T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Türkiye Arjantin'den daha kötü durumda

En son söyleyeceğimizi en başta söyleyelim: Türkiye ekonomisi yakın gelecekte Arjantin ekonomisinin girdiği bunalımdan daha ağır krizlerle karşılaşacaktır. Krizin zamanı ise İMF tarafından belirlenecektir.

Arjantin ile Türk ekonomisi arasında birçok benzerlik bulunmaktadır.

Ekonomiden sorumlu bakanların geçmişleri ve konumları dahi birbirine çok yakın. Arjantin'de Domingo Cavallo ne ise Türkiye'de Kemal Derviş aynı konumda.

İsterseniz önce Arjantin'in son ekonomik durumuna bir göz atalım.

i) Devletin toplam borç stoku son yıllarda hızla arttı. 1995 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH)'nın % 40'ına tekabül eden borç stoku, 2001 yılında % 57'ye yükseldi.

ii) Hazine % 20'nin üzerinde yüksek reel faizle borçlanıyor.

iii) Faiz ödemeleri yıllık 9.5 milyar dolara ve bütçenin % 20'sine ulaştı.

iv) Anapara ve faiz ödemelerinin toplamının ihracata oranı, % 25.4'ten % 58.2'ye yükseldi.

v) 1991 yılında 1 'Peso'nun değeri 1dolara eşitlendi ve halen bu sabit kur uygulanıyor.

vi) Arjantin ekonomisi 4 yıldır resesyonda.

vii) 2001 yılında vergi gelirleri düştü. Hedeflenen bütçe açığını kapatmak için ek vergiler yürürlüğe konuldu.

viii) 'Peso'nun dolara eşitlenmesi, 'Peso'nun aşırı değerlenmesine neden oldu. Bu durum, Arjantin firmalarının uluslar arası rekabet gücünü zayıflattı ve ihracatı azaltırken ithalatı artırdı.

ix) Son birkaç yıldır hızlı sermaye çıkışı yaşanıyor.

Türkiye'deki göstergelerle karşılaştıralım

i) Arjantin'de toplam borçların GSYİH'ya oranı % 57 iken bu oran Türkiye'de % 150'ye ulaşmıştır. Yani Arjantin'in yaklaşık 3 katı.

ii) Hazine 1992-1999 yılları arasında % 32 reel faizle borçlanmıştır. Bu oran 1998-2000 yılları arasında % 40 seviyesine ulaşmıştır. Türkiye Şubat krizine kadar Arjantin'den daha yüksek oranda reel faizle borçlanmıştır.

iii) Faiz ödemeleri yaklaşık 30 milyar dolara ve bütçenin yarısına ulaşmıştır. Bütçedeki büyüklüğü itibariyle Arjantin'in iki katı, miktar olarak ise 4 katına tekabül etmektedir.

iv) Dış borç anapara ve faiz ödemelerinin toplamı ihracatın % 90'ına yaklaşmıştır. Arjantin'dekinden % 50 daha fazla bir oran söz konusudur.

v) 2001 yılının Şubat ayına kadar TL döviz çıpasına bağlandı, ancak Şubat devalüasyonu ile uygulama ortadan kaldırıldı. Halen Türkiye'de dalgalı kur rejimi uygulanmaktadır. Bu rejim şimdi Arjantin'e önerilmektedir.

Son iki aydan beri TL yeniden aşırı değerlenmeye başlamıştır. Bu politikanın 2002 yılında da sürdürüleceği anlaşılmaktadır.

vi) 2001 yılında vergi gelirlerinde çok ciddi reel düşüşler yaşanıyor. Hükümet bir taraftan bütçede kısıntıya giderken diğer taraftan ek vergileri yürürlüğe koymaktadır.

vii) Devalüasyondan sonra ithalatın hızla daralması ve ihracattaki artış, cari işlemler dengesini rahatlatmıştır. Ancak, son iki aydan beri dövizdeki düşüş ve TL'deki aşırı değerlenme bu olumlu süreci tersine çevirecektir.

viii) Özellikle 2001 yılında hızlı sermaye çıkışı yaşandı. Son 10 ayda 15 milyar doların üzerindeki para yurt dışına çıktı.

Yukarıdaki karşılaştırma, özelikle borç stoku ve faiz ödemelerinde, Türkiye'nin ekonomik şartlarının Arjantin'den çok daha kötü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Arjantin'in iflası

Arjantin ekonomisi iflas etmiştir. Borçlarını döndüremez hale gelmiştir. Memurların maaşlarını dahi ödemekte zorlanmaktadır

Bankacılık sistemi çökmüştür. Mevduat çekişlerine ve sermaye hareketlerine sınırlama getirilmiştir. Faiz oranları % 1.000'lere tırmanmış, çok yoğun devalüasyon baskısı vardır. Bu baskı uzun sürmeyecek ve Arjantin önümüzdeki günlerde yüksek oranlı devalüasyon yapmak zorunda kalacaktır.

İMF, Arjantin'e ek kredi vermeyerek iflas için düğmeye basmıştır.

Bir an, İMF'nin ek krediyi Türkiye'ye değil, Arjantin'e vermiş olduğunu düşünelim. Bugün Arjantin'in düştüğü duruma Türkiye düşecekti. Arjantin'in ekonomik iflası ileri bir tarihe ertelenecekti.

Şimdi Türkiye'nin iflası ileri bir tarihe ertelenmiştir. Bu ertelemeyi 10 milyar dolarlık ek kredi sağlamıştır. Eğer, 10 milyar doların dışında, ilave kredi sağlamadığı taktirde en geç 2002 yılının sonunda, muhtemelen daha erken bir tarihte Kemal Derviş, Domingo Cavallo'nın durumuna düşecektir.

Türkiye ve benzeri ülkeleri iflasın eşiğine sıcak para politikası getirmektedir.

Aşırı değerlenen yerli para, baskı altına alınan ve düşük tutulan kurlar, büyüyen cari işlemler açığı, yüksek reel faiz ve bu yolla yurt dışına ülke kaynaklarının transferi bu politikanın temel karakteristikleri ve sonuçlarıdır.

1995 ve 1996 yıllarında, yılda yaklaşık 100 milyar dolarlık sıcak para Türkiye ve Arjantin gibi gelişen piyasalara girerken 1997 yılından itibaren süreç tersine dönmeye başlamıştır.

2000 yılında 150 milyar dolarlık kısa vadeli spekülatif sermaye bu ülkeleri terketmiş ve geldikleri ülkelere, anavatanlarına dönmüştür.

2001 yılında ise dönecek olan paranın 164 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir.

Bu rakamlar uluslararası soygunun boyutunu çok net olarak ortaya koymaktadır. Bu paraların içinde, Türk vergi mükellefleri tarafından ödenmiş milyarlarca dolar da bulunmaktadır.

Türkiye, Kemal Derviş ve politikalarından kurtulamadığı takdirde Arjantin'den daha beter hale gelecektir. Arjantin örneğinden ders çıkartılmamasının bedelini toplum olarak çok ağır ödeyeceğiz.

Bu bedeli kişisel bazda asgariye indirmek içim tavsiyem dövizinizi muhafaza etmeniz ve mecbur kalmadıkça bozdurmamanız olacaktır.

TL'ye çevireceğiniz döviziniz, iç ve dış borç ödemesi çerçevesinde birilerine ucuz döviz temin etmenin ötesinde başka bir işe yaramayacaktır.

Dövizinizi muhafaza etmeniz, söylenenlerin aksine, ülkemizin de menfaatine olacaktır.


14 Aralık 2001
Cuma
 
NURETTİN CANİKLİ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED