türkiye'nin dış politikadaki gücünü ispat ettik. Dört bir yandan markaj başlattık. Türkiye, sadece Avrupa'nın değil, dünyanın gündemine oturdu" diye konuştu. AB konusunda lobi faaliyetlerini sürdüreceğini ve müzakere tarihi isteyeceğini bildiren Erdoğan, "40 yıldır bu işi takip eden Türkiye'yi eğer farklı ifadelerle oyalıyorsanız, bu sınavı siz başarıyla verememiş olacaksınız. Tarih de sizi affetmez. Doğrusu, onlar da bunun endişesini taşıyorlar. Hâlâ çifte standart uygulamak, akla başka soruları getirir. İnanıyorum, bunu onlar da düşünecektir" dedi.

Biz her şeyi yapıyoruz

Erdoğan, Chirac-Rasmussen görüşmesi sonrasında Chirac'ın "2004 Aralık ayına kadar Türkiye'nin Kopenhag kriterleriyle ilgili koşulları yerine getirmesini bekleyecekleri, bu kriterleri yerine getirmesi halinde tam üyelik müzakerelerinin 2005 Temmuz ayında başlamasına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti: "Gerek Alman, gerek Fransız, gerekse dönem başkanı olmak üzere hepsiyle bunu tekrar konuşmamız lazım. Olmaz böyle şey. Son 19 ayda 48 madde değiştirdik ve şimdi 31 madde değiştiriyoruz. 12 Aralık'a yetişmezse bile Meclis'e girdi. Bu ne demektir? Arkadaşlarımız gece gündüz çalışacaklar. Bayram ertesi bu maddelerin tamamı geçecek ve yetişecek. Muhalefetle de bir sıkıntımız yok."

Türkiye standardı yükseltecek

Son ana kadar mücadele vereceklerini belirten Erdoğan, "Türkiye son kararını vermiştir ve biz bu kararlılığın içindeyiz. AB'ye Türkiye'yi alsalar da, almasalar da bir defa biz Kopenhag kriterlerini insanımızın yaşam standardını yükseltmek için yapıyoruz. Bizim asıl hedefimiz bu. Bizi almadıkları zaman biz durmayacağız" şeklinde konuştu.

AB'nin stratejik kazançları

Türkiye'nin Kopenhag zirvesinde müzakere tarihi alacağına inandığını belirten Erdoğan, "Bu tarih ile de AB, o beklenen gücüne erişir" dedi ve şöyle devam etti: "Burada AB'nin ve Türkiye'nin stratejik kazanımları var. Medeniyetler arası çatışmayı kaldıracak, medeniyetler arası uzlaşmanın köprüsü Türkiye olacak. Yani İslam âleminin AB'ye bakışı olumlu yönde gelişecek. İslam kültürü ile demokrasinin nasıl bir arada yaşadığını göstermesi bakımından Türkiye bir model olarak çıkmış olacak."

Erdoğan, ikinci reform paketinde CHP'nin görüşünün alınacağını da söyledi.

Erdoğan, dün akşam saatlerinde Ankara'dan İstanbul'a döndü. Atatürk Havalinanı'nda bir gazetecinin "Yolsuzluklar ne zaman açıklanacak" sorusuna "Biraz sabırlı olun" karşılığını veren Erdoğan, Anayasa'nın 76. maddesinde yapılacak değişiklikle ilgili olarak komisyonların bayramdan sonra çalışacaklarını da kaydetti.

Kıskananlar 'çatlamasın'

AK Parti lideri Erdoğan, bayramın ikinci günü AK Parti Genel Merkezi'nde partililerle bayramlaştı. Partililerin "Kıskananlar çatlasın" sloganı üzerine, "Çatlamasınlar, onlar da bize lazım olur" diyen Erdoğan'ın konuşması partililerin "Devletin başına Tayyip gelecek" sloganlarıyla sık sık kesildi. Erdoğan, bazı kesimlerin Avrupa ve ABD'ye "hangi sıfatla gittiğini" sorduklarını kaydederek, "Bizi hangi sıfatla karşılıyorsa, biz o sıfatla gidiyoruz" dedi. Demokraside halkın saygı ve itibar duyduğu kimselere kendilerinin de saygı ve sevgi duyduğunu ifade eden Erdoğan, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet saygı duyuyor, itibar gösteriyorsa olay bitmiştir" diye konuştu.

'GÜL İLE HİÇBİR SORUNUMUZ OLMAZ'

"Siirt'te seçimin iptal edilmesi üzerine size Başbakanlık yolu açılacak mı? Aday olacak mısınız?" şeklindeki bir soru üzerine, gerekçeli kararla nasıl bir tavır takınacaklarını belirleyeceklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Benim aday olabilmem için, öncelikle önümdeki yasağın kalkması lazım. Ayrıca 3 Kasım'da aday olan arkadaşların istifa etmesi lazım. Şu andaki gelişmeler bu istikamette devam ediyor. Milletvekili arkadaşlarım 'her şeye hazırız' diyorlar. Bu da çok anlamlı. Bundan sonra sanıyorum, sadece bazı yasal düzenlemeler gerekiyor." Erdoğan, "Milletvekili seçildiğiniz takdirde Abdullah Gül ile aranızda bir Başbakanlık krizi yaşanır mı?" sorusu üzerine de, şu ana kadar aralarında kriz yaşanmadığını, bundan sonra da yaşanmayacağını söyledi.

Kıbrıs'ta Karpaz ve Güzelyurt verilmez

Kıbrıs'ta "eşit, egemen iki kurucu devlete dayalı bir ortaklık devletini" savunduklarını bildiren Erdoğan, bazı "olmazsa olmaz"lar olduğunu belirterek, "Bunlardan bir tanesi Karpaz'dır. Diğeri Güzelyurt. Burası Kuzey Kıbrıs'ın tek su bölgesi. Buraları verdin mi bitti. Harita üzerinde oynamalar yapılabilir" dedi.

Irak'ta bir bedel daha ödeyemeyiz

Irak'ta şu anda BM denetçilerinin çalıştığını, olaya dini açıdan değil, uluslararası hukuk açısından baktıklarını belirten Erdoğan, sorunun barış içinde çözülmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin BM'nin vereceği kararı beklediğini belirten Erdoğan, Körfez Savaşı sonrasında olduğu gibi Türkiye'nin yeni bir bedel ödemeye hazır olmadığını bildirdi.

Üç bakanımız, işkencenin üzerine gidecek

İşkencenin ne zaman biteceğinin sorulması üzerine Erdoğan, "Bu otomatik değil, insanın uygulamadaki tavrıdır. Bunları şu tarihte sildim diyemezsiniz. Ama İçişleri Bakanımız, İnsan Haklarından Sorumlu Bakanımız, Adalet Bakanımız bu işin üzerine bütün güçleriyle gidecekler. Parti olarak da takipçisi olacağız" dedi.

Dokunulmazlık, yargı bağımsızlığı ile ilgili

Dokunulmazlıklarla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, bazı milletvekili arkadaşları hakkında açılan davaların, bu kişilerin suçlu oldukları anlamına gelmediğini belirterek, davaların Danıştay'da iptal edildiğini söyledi. Türkiye'de yargı bağımsızlığı olduğuna inanmadığını belirten Erdoğan, bunun mağdurlarından birinin de kendisi olduğunu bildirdi.

Başörtüsü sorunu uzlaşmayla çözülecek

"Başörtülü İmam-Hatip öğrencilerinin ne zaman derslere gireceği" yönündeki soru üzerine Erdoğan, ülkenin bir numaralı meselesinin ekonomi olduğunu belirterek, "Ben 'başörtüsü meselesi, bu ülkenin meselesi değildir' demiyorum. Toplumsal mutabakatla bu işi çözeceğiz" dedi.

Bedelli askerlikte söz hakkı Genelkurmay'ın

Bedelli askerlik konusuna ilişkin soru üzerine de Erdoğan, bu konuda Genelkurmay Başkanlığı'nın birinci derecede söz sahibi olduğunu belirterek, bir tavsiye gelmesi durumunda, hükümetin bu konuda karar alabileceğini kaydetti.

Duble yol için ilk güzergahlar belirlendi

Erdoğan, ilk etapta, Ankara-Eskişehir ve Pozantı, Aydın-Denizli, Bursa-Balıkesir, Manisa-Akhisar arasındaki yoğun trafik olan yolları çift yol yapacaklarını bildirdi. Erdoğan, bu projenin ilk temel atma törenini de yakında yapacaklarını kaydetti.

 
Aynı heyecanı yarın duyamayız
Başbakan Abdullah Gül, "Türkiye'nin AB'ye üyeliği sürüncemede bırakılırsa, AB'ye duyduğumuz bu heyecanı yarın duymamız mümkün değildir" diyerek AB üyesi ülkelerin liderlerine uyarı gönderdi.
Baykal pakete itiraz etti
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti'nin getirdiği üç Anayasa değişikliği önerisinden ikisine yönelik olarak bazı rezervleri bulunduğunu bildirdi.
The Guardian: Biz ayrılamayız
Avrupa basını Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyen yayınlar yapıyor. The Guardian, "Türkiye ve Avrupa ayrılamaz" derken, The Economist de, Türkiye'nin Avrupa'ya ait bir ülke olduğunu belirtti.
Siyasete 'bayram' geldi
Ramazan Bayramı'nın ikinci günü, siyasi partilerin karşılıklı ziyaretleriyle geçti. Parti genel merkezlerinde yapılan ziyaretlerde zaman zaman 'geleneksel siyaset'in ağırlığı da hissedildi.
Şener: Almanya ve Fransa da yumuşadı
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Türkiye'nin AB üyeliğine olumlu yaklaşmayan Almanya ve Fransa'nın da "Türkiye'ye müzakere tarihi vermeyi" telaffuz etmiş olmasının önemli olduğuna dikkat çekti. Sivas Belediye Başkanı Osman Seçilmiş'i ziyareti sırasında gazetecilerin sorularını cevaplayan Şener, "Genel Başkanımız Erdoğan'ın AB konusunda sürdürdüğü lobi çalışması cumhuriyet tarihimiz boyuncu veya 1950'lerden beri sürdürülen en büyük lobi faaliyetidir. Türkiye'nin AB üyeliği konusunda çok katı ve tutuk takınan ülkeler vardı. Bu ülkelerle yapılan görüşmelerde mesafe alınmıştır. Bu direnç kırılmıştır. Türkiye'nin AB üyeliğine olumlu yaklaşılmaktadır. Türkiye'nin AB üyeliği konusunda en yakın durmayan iki ülkeden biri Almanya, diğeri de Fransa'ydı. Almanya ve Fransa'nın bile artık, Türkiye'ye müzakere tarihi vermeyi telaffuz etmiş olmaları önemlidir" dedi.
'Kriterlere uyalım, yine de almasınlar'
Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, "AB siyasi kriterlerini yakaladıktan sonra AB'ye girmişiz girmemişiz önemli değil" dedi. Bursa E Tipi Kapalı ve Yarıaçık Cezaevi ile Özel Tip Cezaevi'ni ziyaret eden Yalçınbayır, "Türkiye, AB'ye siyasi kriterler itibariyle hazırdır. AB'nin müzakere tarihi verip vermemesi bizim ilerlediğimiz yolu engellemeyecektir. Bu yol çağdaşlaşma, demokrasi ve özgürlükleri en yukarıya çıkarma yoludur. Biz bu kriterleri yakaladıktan sonra AB'ye girmişiz girmemişiz önemli değil" dedi. Ekonomik kriterlerle özgürlük ve demokrasinin ilişkisine de değinen Yalçınbayır, "2160 dolarlık temel hak ve özgürlükleri, adaleti, demokrasiyi istemiyoruz. Seyahat etme özgürlüğünüz vardır ama paranız yoksa; sağlıklı yaşam hakkınız vardır ama devlet sağlığa ayırdığı parayı fevkalade düşük tutmuşsa hakkınıza ulaşamazsınız" diye konuştu. Yalçınbayır, Adalet Bakanlığı'nın bütçesinin yüzde 100 oranında artırılacağını da kaydetti.
Yazıcıoğlu: AB serap sunuyor
BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, "2005'te bize tarih için tarih verecekler. Bu bir seraptır" dedi. Partisinin İstanbul İl Merkezi'nde partililerle bayramlaşan Yazıcıoğlu, "2005'te bize tarih için tarih verecekler. Bu bir seraptır, ne olduğu belli olmayan bir yoldur. Bu yolu açmak için siyasilerimiz mücadele etmeli" dedi. Yazıcıoğlu, Özellikle Türk dünyası, Kafkasya ve Ortadoğu ile yakından ilgilenilmesi gerektiğini bildirdi.
Şen: 2005 tarihi kabul edilemez
Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Faruk Şen, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in, Türkiye'nin AB üyeliği müzakerelerine başlanmasıyla ilgili olarak belirledikleri 2005 yılının kabul edilebilir olmadığını söyledi. Şen, "TBMM, bu yasal düzenlemelerle görevini yerine getirmiştir. Türkiye ile üyelik müzakerelerine en erken 2003 yılının Kasım ayında, en geç de 2004 yılının Nisan ayında başlanmalıdır" dedi.
'Almanya'daki Türkler'e darbe'
Alman Federal Meclisi Hür Demokrat Parti Milletvekili Markus Löning, Türkiye'ye AB için perspektif verilmemesinin, Almanya'da yaşayan Türkler'e darbe anlamına geleceğini belirtti. Löning, yaptığı yazılı açıklamada, AB'nin "Hıristiyan kulübü" olmadığını vurguladı. Almanya'da 2 milyon 100 bin Türk'ün yaşadığına dikkat çeken Löning, Kopenhag'daki olumlu bir kararın Almanya'da yaşayan Türkler'in uyumunu hızlandıracağını da kaydetti.
7 Aralık 2002
Cumartesi
 
Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED