Gündelik hayatta anlamını bilmediğimiz birçok Arapça kelimelerle karşılaşıyoruz. İslam dininde önemli bir terim olan tefekkürde bunlardan bir tanesi. Arapça’da ‘’tafakkur’’ olarak bilinen bu sözcük Kur’an-ı Kerimde çeşitli kelimelerle ifade edilmektedir. Peki tefekkür ne demek? Nasıl tefekkür edilir? Tefekkür örnekleri neler? Tefekkür etmenin faziletleri neler? Tefekkür ile ilgili hadisler neler? Diyanetten derlediğimiz bilgilerle tüm soruların cevaplarını haberimizde bulabilirsiniz.
TEFEKKÜR NE DEMEK?
Tefekkür kelimesi, Allah'ın yaratış şeklini, kainatı ve yaşamı düşünmek anlamını içermektedir. İnsan, yaşadığı hayatı analiz etmeli, düşünmelidir. Çevrede olan her şeye anlamlar yüklemek ve açıklama getirmek tefekkür kelimesiyle karşılık bulmaktadır.
NASIL TEFEKKÜR EDİLİR?
En faydalı tefekkür, ilâhî kudret, azamet ve hükümranlığı tefekkür etmektir. Bu sâyede insan, dünya hayâtını ıslâh etmeyi, âhiretine zarar verecek şeyleri terk etmeyi ve bunların yollarını düşünür. Kişi Allâh’ın nîmetlerini, ihsanlarını, emir ve nehiylerini, isimlerini ve sıfatlarını tefekkür edince, kalbinde muhabbet ve mârifet filizleri yeşerir ve mânen seviye kazanmaya başlar. hireti, onun şerefini, ebedî oluşunu, dünyanın bir imtihan âlemi olduğunu ve fânîliğini düşününce, âhirete rağbeti artar ve dünyaya gereği kadar değer vermeye başlar.
TEFEKKÜR ÖRNEKLERİ NELER?
TEFEKKÜR İLE İLGİLİ HADİSLER
> Hind bin Ebî Hâle radıyallahu anh şöyle der:
Allah Rasûlü sallallâhu aleyhi ve sellem Hazret-i İbrahim’e indirilen on suhuf’tan şunları nakleder:
TEFEKKÜR ETMENİN FAZİLETLERİ
> Ebu’d-Derdâ radıyallahu anh:
“Bir saat tefekkür; kırk gece nâfile ibadetten üstündür.” buyururdu. (Deylemî, II, 70-71, no: 2397, 2400)
> Tâbiîn ulemâsından Saîd bin Müseyyeb Hazretlerine:
“−Hangi ibadet daha fazîletlidir?” diye sorulmuştu.
Şu cevâbı verdi:
“Allâh’ın mahlûkâtı hakkında tefekkür ve dîni husûsunda tefakkuh/ince anlayış sahibi olmak.” (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, [en-Nûr, 44])
> Bişr-i Hâfî Hazretleri de tefekkürün ehemmiyetini şöyle ifâde ederdi:
“İnsanlar Allah Teâlâ’nın azameti hakkında lâyıkıyla tefekkür etseler, O’na isyân edemez, günah işleyemezlerdi.” (İbn-i Kesir, I, 448, [Âl-i İmrân, 190])