Seçim sürüyor

04:0025/06/2019, Salı
G: 25/06/2019, Salı
Ömer Lekesiz

Seçimin sürdüğünü, “Şu seçim bitse de kurtulsak” diyenlere inatla söylemiyorum. Zira seçimden onların kastettikleri şeyi kastetmiyorum.Onların seçimden kastettikleri, iki gün önce gerçekleşen belediye başkanlığı seçimidir veFETÖ projesinin zemin kazanmasıylasonuçlanmıştır.Seçimin çabucak bitmesini isteyenlerin keyfi yerine gelmiş midir, bilemem demokrasi denilen modern aldatmalar sistemi devam ettiği sürece bu seçimler yine olacaktır çünkü.Seçim sonuçlarını değerlendirme hakkına sahip hemen herkes,

Seçimin sürdüğünü, “
Şu seçim bitse de kurtulsak
” diyenlere inatla söylemiyorum. Zira seçimden onların kastettikleri şeyi kastetmiyorum.
Onların seçimden kastettikleri, iki gün önce gerçekleşen belediye başkanlığı seçimidir ve
FETÖ projesinin zemin kazanmasıyla
sonuçlanmıştır.


Seçimin çabucak bitmesini isteyenlerin keyfi yerine gelmiş midir, bilemem demokrasi denilen modern aldatmalar sistemi devam ettiği sürece bu seçimler yine olacaktır çünkü.

Seçim sonuçlarını değerlendirme hakkına sahip hemen herkes, “demokrasi kazandı” diye ısrarla vurguladıklarına göre, belki bu da iyi bir şeydir, ama bunu da bilemem.

Benim durduğum ve baktığım yerden seçimin sürmesi,
millet olmak, beka hassasiyeti taşımak bakımından
çok köklü, çok hayati bir hususa tabidir.
Şöyle ki, biz
asıl seçimimizi Müslüman olmakla yaptık
ve bu seçimle, İslam ümmetiyle birlikte çok kavimli, çok dinli bir dünyayı yönetmeye kendiliğinden talip olduk.
Büyük Selçuklu
ile somutlaşan bu seçim,
Osmanlı
ile iptal edilemez, geriye alınamaz şekilde
Batıya Yürüyüş
’e dönüştü. Sekizinci yüzyılda başlayan bu süreç
Safaviler
ve
Babürler
sayesinde Doğu’nun (arka bahçemizin) tahkim edilmesiyle Viyana kapılarına kadar ulaştırdı bizi.
Batı’nın güçlenmesi ve onun bizi içimizden çökertecek oranda
yerli hainler
edinmesi yüzünden
üç imparatorluğumuzu peş peşe kaybettiğimiz
ise malumdur.
Söz konusu kaybedişler devrinde, asli seçimimize karşı içeriden ve dışarıdan hazırlanan bir ihanet çemberinin içinden, deyim yerindeyse
Batı’nın işgal ve zulüm ateşinden
geçerek seçimimizde musir olmaya, düşen sancağı yeniden kaldırmaya, yürüyerek var olmaya her zaman talip olduk, talip olmaya da devam ediyoruz.

Bu manada, “Seçim bitti, artık onun sonuçlarına takılıp kalmayalım. Uluslararası güçlerin satranç tahtasına dönen Ortadoğu, Afrika ve Akdeniz’de olanlara dikkat kesilelim” diyenlerin, bilerek ya da bilmeyerek maruz kaldıkları çarpık mantığın altını da önemle çizmeliyiz.

Zira,
genelde Endonezya
’dan
Fas
’a,
Uygur
’dan
İspanya
’ya kadar Müslümanların yaşadıkları topraklarda,
özelde Türkiye’de
, içeride olan dışarıda olana tabi bulunmaktadır.
Diğer bir söyleyişle Batı’ya yürüyüşümüzü önce sekteye uğratmak, ardından iptalini mümkün kılmak için geçmişte denenen
Tanzimatlar
, fiili olarak yeniden uygulamaya konulmaktadır.

Bu manada Kıbrıs sorunu, İstanbul’daki belediye seçimlerine; İslam dünyasındaki etkimiz, BAE ve diğer ABD korumalı valiliklerin bize karşı sergiledikleri düşmanlıklara ve fitnelere bitişiktir.

Aynıyla, ABD ve İngiltere’nin güdümündeki FETÖ’nün derbe teşebbüsüyle içeride meydana getirmek istediği zafiyet,
dışa uzanan elimizin kırılması
çabasına bitişik olduğu gibi, İstanbul’daki son seçim de doğrudan doğruya bunlara bitişiktir.
Hakikat böyle olunca, “Şu seçim bitse de kurtulsak” veya “Seçim bitti, şimdi dış politikaya ağırlık verelim” şeklinde ortaya çıkan ifadeler, bir tür
gizli ricat fotoğrafı
olduğu kadar, asli seçimimizin ıskalanmasına, unutulmasına çıkan zihni bir tahribatın da fotoğrafıdır.
Zira, bunlarla içeriye kilitlenmek istenilen bakışla, içteki gerçeklikten kopartılmış olarak dışa yöneltilmek istenilen
güdümlü bakış,
mahiyet itibariyle aynıdır.
Seçim günü, bir sandık odasından sosyal medyaya konu olan ve ilk bakışta
basitmiş
bir şeymiş gibi görünen şu olayı zikredersem, sanırım ele aldığım hususu gereğince
sadeleştirerek
anlatmış olurum:
Bir seçim sandığında
FETÖ üretimi olan CHP sloganını
topluca söyleyen güruha karşı, tesettürlü bir hanım, sandıkta siyasi görüşün beyan edilemeyeceğini söylediğinde, o güruhtaki bir kadın ona karşı şöyle diyor:
“-Sen de başörtünü çıkar, AK Partili olduğun belli oluyor.”
Tam burada sizlere, Menderes’in temsil ettiği, gürül gürül yükselen muhalefeti kırmak için CHP tarafından 18. Hükumet’e (
16.01.1949 - 22.05.1950
) başbakan olarak atanan İslamcı Şemsettin Günaltay’ı hatırlatmalıyım.

Hani şu, Müslümanları zalim ve despot CHP’ye ısındırmak için yıkılmaya terkedilmiş tekke ve zaviyeleri korumaya aldırıp, ziyaretlere açtıran ve aynı nedenle İmam Hatip okullarını kurduran Günaltay...

Evet şahane, eşi bulunmaz(!) demokrasinin seçimi iki gün önce bitmiştir. Ancak millet olarak bir arada bulunma, beka hassasiyeti taşıma bakımından, bizim seçimimiz bitmemiştir.

Bugün bir FETÖ projesinin etrafında konuşuyoruz,
İslamcı Günaltay’ın karikatürü mesabesindeki
yeni bir tipe dikkat çekiyoruz. Üstelik bu tipin yarın, geçmişinde İslamcılık kaydı bulunan alim, fazıl, felsefeci... başka bir
bilmem ne oğluyla
değiştirilebileceğini de şimdiden vurgulayarak söylüyoruz.

Bunlara bağlı olarak diyoruz ki, seçim sürüyor.

Orta yerde, din ve Müslüman düşmanlığı tescil edilmiş ve bu durumu sıradan bir sandık görevlisi tarafından da daha dün teyit edilmiş bir CHP var ve onun içeride elde ettiği başarı, hem dışarının başarısı hem de dıştaki varlığımızı olumsuz etkileyecek bir başarıdır.

İçeride yaptığımız ve yapacağımız her seçim, dışta ve dışarıya karşı yapacağımız seçimin ta kendisidir.

O halde seçim, sürmektedir.

#FETÖ
#Seçim
#CHP
#Başörtüsü