Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Tamam, siz kazandınız.. "Değişim" rafa kalktı!.Tamam.. Siz kazandınız.. Haklı değilsiniz.. Ayrıca, hem yurtta, hem dünyada, azınlıktasınız.. Ama Türkiye'de siz kazandınız.. Avrupa Birliği üyeliğimiz, "şimdilik" 10 yıl ertelendi.. Bu durumda "Kürt realitesi"ni veya "Güneydoğu Sorunu"nu, "PKK terörizmi"nden ayırıp ele almaya ve çözüm üretmeye gerek yok.. İstediğiniz gibi yapabilirsiniz.. "Terörizmin siyasallaşması" gibi gerekçelerle, resmi ideolojinin dışında konuşanları susturabilirsiniz.. Parti kapatmak, alışık olmadığınız şey değil.. Ben sizin yerinizde olsam, Kıbrıs'ta veya Ege'de ciddi bir kriz yaratıp, Avrupa'ya daha ağır bir ders veririm.. Hatta, şu IMF'den gelecek "kurtarma fonları"nın tümünü, silah alımına harcarım.. Siz kazandınız.. İstediğinizi yapabilirsiniz.. "Liberal Demokrasi" de "Serbest Rekabet" de, "Hukukun Üstünlüğü" de, "Globalleşme" de, Türkiye'ye göre kavramlar değil.. Aslında siz de, "eski Erbakan" da, Türkiye'nin özel şartlarına daha uygun görüşlere sahipsiniz.. Sizin tümünüzün, yoktur birbirinizden farkınız.. Ne demek Batılı olmak? Türkiye'de bir avuç imtiyazlının Batılı olmasını, elbet kabul edebiliriz.. Ama tüm ülke ve toplum, Batı normları ve standartları içine girerse, bunu nasıl taşıyabiliriz ki? Bu "asker millet", Batı demokrasisinin sivil kalıpları içine nasıl sıkıştırılabilir? Seçilmişler atanmışların önünde yer alırsa, "devlet düzeni" korunabilir mi? "Batı kulübü", sadece Türkiye'yi bölmeyi ve parçalamayı düşünür.. Evet.. Siz böyle düşünüyorsunuz.. Ve siz kazandınız.. Aslında, sizin bu "temizlik operasyonları"na hâlâ nasıl izin verdiğinize de şaşırmak gerekir.. "Şeffaflık", "temizlik" iyi şeyler değil ki.. "Sermaye" de ayıplı olmalı ki, devlete bağımlı kalsın.. "Sabah" gazetesinin bu kadar borcu-harcı olmasaydı, "28 Şubatçılar" bu gazeteyi bu kadar rahat kullanabilirler miydi? Medya, devlet mal ve parasına böylesine bağımlı olmasaydı, manşetler "andıçlar"a göre atılabilir miydi? "Susurluk"un peşi bırakılır mıydı? Siz kazandınız.. Ne yapabiliriz?. Ne Anayasa, ne temel hak ve özgürlükler, ne özgür tartışma ortamı girebilir, sizin kalelerinizin kapısından.. Doğrudur.. YÖK'ün üniversitelerinde, bilimsel bağımsızlık ve eğitim özgürlüğü olmamalıdır.. Bunlar, "yerli malı üniversiteler" için lükstür, tehlikelidir.. Siz kazandınız.. Size göre, sadece din tartışılmalıdır.. Başka hiçbir şey tartışılmamalıdır.. Aslında bu halk, Batı demokrasisini anlayıp, uygulayacak düzeyde değil.. Bu halkı askıya almak, daha doğrudur.. Zaten halkı serbest bırakırsan, ya davulcuya, ya zurnacıya varır.. Bakın Amerika'nın Clinton'una.. Adamın ne kadar hafif meşrep olduğu ortada.. Bir de bizim ağırbaşlı liderlerimize bakın.. Demek ki "değişim" de iyi birşey değildir.. Demirel'ler, Ecevit'ler, Erbakan'lar değişir ve yerlerine yeni, genç liderler çıkarsa, Allah saklasın Türkiye de, Amerika falan gibi olur.. Öyle değil mi? Bakın bir Demirel'i değiştirebildik.. Arkasından Egebank gibi ne rezaletler çıktı ortaya.. Siz kazandınız.. Türkiye'nin değişmesini isteyenler, şu anda mağlup konumdalar.. 1923'te temel üç sorunu vardı Türkiye'nin.. Güneydoğu.. Şeriat tehlikesi.. Gelişmemişlik.. Yıl 2000.. Sorunlar yine aynı.. Demek ki bu sorunlara çözüm üretmeden 3000 yılına kadar statükoyu korumaya niyetlisiniz.. Keşke şu Turgut Özal, hiç çıkmasaydı.. Galiba o, biraz aklınızı karıştırdı.. Bereket onu da yok ettiniz.. ŞAKA Buruk acı!.Devlet dairesindeki memur, her sabah işini halletmek için gelen vatandaşı terslermiş.. - Bugün git, yarın gel, dermiş.. Sonunda, vatandaşın yılmaz inadından sıkılmış.. - Bugün git.. Gelecek sene gel, demiş.. Vatandaş sabırlı bir inatla sormuş.. - Gelecek sene saat kaçta geleyim? KISSADAN HİSSE - Avrupa Birliği, Türkiye'nin üyeliğini 10 yıl erteledi.. Acaba 10 yıl sonra saat kaçta, süreç yeniden başlatılacak?
MEN DAKKA DUKKA "28 Şubat takımı"nın uykuları kaçıyor..28 Şubat döneminde, militarizme, nepotizme ve kleptokrasiye hem çanak, hem de alkış tutan medya ve iş çevreleri, şimdi kara kara düşünüyor.. O süreç, bugünkü "trajik ortam"ı getirdi.. Kimse, "çok zenginim, çok güçlüyüm" diye rahat uyku uyuyamıyor.. Ertesi sabah kalktığında, malı-mülkü elinden alınmış ve "boşaltma" sanığı olarak adliyeye sevkedilmiş olabilir.. Bakın Dinç Bilgin'in haline.. Bakın Halit Cıngıllıoğlu'nun durumuna.. Bu bir avuçluk imtiyazlı kesimin 28 Şubat'taki suskunluğu, Türkiye'yi bugünkü kriz ortamına getirdi.. İnter-Bank'ın boşaltılmasını, Türk Ticaret Bankası özelleştirmesine fesat karıştırılmasını, Etibank'ın tepsi içinde Çağlar-Bilgin ikilisine sunulmasını susarak seyredenlerin hepsi, şimdi korkuyor.. Kimlerin sabah uyandıkları zaman, kendilerini "yoksul" ve "sanık" konumunda bulacağı belli değil.. Nüfuz ticaretini, "medya-mafya-banka-siyaset" ilişkilerini, denetimsiz politikayı, atanmış iktidarları alkışladılar.. "Satın alınmış medya" ile, bir yere gidilebileceğini sandılar.. Şimdi hepsinin uykusu kaçık.. Türkiye'nin "yarın"ını kararttılar..
mehmetbarlas@attglobal.net
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|