Kayseri ile ilgili bir belgesel izledim. Vali, Belediye Başkanı, ilgili kişiler konuştu. Şehrin nüfusu bir buçuk milyon olmuş. Sanayi büyük gelişme göstermiş, ihracatta Anadolu’nun parlayan yıldızı haline gelmiş. Beş üniversitede binlerce genç okuyor. İletişim, ulaşım, yeşil alanlar, barınma gibi pek çok temel mesele hal yoluna konmuş. Turizm gelirleri artmış, şehir Selçuklu’dan bu yana bir merkez olması dolayısıyla tarihî hüviyeti görünür kılınmış, yine bu çerçevede Kayseri bir gastronomi merkezi
Vali, Belediye Başkanı, ilgili kişiler konuştu. Şehrin nüfusu bir buçuk milyon olmuş.
İletişim, ulaşım, yeşil alanlar, barınma gibi pek çok temel mesele hal yoluna konmuş. Turizm gelirleri artmış, şehir Selçuklu’dan bu yana bir merkez olması dolayısıyla tarihî hüviyeti görünür kılınmış, yine bu çerçevede Kayseri bir gastronomi merkezi olmuş.
Ancak!
Olmasa da olur diyenler olacaktır.
Bu konu burada kalmasın. Hakkında konuşmak için bir teklifte bulunalım.
Belki de vardır, bilemiyorum.
Misal.
Diyelim Erzincan.
Merkezde kaç sinema var?
AVM içinde bir tane, yüz koltuk.
Tiyatro yok.
Kapalı spor salonu ve stadyum var. Mahalli futbol takımlarının maçlarını kaç kişi seyrediyor? Ara-sıra yapılan ata sporu cirit karşılaşmalarını kaç kişi izliyor?
Konser salonu yok.
Belediyenin musiki ile ilgili koroları var mı? Bu şekilde ilçelerin de tek tek envanteri çıkarılmalı. Diyelim salon var, nitekim hemen her şehir ve ilçede yapılan çok amaçlı “Kültür Merkezleri” var. Buralarda hangi faaliyetler yapılıyor? Yoksa sadece çocukların ders çalışmaya geldikleri birer kütüphane mi?
Bu envanter bize arz-talep hususunda bir fikir verecektir. Tartışma için bir zemin olacaktır.
Bazı illerimizde gerçekten uygun salonlar varken (bilhassa sinema için) seyircinin olmaması, azalması sonucu bu salonlar kapanmıştır.
Doğrudur, bu da bir izah tarzıdır.
Ancak!
Televizyona rağmen bazı şehirlerimizde ve bilhassa yurt dışında sinema ve tiyatro seyircisi istenilen düzeydedir.
Avrupa’da halk (sadece gençler değil) sinemaya, tiyatroya, konserlere, spor gösterilerine gitmeyi günlük hayatının ayrılmaz bir parçası olarak yaşıyor. Hadi buna edebiyatı, kitap okumayı da katalım.
Devlet Tiyatroları’nın Cumhuriyet ideolojisinin çerçevesinde Anadolu’nun bazı şehirlerinde taş binaları hâlâ duruyor. Bu kuruluşların maaşlı kadroları var ve senede pek çok oyun sahneleniyor. Seyirci sayısını bilemiyorum. Meselâ Erzurum’da durum nedir?
Sadece sinema, tiyatro, konser değil; sergiler, konferanslar, çeşitli fuarlar ile bu konu genişlik kazanıyor. Bunları sadece “festival” ile halledemeyiz. Mesele uzun, haftaya devam edeceğiz.