İsteyen için zor diye bir şey yoktur

04:005/11/2018, Pazartesi
G: 5/11/2018, Pazartesi
Mehmet Acet

Başarması imkânsız görünen şeyleri, sıradan insanları stres komasına sokacak işlere gülümseyerek meydan okuyan, yüksek özgüvene sahip, fırsat verildiği zaman “Vay canına, demek ki oluyormuş” dedirten kişiler yapabilir.Geçtiğimiz perşembe günü böyle birisiyle tanıştım.TEİ Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Akşit…Mahmut Hoca’nın bu saydıklarımıza ilave olarak, bunlar kadar kıymetli başka bir yönünü daha bu tanışma vesilesiyle öğrenmiş olduk.ABD’de kariyerinin zirvesindeyken, NASA’dan ‘classified-çok gizli’

Başarması imkânsız görünen şeyleri, sıradan insanları stres komasına sokacak işlere gülümseyerek meydan okuyan, yüksek özgüvene sahip, fırsat verildiği zaman “Vay canına, demek ki oluyormuş” dedirten kişiler yapabilir.



Geçtiğimiz perşembe günü böyle birisiyle tanıştım.

TEİ Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Akşit…

Mahmut Hoca’nın bu saydıklarımıza ilave olarak, bunlar kadar kıymetli başka bir yönünü daha bu tanışma vesilesiyle öğrenmiş olduk.

ABD’de kariyerinin zirvesindeyken, NASA’dan ‘classified-çok gizli’ toplantılara katılma teklifi aldığında, çocuklarını Türkiye’deki kültür ortamında yetiştirme niyetini dile getirip, Amerikan vatandaşlığına bu nedenle geçmediğini ifade ederek reddetmiş.

“Kızım lise çağına geldiğinde toplanıp Türkiye’ye döndük” diyor.

Bugünlerde yerlilik, millilik kavramlarını yerli yerine oturtmak için bir yerlerde bir takım tartışmalar yapılıyorsa eğer, bu örneği de gündeme almalarını öneririm.

Dikkatimi çektiği için, sordum:

“Reddetmek yerine NASA’nın çok gizli toplantılarına katılıp oradan elde ettiğiniz bilgileri de Türkiye’ye getirseniz olmaz mıydı” diye.

Akşit, “Bu etik olmazdı” diye cevap verip ekledi:

“Başkalarından çalıp getirdiğiniz bilgiler, sizi bir yere getirmez. Önemli olan kendi imkânlarınızla, oluşturacağınız ortamla bu ilerlemeyi sağlamak. Şu anda burada (TEİ’de) bunu yapıyoruz.”

İnsanları hak ettikleri kadar övmek gerekir.

Mahmut Akşit’le ilgili kullandığım bu cümlelerin ne anlama geldiğinin yazının ilerleyen bölümlerinde daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.

Ama o safhaya gelmeden önce, bir bilgi daha vereyim.

Kendisinin biyografisinden küçük bir kesit:

“Profesör Akşit’in, uçak motorları, gaz ve buhar türbinleri konularında 25 yılı aşkın tecrübesi, 16 değişik ülkede yayınlanmış 60’ın üzerinde patentleri, 150’ye yakın makale, tebliğ, NASA ve NATO teknik raporları ve benzeri bilimsel yayınları bulunmaktadır.”

TÜRKİYE YERLİ MOTORUNU
ÜRETTİ VE SINIF ATLADI

Eskişehir’deki TEİ (Tusaş Motor Sanayii) tesislerinde yaptığımız 4,5 saatlik geziden Türkiye’nin yerli savunma sanayiine dönüş hamlelerini kıymetlendiren önemli haberlerle döndük.

Birinci manşet cümlemiz şu olsun:

TEİ’de, tamamen yerli tasarım motor üretimine geçilmiş durumda.

ANKA’nın motoru çıktı, ilk etapta yerli helikopter üzerinde denenecek olan yerli jet motorlarının da testi yapılıyor.

Yerli motor üretimi en zor kısmından başlatıldığı için, bu safhaya gelinmiş olması, bundan sonraki işlerin daha seri halde ilerleyeceği anlamına geliyor.

Yani artık, uzun süre tartışması yapılan tank motorları dâhil olmak üzere, diğer ihtiyaçları karşılayacak yerli motor tasarımı için işler daha kolaylaşmış oldu.

EL ALTINDAN YÜRÜTÜLEN
‘SABOTAJ’ ÇALIŞMALARI

Mahmut Akşit, bu yeni durumun Türkiye için anlamını şöyle dile getiriyor:

“Daha önce Polonya-Ukrayna seviyesinde iken artık Fransa-Almanya seviyesine yükseldik.”

Tabii, bu türden stratejik değeri yüksek hamlelerin ‘bel altı vuruşlar’ ya da ‘sabotaj girişimlerine’ muhatap olmasını da doğal karşılamak, buna hazırlıklı olmak gerekir.

Aynı niyetle yola koyulup, günün sonunda pes eden ülkeler de var.

Mesela, kendi motorunu üretmek için 17 yıl harcayıp başaramayan Hindistan örneği.

TEİ’de Türkiye’nin yerli motoruyla ilgili çalışmalar yapılırken, kimlere ait olabileceğini tahmin edebileceğiniz ‘gizli eller’ en can alıcı yerden devreye girmişler.

Bir takım paravan firmalar üzerinden TEİ’nin kritik projelerinde görev alan mühendislere fahiş fiyatlar üzerinden iş teklifleri yağmaya başlamış.

Bu şekilde yürütülen projeyi sabote etmek, ekibi dağıtmak hedeflenmiş.

“BU İŞİ ‘ASKERLİK HİZMETİ’
GİBİ GÖRÜN” DEDİK

İki şey yaptık diyor Akşit:

-Birincisi, bu projelerde çalışan mühendislerimize bu tekliflerin asıl maksadının ne olduğunu anlatıp, “Yapılan teklifleri reddedin, bu işi bir tür askerlik hizmeti gibi görün” dedik.

-İkincisi, güçlü bir arşiv oluşturduk. Projeler üzerinde çalışan ekipler her hafta bir araya gelip, yaptıkları çalışmaları birbirleriyle paylaştılar.

İş, kişiler üzerinden değil de, ekipler üzerinden yürütülünce sızma girişimleri başarısız oldu. Bizim sistemde öğrenerek ilerlendiği için, her şey kalıcı hale geliyor.

TEİ’nin Mahmut Akşit’in genel müdürlük görevini yürüttüğü 5 yıl içindeki iş hacminin nereden nereye geldiğini paylaşarak yazıyı bitirelim.

2013’te siparişe bağlanmış iş hacmi 1,05 milyar dolar iken, bu rakam 2018’de 4,6 milyar dolara ulaşmış durumda.

Marifet iltifata tabidir.

Güzel işler yapan insanlar, güzel sözlerle anılmayı fazlasıyla hak etmiyor mu?

#Türkiye