![]() |
![]() |
![]() |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
Ebrularında güller açıyor
İstanbul Küçükayasofya'da açtığı ebrueviyle eski bir geleneği yeniden canlandıran Yılmaz Eneş, herkesin ebru yapmayı öğrenebileceğini ancak çok az kişinin ebrucu olabileceğini söylüyor.
Geçtiğimiz yüzyılın başlarında imparatorluk şehri İstanbul'unda, ebru sanatı başlı başına bir geçim kaynağıydı. Henüz doğal güzelliğinden ödün vermemiş olan İstanbul'un, Sahaflar Çarşısı'nda toplanan ebrucuları, kentin içinde adeta ebruculardan oluşan 'sanatkarlar derebeyliği' kurmuşlardı. Bu derebeyliğin asil üyeleri emsali görülmemiş bir çalışkanlıkla, bütün vakitlerini gönülden gelen bir aşkla meşk etikleri ebruya ayırırlardı. 19. yüzyılın ilk başlarında ebruculuk sanat dalı olmanın ötesinde, yüzlerce çalışanın karnını doyuran ekmek kapısı niteliğindeyken, aynı yüzyılın ortalarında sonbaharda sarıya boyanan ağaçlar misali ebru sanatı da dal dal yaprak dökmeye başladı. Ebruyu meşkedenler olmayınca haliyle bu sanata ilgi gösteren sanatseverlerin sayısı da hızla azaldı. Ancak son yıllarda Hikmet Barutçugil, Fuad Başar, Peyami Gürel, Ali Toy gibi sanatçılarla silkinen ebru sanatı, yeniden filizlenmeye başladı. Ebru sanatına gönül veren ve ebruda kendi üslubunu oturtmayı başaran genç sanatçılardan Yılmaz Eneş gibi, yüreği ebru aşkıyla yanan yeni yetenekler, bu sanatın geleceğinden ümitvar olmamızı sağlıyor. Eneş'i, Küçükayasofya'daki mütevazı ama güzelliklerini tüm dünyaya saçabilecek kadar zengin atölyesinde ziyaret ettik. Ebruyu turistler kurtarıyor Ebruyla ilk olarak 1974 yılında tanıştığını söyleyen Yılmaz Eneş, 1991 yılında Hikmet Barutçugil'in IRCICA'daki sergisini gezdiğinde, ebru sanatına olan ilgisi daha da artmış. 1994 yılında Caferağa Medresesi'nde Fuad Başar'ın yetiştirdiği ebruculardan biri olan Tülay Taslacıoğlu'ndan ebru dersleri alarak, profesyonel anlamda ebru sanatıyla ilgilenmeye başlamış. Daha sonra bir yıldan uzun bir süre ünlü hat ve ebru sanatçısı Ali Toy'un yanında çalışmış. 1999 yılına gelindiğindeyse Eneş, 10. Devlet Türk Süsleme Sanatları Ebru Yarışması'nda 'Başarı Ödülü'nü kazanarak ebrudaki yetkinliğini kanıtlayacak kadar mesafe katetmiş. Sanatçı ebruya olan sadakatini ölümsüzleştirmek için ebru yapabileceği ve ebrularını görücüye çıkarabileceği özerk bir alana ihtiyaç duyunca, daha sonra kendi ebruevini açmış. Nisan 2000'de Küçükayasofya'da galeri-atölye tarzındaki 'Menekşe Ebruevi'ni açarak çok eski bir bir geleneği yeniden canlandıran Eneş, yüz yıl sonra ilk defa İstanbul suriçinde bir ebru atölyesinin açılmasına vesile oldu. Ahmet Yesevi Vakfı'nın yanıbaşında bulunan atölye, turistlerin cazibe merkezi olan Sultanahmet Meydanı'na yakın olması nedeniyle, aynı zamanda turistlerinin en fazla uğradığı ebruevlerinden birisini oluşturuyor. CAZİP FİYATLAR
Sanatın evrensel olduğuna inanan turistler dışında, yeteri derecede yerli alıcıların ebru sanatına ilgi göstermemesi, Türk kültürünün korunmasına özen gösteren Eneş'in en önemli kaygıları arasında bulunuyor. Sanatçı bir çocuk gibi özenle baktığı ebrularını oldukça cazip fiyatlara görücüye çıkartıyor. Kağıt halindeki ebrular 5 milyon TL'den başlarken, çerçeveli ebruların fiyatı 25 ile 50 milyon TL arasında değişiyor.
![]() |
![]()
|
![]() |
![]()
|
![]() |
![]() |