Vuslat yani ilklerin birleşmekle, buluşmakla, varmakla evlatları için sılaya dönüştürdükleri yerde, şimdi salâta durmalarıdır.
Vuslatta sıla hasretinin giderilmesi, salâtta sılanın (ki bunlar aynı köktendir) gerçekleşmesi zaten vakfeyi gerektirir. Vakfe ise Arafat’ta ârifâne bir yönelişle kulluğun vukûfuna bitişerek, dua, zikir anlamıyla salâtın içine çekilir.
Öyle ki, konu kulluk, ibadet, dua, zikir, tavaf, salat, sıla, vuslat, Allah’ın işaretleri, Arafat, vakfe, bilgi ve bilmek, münâcaat, ricat, teslimiyet... olunca bu kelimeler arasında doğrudan ya da dolaylı kardeşlikler tahakkuk ederek; yüklem yüklendiren ve yüklenenle, isim isimlendiren ve isimlendirilenle bir tür halvete girer.
Umre maksadıyla Arafat’ı dört kez görmem nasip edildi ama vakfe’yi tecrübe etmedim. Bu bakımdan Tavaf’la ilgili konuşma cesaretimi, vakfe konusunda gösteremiyorum. Zaten şu ana kadar naklettiğim bilgiler de ilme’l-yakin olanlardır ki, sözü yine bundan devam ettirmem gerekir.
“Vakfe, ilmin membâıdır. Kim burada vakfe ederse, onun ilmi kendindendir; vakfe etmeyenin ilmi ise kendi dışındandır.
Vâkıf, tek bir hükme göre konuşur (nutk) ve susar (samt).
Vâkıf için olması dışında hiçbir daimiyet yoktur; daim olan dışında da hiçbir vakfe yoktur.
Vakfe, dünya ve ahiretin köleliğinden azad eder.
Vâkıf az kalsın beşeriyyet hükmünden uzaklaşacaktı.
Vâkıf, ilmin ve hikmetin tamamıdır; bu ikisini ancak vâkıf birleştirebilir.
Vâkıf, güvenilirdir ve güvenilir kişi de sırdaş addedilir.
Sabır, vakfe dışında her şeyin üzerine konmuştur; çünkü vakfe sabrın üzerine konmuştur.
Bela indiğinde, vâkıfın üzerinden gelip geçer, lakin ârifin ma’rifeti ve âlimin ilmi üzerine iner.
Vâkıf itilafla hurûç eder, tıpkı ihtilafla hurûç edişi gibi.
Bir kimse bir şeyin ilmini bilirse, onun bilgisi o şeye yöneldiğinin bir ilanı olur.
Vakfe ma’rifetin direğidir ve ma’rifet de ilmin direğidir.
Ârif bilir ve bilinir, vâkıf ise bilir ama bilinmez.
Vakfe kendinde zannın bulunmadığı ebedi yakîndir.
Vakfe, uzaklık (bu’d) ve yakınlığın (kurb) ötesindedir; ma’rifet yakınlıktadır ve yakınlık ise uzaklığın ötesindedir; ilim ise uzaklıktadır ve bu da onun hudududur.
Vâkıf’ın hükumeti onun susmasıdır (samt); arifin hükumeti onun konuşmasıdır (nutk); alimin hükumeti ise onun bilgisidir (ilm).
Vakfe, söylenebilenin ötesindedir; ma’rifet ise söylenebilenin nihayetindedir.
Yukarıdaki tasavvufla vurgumu, Mevâkıf çevirmenden şu notla teyit etmeliyim:
Böyle bilmeyenin Hacc’ının ne olduğunu ise bilmiyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.