Necâh Attâr’ın öyküsü

04:0021/12/2024, Cumartesi
G: 21/12/2024, Cumartesi
Taha Kılınç

Hâfız Esed, 1970’de Baas Partisi içinde bir darbe tertip ederek Suriye’de iktidara tek başına el koyduktan sonra, ülkenin Sünnî çoğunluğu içinden bazı isimleri devşirip gücünü pekiştirdi. Esed, Nusayrî azınlığa mensup bir subay olarak Suriye gibi bir ülkeyi yönetmenin tek yolunun Sünnîlerle işbirliğinden geçtiğini fark etmiş; buna mukabil, bazı Sünnîler de yeni rejimin imkânlarından faydalanabilmek için Baas’la masaya oturmaları gerektiğini görmüştü. Böylece, Suriye’nin sonraki on yıllarına damgasını

Hâfız Esed, 1970’de Baas Partisi içinde bir darbe tertip ederek Suriye’de iktidara tek başına el koyduktan sonra, ülkenin Sünnî çoğunluğu içinden bazı isimleri devşirip gücünü pekiştirdi. Esed, Nusayrî azınlığa mensup bir subay olarak Suriye gibi bir ülkeyi yönetmenin tek yolunun Sünnîlerle işbirliğinden geçtiğini fark etmiş; buna mukabil, bazı Sünnîler de yeni rejimin imkânlarından faydalanabilmek için Baas’la masaya oturmaları gerektiğini görmüştü. Böylece, Suriye’nin sonraki on yıllarına damgasını vuran stratejik bir ittifak meydan geldi.

Suriye’nin yakın tarihini şöyle üstünkörü okuyanlar bile, rejimin çatısı altında görev alan şu Sünnî isimleri mutlaka hatırlayacaklardır:

1972’den 2004’e kadar savunma bakanlığı vazifesini yürüten Mustafa Abdulkâdir Talas (1932-2017). Humus’un önde gelen ailelerinden birine mensup olan Talas, Hama Katliamı (1982) da dâhil olmak üzere, Suriye’de Sünnîlere yönelik bütün kıyımlarda etkin rol oynadı.

1984’ten 2005’e kadar cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görev yapan Abdulhalîm Haddâm (1932-2020). Banyaslı bir aileden gelen Haddâm, cumhurbaşkanı yardımcısıyken aynı zamanda Lübnan’da devam etmekte olan Suriye işgaline nezaretten de sorumluydu.

1984’ten 2006’ya kadar dışişleri bakanlığı, 2006-2014 arasında da cumhurbaşkanı yardımcılığı yapan Fâruk el-Şara (d. 1938). Der’alı olan el-Şara, Suriye’nin İsrail’le müzakere süreçlerinde rol oynamış, Madrid Barış Konferansı’na (1991) katılarak konuşma yapmıştı.

2003’ten 2011’e kadar başbakanlık koltuğunda oturan Muhammed Nâcî el-Itrî (d. 1944). Halepli bir ailenin çocuğu olan Itrî, üniversite eğitimini Hollanda’da tamamladığı için İngilizce, Fransızca ve İspanyolcaya da hâkimdi.

2012’den 2020’ye kadar dışişleri bakanlığını yürüten Velîd Muhyiddîn el-Muallim (1941-2020). Şamlı bir aileden gelen Muallim, 1964’den itibaren aralarında İngiltere’nin de bulunduğu bir dizi dış misyonda diplomat olarak çalışmıştı.

Bunların haricinde, Baas rejimiyle on yıllar boyunca yol yürüyen ve üst düzey vazifeler alan bir Sünnî şahsiyet daha var ki, en dikkat çekici ve çarpıcı öykü de ona ait: Necâh Attâr.

Necâh Attâr, Osmanlı döneminde Şam’da öne çıkmış isimlerden âlim ve fakih Muhammed Rızâ Attâr’ın (1873-1953) üç kızının en büyüğü olarak 1933’te dünyaya geldi. Aynı zamanda divan sahibi bir şair olan babasının terbiyesi altında büyüyen Necâh, 1954’te Şam Üniversitesi’nde edebiyat okuduktan sonra İngiltere’ye giderek Edinburgh Üniversitesi’nde Arap edebiyatı sahasında doktora yaptı. Suriye’ye dönünce bir süre mütercim-tercümanlıkla meşgul olan Attâr, Baas Partisi’ne intisap ederek -aldığı eğitimin de etkisiyle- hızla yükseldi. 1976’da Hâfız Esed tarafından kültür bakanlığına atanan Necâh Attâr, bu görevde 2000 yılına kadar kaldı. 2006’da cumhurbaşkanı yardımcılığına getirilen Attâr, 8 Aralık günü Baas rejimi düştüğünde resmen hâlâ bu vazifedeydi.

Necâh Attâr’ın öyküsünü esas sıra dışı yapan şey, ağabeyi İsâm Attâr’ın (1927-2024), Suriye Müslüman Kardeşler Teşkilâtı’nın (Suriye İhvânı) genel başkanı olmasıydı. 1961’de Suriye İhvânı’nın liderliğini üstlenen İsâm Attâr, 1963’te Baas tarafından ülkeye girmesi yasaklanınca sürgüne gitmiş, ömrünü de Almanya’nın Aachen kentinde tamamlamıştı. Necâh Attâr, Suriye rejiminin 1980’ler boyunca İhvân’a uyguladığı kıyım sırasında hep resmî görevlerde ve göz önündeydi. 17 Mart 1981’de, ağabeyinin hanımı Benân Tantâvî, Aachen’deki evlerinde Hâfız Esed’in Şam’dan gönderdiği bir suikast timi tarafından feci şekilde öldürüldüğünde de keza… Necâh Attâr’ın, tüm bu hadiselerden duygusal anlamda hiç etkilenmediği, aksine ideolojik açıdan Baas’la son derece derin bir birliktelik içinde bulunduğu kaydediliyor.

Baas rejimi devrildikten sonra Şam’daki evine çekilen Necâh Attâr, yaptığı yazılı bir açıklamayla Suriye’de bir devrin kapandığını, artık yeni ve dinamik nesillerin ülkeyi yöneteceklerini vurguladı. Bunu yaparken, Suriye’nin yeni idarecilerinin 91 yaşındaki bir kadıncağızdan intikam almayacaklarının güveni ve rahatlığı içindeydi elbette.

İsâm Attâr, 3 Mayıs 2024’te 97 yaşında vefat etmişti. Son nefesine kadar Baas karanlığıyla savaşmayı sürdürdü. Vefatına dek, Suriye’ye bir gün özgürlüğün geleceğini savundu. Keşke bugünleri görebilseydi…

#Suriye
#Baas Rejimi
#Hafız Esed
#Necâh Attâr