T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Avşar kızından bile bile lades

Hülya Avşar'ın geçen yıl vefat eden kayınpederi için evvelki gün okutulan mevlide katılması da başlıbaşına bir olay oldu.

Basın üç gündür ondan bahsediyor; gazetelerin renkli sayfalarında, değişik cephelerden çekilmiş fotoğrafları yayımlanıyor.

Avşar kızı, en uzun eteğini giydiğini söylüyor ama fotoğrafların hepsi de magazincilerin deyimiyle 'frikik'.

Başındaysa örtü var.

Yani altı Kaval, üstü Şişhane.

O örtüyle dizlerini örtse, muhabirlere malzeme çıkmayacak.

Ya da en azından daha ucuz malzeme çıkacak.

"Cami dışında başını örttü, içinde dizlerini..." gibisinden.

*

Hani bir fıkra vardır...

Aşırı sıcaktan bunalan adamın biri, kimsenin olmadığı bir kıyıda bütün elbiselerini çıkarıp denize girer.

Serinledikten sonra çıkar bakar ki elbiseleri çalınmış.

Üzerine giyecek hiç bir şey yok.

Köyüne dönmek için havanın kararmasını bekler.

Akşam olunca iki eliyle ön tarafını kapatmaya çalışarak evine doğru hızla yürümeye başlar.

Yolda rastladığı bir çocuk, "Amca" der, "Yanlış yapıyorsun. Eğer gerçekten tanınmak istemiyorsan, ellerinle yüzünü kapatman gerekir."

Avşar kızınınki de buna benzer bir durum.

Ancak bir de gündemde kalmak diye bir şey var.

Yirmi sene boyunca kendinden söz ettirmek için, kimi zaman bile isteye firikik gerekir, bile isteye penaltı...

Ya da daha net ifadeyle bile bile lades...

İlkel kabilelerin belli dönemlerde tanrıları bildikleri totemlerine kurbanlar sunmaları gibi.

Aksi takdirde magazin basını unutur ve unutturur.

*

Hülya Avşar konumundakiler, kendilerine göre "giyim tarzı böyle olduğu için", bize göreyse büyük ihtimal gündemden düşmemek için, bıraksan camiyle kiliseye de bikiniyle girebilir.

Ama herşeyin bir sınırı var.

Ve bu sınıra yabancı turistler bile uymaya çalışıyor.

Malum ki hepimizi tutan birşeyler var.

Çünkü toplum, kurallarıyla var.

Bıraksalar, ben de alıp başımı giderim muhtemelen denizden yeni çıkmış ağların kokusuyla.

Ne kokudur o!

Biraz yosun kokar, biraz balık...

Bilen bilir, en çok da mavi kokar.

Deli mavi.

GALATI MEŞHUR

Bir yanlışın daha yaygınlaşıp yerleşmesine şahit oluyoruz.
Bebek'te ceset parçaları bulunmuş, "seri katil" şüphesi doğmuş.
Seri cinayet olur ama seri katil olmaz diye direnenler azınlıkta kaldı.
Şu sıralar, seri cinayet işleyenlere seri katil diyorlar.

ŞARKI ARASI

İnternet dergiciliğinin tescilli öncülerinden Dergibi'nin editörü Melih Bayram Dede için seçtiğimiz şarkıyı dinliyoruz şimdi de...

"Bir münasip zamanda
Mesela saat onda
Buluşalım Kordon'da
Der gibi geldi bana..."

1 Ağustos

Temmuz boyunca ötmeseydi Ağustos böcekleri,
belki de gelmezdi bu Ağustos.

FORMULA-1'E BİR FORMÜL BULUNUR ELBET.

TANIŞMA

Reklamda soruyorlar:
- Niyork'ta Tarkan'la tanışmaya hazır mısınız?
Cevap:
Değiliz.

PRENS

Suudi Prens,
susuzluktan öldü.
Paraguay'ın
prensi var mı?

YÖK'ÜN DİKKATİNE

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün "Fakülte"ye dönüştürülmesi için gerekli işlemlerin yapılmasını...


1 Ağustos 2002
Perşembe
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED