Bayram duası...

04:006/07/2016, Çarşamba
G: 13/09/2019, Cuma
Fatma Barbarosoğlu

Bir yanımız bayramı bayram etmenin telaşında, bir yanımız Medine'nin bağrına varan katliam haberi ile yaralı.



Peygamberimiz Efendimiz, müminin yol haritasını “doğru olan orta, ifrattan ve tefritten sakınma” ilkesiyle çizmişti.



En zorlandığımız bahis budur modern dünyada: Doğru olan orta.



Lakin şunu da hatırlayalım lütfen, ifrat ve tefrit sadece modern zamanlara özgü bir davranış değil. Yeni olan, modern zamanların aşırı olan her şeyi bağrına basan vasatı, coşkuyla inşa etmesi.



İfratın en ziyada mayalandığı ortam “sosyal medya” ortamı.



“Sosyal medya” ölçüsüzlüğün, kabalığın kuşatması altında.



Toprağı bol olasıca E.Hobsbawm'un “Aşırılıklar Çağı” olarak nitelediği dönemin 3. aşaması İslam dünyasında vuku buluyor.



1. ve 2. Dünya savaşı devletler arasında yaşanmıştı.



“Aşırılıklar Çağı”nın 3. aşaması sosyal medya üzerinden başlatıldı, sosyal medya ortamından geliştiriliyor.



Küresel sermaye, “radikal duyarlılığa” sosyal medya üzerinden insan devşiriyor.



Küresel dünyanın uluslararası haber kanallarına dikkat kesilelim lütfen.



Mesela BBC'nin son haberi...



Haşa Allah adına katliam yapanlar, kendilerini Allah'ın en sevgili kulları olarak görürken; onların bu görüşü kitlelere sirayet etsin diye, BBC bayram arifesi 13 yaşındaki Suriyeli bir çocukla sözüm ona söyleşi yaptı. Çocuk DAEŞ hayranıymış. Annesi 13 yaşındaki oğlundan daha militanmış. Diğer oğulları sivil toplum örgütlerinde çalıştığı için onlardan hoşlanmıyormuş ama cihatçı olan küçük oğlu ile gurur duyuyormuş.



MİŞ-MUŞ... Kar maskeli güzel gözlü bir oğlan çocuğunun fotoğrafı eşlik ediyor bütün mişmişlere, muşmuşlara.



Medine katliamını, BBC'nin 13 yaşındaki cihatçı ile yapmış olduğu söyleşiyi ve “Türkiye'de Suriyeli istemiyoruz” kampanyasını lütfen bir arada düşünün.



13 yaşındaki “Suriyeli cihatçı çocuk” söyleşisi, her birimizin kalbine şu karşımda gördüğüm kimdir, belki de DAEŞ sempatizanıdır tedirginliğini ekmiyor mu?



Her tedirginlik, heybesinde korkunun zincirini taşır.



Muhatabından korkan insan kendi içine çekilir, kendi içine çekildikçe dış dünyadan daha çok

korkar

.



Korkanların sayısı arttıkça dünya daha fazla kir tutar.



Korkunun panzehri, cesaret midir?



Cesarettir evet, lakin cahil cesareti değil.



Aklın yoldaşlık etmediği cesaret, kolaylıkla cahil cesaretine evriliverir.



İslam dünyasının yaşadığı sıkıntının temel kaynağı eleştirel aklın yokluğu.



Korkunun tuzağına düşmemek için eleştirel akla, akleden kalbe muhtacız.



Bayram duamız bu olsun, Allah her birimize eleştirel akıl ve akleden kalp nasıp etsin.



Amin.


#Bayram
#Sosyal medya
#BBC