|
|
Meclis'in yolu basından geçer
Şu sıralar, ortalıkta o kadar çok milletvekili olmak isteyen var ki...
Memlekete hizmet aşkıyla yanıp tutuşan bu arkadaşların fazlalığı kadar, çeşitliliği de dikkat çekiyor.
Öğretim üyesi, tüccar, gazeteci, bürokrat, emekli işçi ve memur, sanatçı, belediye başkanı...
Hepsinin heyecanı aynı.
Seçim yaklaştıkça, kimilerinin heyecanı telaşa dönüşme yolunda.
Listelerin kesinleştiği günlerde telaş da az gelir, görürsünüz.
Yavaştan panik başlar.
Listeye giremeyenlerdeyse küskünlük!
Dahası kahır!
Bu seçimde acı bir tecrübe yaşamak istemeyenlerin, her dönem olduğu gibi, basından destek almaları gerekiyor.
Parti teşkilatlarında yetişip yükselerek sıra bekleyenlerin ve buna mukabil kendisini dışarıda pişirip olgunlaştıranların da desteğe ihtiyacı var.
Biz de destek vermekten geri durmayız elbet.
Vatan millet aşkına, elimizden geleni esirgeyecek değiliz.
Maksat hizmet olsun.
Ülkemiz gelişsin, güzelleşsin. Güllük gülistanlık olsun. ("Gülistan" demek yeterliyken, bu "lık" da nereden icabeder bilmem!)
Muasır medeniyet seviyesine erelim.
O çorbada bizim de tuzumuz bulunacaksa, tabii ki bundan mutluluk duyar, iftihar ederiz.
Ancak...
Bakın burada da bir "ancak" çıktı karşımıza.
Milletvekili olmak isteyenlerin çokluğu dolayısıyla, en azından bir sıralama yapmak ve tercih hakkımızı kullanmak durumundayız.
İşbu sebepler yüzünden, bizlerden destek bekleyenlerin, sekreterimiz Emeti Hanım'a, Betül Hanım'a veya Mehtap Hanım'a isimlerini yazdırmaları gerekmektedir. Saygıyla duyurulur.
KIZ İSTEME
Kızının bir delikanlıyla konuştuğunu ve durumdan annesinin de haberdar olduğunu öğrenince, adamın tepesi atar.
Alır kızını karşısına, "Anlat bakalım!" der.
Kız mahçup...
Önce "kem küm" der, sonra "demirdöküm".
Bakar ki komşular olayı bütün tafsilatıyla aktarmışlar; kurtuluş yok, anlatır.
"Böyleyken böyle..."
"Ne diyorsun? Yani bu çocuk ciddi mi?"
"Evet."
"İyi. Tamam öyleyse. Söyle, şu gün gelip istesinler adam gibi."
Delikanlı çiçek yaptırır, çikolatasını hazırlatır, bir akşam vakti ailesiyle beraber kapıyı çalarlar.
Kız babasının verdiği cevabı öğrenmek ister misiniz?
"Düşünelim."
ELEŞTİRİYE TAHAMMÜLÜM YOKTUR
Okur milleti durup dururken mesaj göndermez, mektup yazmaz. Yazıyorsa, bir bildiği var demektir.
Ya eleştirecektir, ya övecektir. Ya akıl verecektir, ya da bir şey danışacaktır.
Akıl verse iyi. Çünkü akıl akıldan üstündür. Bir şey danışacaksa, ona da eyvallah. Bildiğimiz kadarıyla cevaplamaya çalışırız.
Övgüye gelince, zaten peşin kabulümüzdür. Hani insanız ya, pohpohlanmak hoş gelir.
Ama bazen övgülerin arkasından hiç ummadık bir talep de çıkabilir.
Neyse, ona da muhteviyatına göre bir tavır geliştirmesini biliriz.
Amma... Eleştiriye gelince, işte orada durmak lazım.
Açık seçik belirteyim ki eleştiriye tahammülüm yoktur. Vardır deyip de yalana meyletmeyelim.
İsmi rumuzunda gizli ve Tarkan hayranı olduğunu tahmin ettiğim bir okur şu eleştiriyi göndermiş:
"Mehmet bey merhaba , nasılsınız. İtiraf etmeliyim ki espirileriniz çok bayat.. 'Tarkan'la tanışmaya hazırmısınız' diyor sende 'hayır' diyorsun daha güzel espiriler bulabilirsin ve ayrıca kişisel isteklerini gözler önüne sunamazsın..."
(İmlası orijinal.)
Siz olun da tahammül gösterin.
Benim aziz kardeşim, burası kişisel isteklerimin yeridir. Beğenmiyorsan başka köşeye.
KAPI
DSP'nin yeni prensi Emrehan Halıcı, Kemal Derviş'e kapıyı gösterdi. Derviş, kapıyı kendi başına göremiyor muydu?
GÜNÜN SÖZÜ
Bir işe girişmek için iyi bir gerekçemiz yoksa, ona başlamamak için iyi bir sebebimiz var demektir.
Skot
mseker@yenisafak.com
|
|
|
MEHMET ŞEKER
|
|