ABD, Venezuela’da dünyanın gözünün önünde darbe yapmaya çalıştı. Maduro yönetimindeki hükûmeti devirerek kendine tabi bir şahıs önderliğinde yeni siyasî süreç başlatmak istedi. Görünüşe göre Meksika, Küba ve Bolivya haricinde birçok Latin Amerika ülkesi Amerika’nın güdümündeki yapılara destek veriyor. ABD, 15 Temmuz 2016’da Tayyip Erdoğan’ı devirerek FETÖ’cülerle yeni bir yönetim oluşturmak istemişti. 15 Temmuz’dan sonra Türkiye ve Venezuela arasında duygusal bir dayanışma görülüyordu. Her iki ülkeyi bir araya getiren ve dolayısıyla Amerika’nın müdahale etmesi için gerekçe oluşturanın emperyalizm karşıtlığı olduğunu söyleyebiliriz. Her iki ülke bağımsızlıkçı bir siyaset takip etmeye çalıştığı için Amerika’nın baskılarına maruz kalıyor ve tabiî olarak aralarında bir yakınlaşma yaşanıyordu.
Küresel ilişkiler çerçevesinde oldukça yeni ve alışılmadık olaylar yaşadığımızı kabul etmek zorundayız. Daha düne kadar Türkiye’nin Arap sokaklarında bir etkiye sahip olduğundan hareketle Türkiye ve Erdoğan yerden yere vuruluyordu. Onlara göre Erdoğan’ın Arap sokaklarındaki etkisi Türkiye’nin menfaatleri açısından bir anlam taşımıyordu. Erdoğan’ın Arap muktedirlere yakın durması ve onlarla iş yapması gerekiyordu. Bu sözler ilk bakışta anlamlı görünüyor. Hâlbuki bu sözlerin içeriği doğrultusunda bir siyaset takip etmiş olsaydı Türkiye’nin emperyalist sisteme laf söylememesi, kurulu düzenle uyumlu hareket etmesi gerekirdi. Bu, tam manasıyla Fetulahçı düzen anlamına gelirdi. Yani Türkiye’nin bütün iddialarından vazgeçmesi demekti.
Türkiye, kurulu küresel sistemle uyumlu bir siyaset takip etmedi, bütün eleştirilere rağmen yakın coğrafyasının tamamında sıradan insanların gönlünü kazanmaya çalıştı. Buna “çevre”nin gönlünü kazanmak da diyebiliriz. Erdoğan, Türkiye rüzgârını hem ortaya çıkarıyor hem de bu rüzgârın tarihî gücünü arkasına alıyordu. Bu, Türkiye’nin küresel ölçekte bir çevre hareketiydi. Türkiye’nin ya da benzer bir fikrin bundan daha başka bir hareket tarzı da olamazdı. Merkezi içeriden ele geçirmek şeklinde bir yaklaşıma kimse prim vermezdi ve vermedi de. O düşünceleri paylaşanlar sadece küresel sistemin merkezî güçleri açısından bir payanda idi ve öylece de kaldı.
Darbe girişiminden sonra ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Venezuela’da yirmi milyondan fazla kişiye yardım yapacakları vaadinde bulundu. Hatta bunun bir başlangıç olduğunu ve devamının geleceğini söyledi. Elbette Pompeo, ahlaksız bir teklifte bulunuyor ve bununla Venezuela halkını aşağılamış oluyor. Fakat bu sözler bize sokakların önemini de gösteriyor. Pompeo, kendiniz ve aileniz için bir gelecek inşa etmeniz size bağlı diyerek örtük bir tehdit savurmaktan da geri kalmamış.
Emperyalizm, çevrenin merkezini ele geçirerek ülkeler yönetiyor, sömürge sistemini ayakta tutuyordu. Mevcut sömürge sisteminin, yani yeni emperyalizmin devamı açısından millî menfaatleri önceleyen hareketlerin bertaraf edilmesi gerekiyor. Çünkü emperyalizm yeni bir sömürge sistemi inşa etmek istiyor. Bunun her yeri etkilediği ve etkileyeceği şüphesizdir. Türkiye’de bile Venezuela’da Amerikancı darbe girişimine açıktan destek veren muhafazakâr gazeteler, yazarlar, kanaat önderleri olduğuna göre kavga çok şiddetli geçecek demektir.
Bugün dünya sisteminde meydana gelen değişimleri ve yeni arayışların istikametini anlamak istiyorsak olan bitenlere önem vermemiz gerekiyor. Çevreden yükselen güçler dünya sisteminde ağırlık kazanmaya başladı. Bu da güçlü değişim rüzgârlarının esmesine yol açıyor. Çevrenin merkez karşısında alternatif hareket tarzlarının olduğunu gördük. Türkiye de sistemsel değişimin etkisiyle güçlü bir şekilde varlığını ortaya koyuyor. Klasik emperyalizmin temsilcisi olan ülkeler çevreden yükselen itiraz seslerini daha ilk başta kısmak ve hatta cezalandırmak istiyor. Fakat bu itiraz sesleri romantik liderlerden yükselmiyor. Yapısal dönüşümlerin sonucunu yaşıyoruz. Onun için çevreden yükselen itiraz seslerinin mevcut küresel emperyalist sistemi sarsıntıya uğratabilecek güçte olduğu açıktır. Mike Pompeo’nun sokaklara seslenmek zorunda kalması bunun açık bir göstergesidir. Eskiden olsa elitler arasında bir değişim ile istedikleri sistemi yeniden inşa ederlerdi.
Türkiye’de Suriyeliler aleyhine, Arap sokaklarında da Türkiye aleyhine propaganda çalışmalarını çevreden yükselen değişim sesleri ve mevcut dünya sistemdeki yapısal değişimler açısından görmekte fayda var.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.