Zira, bir müminin Rabbine güzel olanın da en güzelini sunması esastır. Çünkü O güzeldir ve O’nun şanına yakışan da ancak güzel olandır. Zaten, “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder.” Güzelin sunumunun doğuracağı sonucun, onun cinsinden olan hayır, iyilik ve ödüle bitişmesi ise mukadderdir: “İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.” (Tevbe, 9:18)
Tarih ve eser tanımında Heidegger’e başvurduğumuza göre, sanat konusunda da onu izlememiz, esas aldığımız yaklaşımın bütünlüğü açısından daha yararlı olacaktır:
“Sanat hakikatin işe koyulmasıdır. Bu cümlede, hakikate göre koymanın özne ve nesnesi olan bir çift anlamlılık yatar. Özne ve nesne kavramları burada belirsiz tanımlardır. Onlar bu iki anlamlı varlığı düşünmeyi engeller yani gözleme ait olmayan bir görevi engeller. Sanat tarihseldir ve tarihsel olarak eserdeki hakikatin yaratıcı konumudur. Sanat, edebiyat olarak gerçekleşir. Bu ise hediye etme, kurma ve başlangıç anlamında hediyedir. Sanat, oluşturucu olarak önemli oranda tarihseldir. Sanat zamanın akışında diğerlerinin yanında mevcut olması ve tarihe değişen bir görünüm sunması yönleriyle, dışsal olarak da tarihseldir. Sanat, tarihi kurması anlamında da tarihtir.
Sanat eserinin kökeni, yani yaratılanların ve koruyanların kökenleri yani bir halkın tarihsel orada oluşunun kökeni sanattır. Sanat kendi varlığında bir köken olduğu yani hakikat gibi harika bir tarzda var-olarak yani tarihsel olduğu için böyledir.” (A.g.e., 73-74)
Zira “Sanat deneyiminde kendine özgü bir alışveriş gerçekleşir; ben duygularımı ve çağrışımlarını mekana ödünç veririm, mekan da bana algılarımı ve düşüncelerimi ayartan ve özgürleştiren aurasını sunar. Bir mimarlık yapıtı bir dizi yalıtık retinal resim olarak deneyimlenmez, tastamam kaynaşmış maddesel, cisimsel ve tinsel özüyle deyeyimlenir. Gözün ve duyguların dokunuşu için kalıba dökülmüş, haz veren şekiller ve yüzeyler sunar, ama aynı zamanda fiziksel ve zihinsel yapıları içine alır ve bütünleştirir; varoluş deneyimimize pekişmiş bir tutarlılık ve anlam verir.” (Juhani Pallasmaa, Tinin Gözleri – Mimarlık ve Duyular, çev.: Aziz Ufuk Kılıç, Yem Yayınları, İstanbul 2011, s. 14)
Bunlarla, yazımızın girişindeki sorumuz, kısmen de olsa bir cevaba erişmiş olsa gerektir.
***
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.