T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

H A Y A T

Çocuk erişkin kopyası değil

Yaşadığımız bilim ve teknoloji çağında, gelişmeler başdöndürücü bir hızla devam ediyor. Bu çerçevede tıp bilimi de sürekli gelişiyor, teşhis ve tedavide yeni metodlar bulunuyor. Gelişmeler çerçevesinde değişik branşlar oluşuyor, daha özel çalışma grupları tercih ediliyor. İşte bu branşlardan birisi de "Çocuk Cerrahisi"dir. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı ve Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Söylet ile, çocuk cerrahisi ve gerektirdiği hassasiyetle ilgili olarak görüştük.

Çocuk cerrahisi nedir?

Çocuk, anne karnında her şeyin kendisine hazır sunulduğu bir ortamı doğumla terketmekte ve hayatın gerçekleriyle bir anda karşılaşmaktadır. İşte bu andan itibaren bebek çok hızlı bir değişim dönemi geçirmek durumundadır. Bu bakımdan özellikle hayatın ilk bir ayı daha kritik olmak üzere ilk bir yaş çok önemli bir dönemdir. Fizyolojik ve psikolojik bu hızlı değişim bulûğ çağına kadar devam etmektedir. Bu yönü ile bu değişimin her safhasında çocuğa uygun şekilde yaklaşılmalı ve tanı yöntemleri ile tedavi seçenekleri yine uygun şekilde planlanmalıdır. Bu na bir örnek verecek olursak; şikayetini söylemekten aciz yeni doğan bir bebeği muayene ederken 45 yaşındaki hasta ile aynı davranmamız mümkün değildir. Yine önünde henüz yaşanacak uzun yılları olduğunu düşündüğümüz bir hastada uygulayacağımız cerrahi yöntemle, yaşlı bir hastada tercih edeceğimiz yöntemler değişik olmak zorundadır. Bu farklılıkların doğal bir sonucu olarak "çocuk cerrahisi" ayrı bir uzmanlık alanı kabul edilmiştir.

Çocukla erişkinler arasında ne gibi farklılıklar vardır?

Her ne kadar çocuk dış görünüş olarak erişkine benzese de tıbbi gerçekler bunun tersini, yani çocuğun erişkinin minik bir kopyası olmadığını göstermektedir. Mesela erişkinde tüm vücudun sıvı oranı yüzde 60 iken bu oran yeni doğanda yüzde 75 civarındadır. Aynı şekilde vücut ağırlığına göre vücut yüzeyi çocuklarda daha fazladır. Bu farklılıklar dolayısıyla çocuklar soğuktan daha fazla etkilenmektedirler. Vücudun savunma sistemi olarak da özellikle ilk üç ayda çocuklar dışarıdan gelecek enfeksiyonlara karşı daha duyarlı ve daha güçsüzdürler. İşte bu tür kendine has özelliklerinden dolayı çocuklara özel metod ve ekipman gerekmektedir.

Aynı cerrahın hem çocuk hem de erişkinleri ameliyat etmesinin ne gibi sakıncaları olabilir?

Uzun yıllar çocuklara da erişkinlere de aynı hekimler baktı. Her türlü ameliyatları da genel cerrahi uzmanları yaptı. Ancak zamanla branşlaşmaya gidildi. Bu süreçte çocukla erişkinin farkları ortaya çıktıkça çocuk dahiliyesi ve daha sonra da çocuk cerrahisi uzmanlığı meydana geldi. Çünkü görüldü ki her hafta 20 çocuğu ameliyat eden çocuk cerrahisi uzmanı ile haftada 19 erişkinin yanında 1 çocuk ameliyat eden erişkin cerrahı arasında bir süre sonra korkunç bir tecrübe farkı oluştu. Zaten bebek ve çocukların körpe ve nazik dokularını ameliyat etmek, özel bir maharet ve elbette büyük bir tecrübe gerektirmektedir.

Ülkemizde çocuk cerrahisinin seyri nasıl olmuştur? Bu çerçevede çocuk hastaneleri yeterli mi?

Ülkemizde çocuk cerrahisi son 35 yıldır yani 1965'lerden beri ayrı bir uzmanlık dalı olarak hizmet vermektedir. Bu merkezlerde doktoru, anestezisti, hemşiresi ve personeli ile birlikte çocuğa alışkın bir kadro oluşturulmakta, yine dış ortam dahil çocuğun kendisini en rahat hissedeceği ortamlar sağlanmaya çalışılmaktadır. Zaman geçtikçe bu konudaki merkezlerin ve uzmanların sayısı da artmaktadır. Çocuk hastanesi sayısına gelince; ülkemizde bu konuda ciddi eksiklikler vardır. Birçok büyük ilimiz de dahil olmak üzere çocuk hastanelerinin sayısı son derece yetersizdir. Halbuki anne babalar için de doğru adresler olan bu yerlerde çocukların tüm tanı ve tedavileri, sadece kendilerine ayrılan bir mekanda yapılmaktadır. Çocuk hastanelerinin sayısının artmasını temenni ediyoruz.

Çocuk cerrahisinde ne tür ameliyatlar uygulanıyor?

Çocuk cerrahisinde genel olarak baş, boyun, göğüs kafesi içi, karın içi ve cinsel organlarla ilgili doğumsal veya sonradan ortaya çıkan anormallikler ameliyat edilir. Yine çeşitli kazalarda yaralanan çocukların tedavisi de çocuk cerrahisinin ilgi alanına girer. Çocuk cerrahisinin içinde çocuk ürolojisi, çocuk mide-bağırsak cerrahisi, çocuk karaciğer ve safra yolları cerrahisi, çocuk tümör cerrahisi, çocuk göğüs cerrahisi, çocuk endoskopisi gibi alt branşlar oluşmaya başlamıştır. En sık yapılan birkaç ameliyat ise kasık fıtığı, inmemiş testis, sünnet ve hipospadyas (yarım sünnetli çocukların rahatsızlığı) ameliyatlarıdır. Bu çerçevede çocuk cerrahisi merkezlerinde birçok ailenin korktuğu anestezi işlemi de güvenle yapılmaktadır. Çünkü, sürekli bebek ve çocuklara anestezi (narkoz) veren uzmanlar, çocuk cerrahisinin eskiye oranla daha problemsiz ve güvenli olmasına büyük katkı sağlamaktadırlar.

PROF. DR. YUNUS SÖYLET KİMDİR?

Prof. Dr. Yunus Söylet, 1956 yılında İstanbul'da doğdu. 1974'te İstanbul Lisesi'ni, 1980'de de Çapa Tıp Fakültesi'ni bitirdi. 1980'den itibaren Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde önce Genel Cerrahi, sonra Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde çalışarak 1986 yılında çocuk cerrahisi uzmanı oldu. 1990 yılında doçent ve 1996 yılında yine Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı'nda profesör oldu. Prof. Söylet, 1994 yılından beri, aynı kliniğin kurucularından olduğu Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı'nda çalışmalarını bu yönde yoğunlaştırdı. Uzman olduktan sonra kısa ve uzun sürelerle İsviçre, Almanya, İngiltere, İsveç ve ABD'de özellikle çocuk ürolojisi konusunda çalıştı.

 
Doğal vitamin kullanın!
Araştırmalar, hiçbir vitamin tabletinin, taze sebze ve meyvenin yerini tutamayacağını gösteriyor. Taze meyve ve sebze her derde deva.
İlaç Kurumu kuruluyor
İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü'nün yerine, Batı standartlarına uygun "Türkiye İlaç Kurumu" kuruluyor.
KALP KAPAĞI TAMİRCİSİ PROFESÖR
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Telli, yapay kalp kapağı takmak yerine, mevcut kapağı tamir etmenin hasta açısından daha avantajlı olduğunu bildirdi. İzmir'de hasta kalp kapağını işlevsel hale getirerek, hastaları yeniden sağlığına kavuşturan, bu nedenle de "kalp kapağı tamircisi" olarak anılır hale gelen Prof. Telli, Türkiye'de boğaz enfeksiyonlarının yol açtığı romatizmal kökenli kalp kapağı rahatsızlıklarının oldukça yaygın görüldüğüne, bu tür hastaların sayısının hatırı sayılır oranda arttığına işaret etti.
Cerrahi müdahale şart İkinci garupta ise yaşlılarda görülen damar sertliğine bağlı olarak gelişen kalp kapağı rahatsızlıkları olduğunu anlatan Telli, Batılı ülkelerde ise bu grup hastaların ön planda olduğunu bildirdi. Telli, doğuştan varolan kalp kapağı rahatsızlıklarının ise her ülkede aynı oranda görüldüğünü bildirdi. Kapak hastalıklarının mutlaka cerrahi tedavi gerektirdiğini ifade eden Telli, "Bu tedavi gerçekleşmezse, sıkıntı ve nefes darlığı çeken hasta, yatağa bağlı kalıyor, acı çekerek, ölüme kadar gidebiliyor" dedi.

Çocuğun kâbus görmesi normal
Çocukların erişkin yaşa kadar uykularında sık sık kâbus görmelerinin normal olduğu, bu çocuklara ilaç tedavisi uygulanmaması gerektiği belirtildi. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Uyku Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Murat Aksu, anne-babaların çocukları ile ilgili en fazla şikayet ettikleri konulardan birinin, çok sık kabus görmeleri olduğunu kaydetti. Doç. Dr. Aksu, kabusların uykuda motor aktivitenin devreye girmesiyle ortaya çıktığını, çocukların beyinlerindeki sinir kılıflarının olgunluğunu tamamlayamadığı için büyüklere oranla daha fazla kâbus gördüklerini bildirdi. Doç. Dr. Aksu, "Çocukların büyük bölümü gece korkuyla uyanıp, panik halinde anne-babasının yanına gelir ve çığlık atarlar. Hatta halüsinasyon görenler bile olur. Ama bir süre sonra uykuya tekrar dalarlar. Bunu sorun yapmak anlamsızdır" dedi. Çocukların erişkin yaşa kadar çok sık kâbus görmelerinin normal olduğunu ifade eden Doç. Dr. Aksu, "Hastanemize gelen bazı anne-babalar ilaç tedavisi ile çocuklarının kabusuna son vermek istiyorlar. Kâbus gören çocuğa yaşa bağlı bir sorun yaşadığı ve zaten geçeceği için ilaç vermek gereksiz. İlaç tedavisi ancak, kâbuslar haftanın yarısından fazla olur ve uyku kalitesini bozduğu için çocuğu rahatsız ederse gerekli olabilir" diye konuştu.
19 Aralık 2001
Çarşamba
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED