Türkçe'nin eksiği unutulan şiirlerdir!..
Lise eğitimi almış bir Türk'ün 18 bin kelime ile yazıp-konuşabilmesi, hiç olmazsa 300 tane şiir bilmesi falan gerekir ya..
"Müfredat Program"ını özümsemiş bir Türk böyle olmalı..
Gelelim gerçeklere..
-Türkçe'de neden X ve W harfleri yok, diye soranlar oldu..
Şimdi ben de soruyorum..
Biz Türkler neden "şiir"i unutmaya başladık?..
Hatırlıyorum.. Eski günlerde, dostlarla bir araya geldiğimizde şiirler okunurdu.. Babamın evinde, Nurullah Ataç'ın, Yahya Kemal'den Fuzuli'ye uzanan isimlerin şiirlerini ne tür vurgulamalarla okuduğunu hâlâ hatırlıyorum..
Baki Süha'lı geceler de şiir doluydu..
Radyolarda da, Nedret Selçuker'ler, Tarık Gürcan'lar şiir okurlardı ve geniş kitleler bunları tutku ile dinlerdi.
Melih Cevdet'li, Çetin Altan'lı sofralarda, Prevert'ten Nazım'a nice şairin yapıtlarının seslendirildiğini keyifle izlerdi bizim kuşak..
Kaçımız şimdi Necip Fazıl Kısakürek'in (1905-1983), "Beklenen"ini hatırlıyoruz ki?
"Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar
Geçti, istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni
Bırak vehminde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
Şöyle bir belleğimin sayfalarında dolaştım dün.. Bana Türkçe'yi sevdiren dizeleri düşündüm..
Önce "Rabia Hatun"a, yani İsmail Hami Danişmend'e (1899-1967) takıldım..
"Bir kâsedir alev dolu gönlüm, yanâ yanâ
Men ta senin yanında dahi hasretem sana
Yaşlar dökende söndüremez âteşimi sû
Sunsan elinle kânımı içsem kanâ kanâ..."
Okulda Edebiyat derslerinde kimbilir kaç kez okuduğumuz, Ahmet Haşim'in (1884-1933) "Karanfil"ini, arada bir neden tekrarlamayız ki?
"Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil
Rûhum acısından bunu bildi
Düştükçe vurulmuş gibi yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler
Gönlüm ona pervane kesildi.."
Ya Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Misafir"i?
"Bir gece misafirim olsan yeter
Dolar odama lavanta kokusu
Soğur sevincinden sürahide su
Ay pencerede durup durup güler." Şiirsiz Türkçe olmaz ki diye düşünürken, baktım Çetin Altan yine şiire vurmuş işi..
Düz yazıdaki kelimelerin kifayetsiz kaldığını hissetmiş olmalı ki, şiire vurmuş "güncel"i..
İzniyle alıntı yapmak istiyorum..
"Uluslararası şu Af Örgütü,
Karışabilir mi Türk'ün işine
Türk doğmamışların bozuktur sütü
Sakın sokma onu işin içine."
Çetin Altan, başka konuları da şiirleştirmiş..
İşte bir örnek.
"Türk'ün yok ihtiyacı yol gösteren Baylar'a
Çağ mağ bize vız gelir; çağları biz sindirdik
Başkaları gitse de, Ay'lara Uzay'lara
Ay'ları, Yıldız'ları biz bayrağa indirdik
**
Biz kimseye benzemez, kendimize benzeriz
Ataların mı girdi Avrupa Birliği'ne
Bize yan bakanları, biz orada ezeriz
Tükürerek Batı'nın cakalı ibiğine
Evet.. Yukarıda da yazmıştım.. Şiirsiz hayatın tadı olmaz ki..
Peki Yahya Kemal Beyatlı'nın (1884-1958) olmadığı bir Türkçe düşünebilir misiniz?
"Bir Tepeden"siz bir Türkçe, ne kadar yoksullaşırdı..
"Rüya gibi bir akşamı seyretmeye geldim
Çok benzediğin memleketin her tepesinde
Baktım.. Konuşurken daha bir kerre güzeldin
İstanbul'u duydum daha bir kerre sesinde.
Irkın seni iklîmine benzer yaratırken
Kaç fethe koşan tuğlar ufuklarda yarışmış.
Tarihîni aksettirebilsin diye çehren
Kaç fatihin altın kanı mermerle karışmış.."
Diyorum ki ben..
-Şiiri unutmayalım.. Türkçe'nin eksiği harfler değil, unutulan şiirlerdir.
ŞAKA
Tarihî yanılgı!..
Şaron kendisini Bush, İsrail'i de Amerika zennetmeye başladı..
Arafat'ı Usame Bin Ladin'in, Filistin'i de Taliban Afganistan'ının yerine koyuyor..
Bakalım Amerika ve dünya, Şaron'u nereye koyacak?
Ya da, Şaron sonunda onlara nereden vuracak?
ÇETİN ALTAN
"Güncel"in şiirleşmesi olayı!..
Şiirsiz Türkçe olmaz ki diye düşünürken, baktım Çetin Altan yine şiire vurmuş işi..
Düz yazıdaki kelimelerin kifayetsiz kaldığını hissetmiş olmalı ki, şiire vurmuş "güncel"i..
İzniyle alıntı yapmak istiyorum..
"Uluslararası şu Af Örgütü,
Karışabilir mi Türk'ün işine
Türk doğmamışların bozuktur sütü
Sakın sokma onu işin içine."
Çetin Altan, başka konuları da şiirleştirmiş..
İşte bir örnek.
"Türk'ün yok ihtiyacı yol gösteren Baylar'a
Çağ mağ bize vız gelir; çağları biz sindirdik
Başkaları gitse de, Ay'lara Uzay'lara
Ay'ları, Yıldız'ları biz bayrağa indirdik
**
Biz kimseye benzemez, kendimize benzeriz
Ataların mı girdi Avrupa Birliği'ne
Bize yan bakanları, biz orada ezeriz
Tükürerek Batı'nın cakalı ibiğine
Evet.. Yukarıda da yazmıştım.. Şiirsiz hayatın tadı olmaz ki..
mehmetbarlas@attglobal.net
|